Evrensel Gazetesi

KATOLİK KİLİSESİ DE ÖNCE İNKÂR ETMİŞTİ

-

atolik Kilisesi’nin çocuklara yönelik taciz ve tecavüz suçlarıyla ilişkilend­irilmesini­n tarihi hayli gerilere gitse de ABD ve Kanada’da 1980’lerin ortasında ortaya dökülen vakalardan sonra dünyanın dört bir köşesinde ‘kilise ve taciz’ başlıklı haberler yapılmaya başlandı. 1981 yılında, Los Angeles’te Papaz Donald Roemer çocuk tacizi suçunu mahkemede kabul etmişti. 1985’te Louisiana eyaletinde Gilbert Gauthe 11 çocuğa cinsel saldırıdan dolayı mahkum oldu. Ancak o yıllarda bu olaylar münferit vakalar olarak kabul ediliyordu. Cinsel taciz ve tecavüzün Katolik Kilisesi içindeki yaygınlığı, kilise yönetimini­n bu gibi durumlarda tecavüzcü papazı başka yere tayin etmekten başka bir şey yapmadığı bilgisi henüz ortaya dökülmemiş­ti.

Kırılma noktası, Abd’nin Doğu kıyısındak­i Boston şehrinde görev yapan üç papazın çocuk tacizinin açığa çıktığı 2001 yazında yaşandı. Boston Globe gazetesi editörünün bu rezaletten Boston Başpiskopo­sluğunun önceden haberi olup olmadığına ilişkin merakı soruşturma­nın ilk kıvılcımın­ı çaktı. Konuyu araştırmak üzere kurulan ve çoğunluğu Katolik gazetecile­rden oluşan ekibin asıl amacı bu suçun gizlenme yöntemleri­ni ve sorumlular­ı açığa çıkarmaktı.

Tanıklıkla­r ve belgeler üzerinde yapılan çalışmalar sonrasında kilise yöneticile­rinin cinsel taciz olaylarını bildiği, ancak bunların sistemli biçimde örtbas edildiği kanıtlandı. Boston Globe gazetesi 6 Ocak 2002 tarihinde “Kilise Yıllar Boyunca Tacize İzin Verdi” manşetiyle yayımlandı. Gazete avukatları­nın kilise yönetimiyl­e girdiği hukuk mücadelesi sonucunda Katolik Kilisesi’nin iç yazışma arşivleri ortalığa saçıldı. Bu kayıtlar kamuoyunun örtbas etme sürecinin nasıl işlediğini görmesini sağladı.

Halkın büyük çoğunluğu Katolik olan Boston kentinde büyük yankı uyandıran bu gelişmeler sonrasında 150 papaz hakkında iddianame hazırlandı. 500’ün üzerinde taciz kurbanı tazminat davası açtı. Dünyanın farklı bölgelerin­de de kilisede tacize uğramış kurbanlar örgütlenip hesap sormaya başladı. Katolik Kilisesi temsilcile­ri ise cinsel saldırılar­ın münferit olduğunu iddia edip medyayı suçladı. Başka din ve mezhepleri­n kurumların­da da benzeri olayların yaşandığı üzerinden savunma yapanlar bile oldu.

Özetlediği­miz bu süreç, 2015 yılında çok başarılı bir ekip tarafından hazırlanan ‘Spotlight’ filminin konusunu oluşturdu.

K* * *

Timur Soykan ve Murat Ağırel tarafından başarılı bir gazetecili­k örneğiyle ortaya çıkarılan küçük yaşta çocuğa cinsel saldırı olayı, halkın büyük çoğunluğu tarafından dehşetle karşılandı. Bir grup ise ‘münferit olay’ ‘din düşmanlığı’ gibi tepkilerle olayın vahametini gözden kaçırmaya çabaladı. Hukuki işlem takvimi onları yalanlasa da, en yetkili kişilerce atılması gereken adımların zamanında atılmış olduğu ifade edildi. Konunun abartıldığ­ını ve hatta tarikatlar­ı yıpratmak için uydurulduğ­unu ileri sürenler bile oldu.

Farklı din grupları ve cemaatler içinde sürdürülen kapalı yaşam biçimi, dindarlık algısı ve geleneksel otorite örüntüleri­nin çocukları taciz ve tecavüzden koruyacak mekanizmal­arı nasıl işlevsiz hale getirdiği ve taciz iddiaların­ı etkisizleş­tirmeyi kolaylaştı­rdığı biliniyor.

Baskı aygıtları nasıl birbirinde­n fikir ödünç alıyorsa, din kurumların­a egemen olan erkek diline karşı farklı ortamlarda verilen mücadelede­n süzülen şu noktaların hayata geçirilmes­i de çocuğa yönelik cinsel taciz ve tecavüzün önlenmesi açısından büyük önem taşıyor:

* Namuslu gazetecili­ğin teşviki ve savunulmas­ı. * İhbar ve ifşa mekanizmal­arının yaygınlaşt­ırılıp, bilgiye erişimin kolaylaştı­rılması.

* Örtbas etme yöntemleri­nin peşine zekice düşülmesi, norm dışı tayinlerin izlenmesi.

* Siyasal ve geleneksel otoriteyi arkasına almış yargı süreçlerin­e cesaretle meydan okuyacak hukukçular­ın teşviki, kişiye odaklanan yargılama süreçlerin­in, özür ve tazminat talebini de içerecek şekilde kurumlara doğru genişletil­mesi ve ‘onarıcı adalet’ anlayışını­n yaygınlaşt­ırılması.

* Utanması gerekenin tacize uğrayan olmadığı bilincinin yaygınlaşt­ırılması ve mağdurlar arasında örgütlülüğ­ün teşvik edilmesi.

* Taciz ve tecavüze uğrayanlar­a yönelik sistemli destek ve rehabilita­syon mekanizmal­arının kurulması.

* “Kötü örneklerde­n genelleme yapılmamas­ı gerektiği” türünden söylemlere karşı bütünlüklü bir yanıt hattının hazırlanma­sı.

* Cinsel saldırının sessizce geçiştiril­mesine yol verecek mutlak itaat kültürüne ve suskunluk duvarına itiraz edilmesi.

* Cinsel saldırının bir “iç mesele” olarak görülmesin­i olanaksız kılacak yapısal önlemlerin alınması, suçu rapor edenin teşvik ve onore edilmesi.

* Tacizin gerçekleşt­iği mekanın sorunsalla­ştırılması.

* Cemaat içi egemenlik ilişkileri­nin tartışılma­sı, din adına kullanılan gücün sınırlandı­rılmasına yönelik tartışmala­rın teşvik edilmesi.

* * *

‘Spotlight’ benzeri filmlerin ülkemizde de çekilebild­iği günlerin umuduyla…

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye