‘Çürümenin bir de kurumsal boyutu var’
ÇOCUK istismarının yaşandığı yerlerde tarikat ve cemaat benzeri yapıların etkili olması toplumun “dini hassasiyetler” adı altında bu suçlara sessiz kalmalarına neden oluyor. Bunun somut örneklerinden biri Hiranur Vakfında yaşandı. İstismarla toplumsal çürüme tartışmaya açıldı. Sosyolog Tuba Demirci çocuğa yönelik cinsel istismar, bu suçlara karşı gelişen tepkiler ile iktidar-cemaat ilişkisine dair değerlendirmelerde bulundu.
İstismarı ‘toplumsal çürüme’ olarak niteleyen Demirci, “Ancak bu olay salt toplumsal grupları ilgilendiren, çeşitli gelenekleri temsil eden insanlar açısından bir çürüme değil, dolayısıyla işin bir de kurumsal çürüme boyutu var. İstismarın bugüne değin ortaya çıkmasını engelleyen ve çocuğun istismarını görmezden gelen bir başka çürüme boyutunu oluşturuyor” dedi.
Uluslararası ve ulusal düzlemde çocuk tanımının çok net yapıldığını ifade eden Demirci, “Medeni Kanunu değiştirme denemeleri, çocuklarla evlenilebileceği ve çocuğun rızası olabileceği kanaatindeki kesimler, faillere yönelik af mekanizmaları arayışındaki siyasi gruplar, bir fetva kurumuna dönüşen Diyanet İşleri Bakanlığının buluğ yaşı tanımları, çocuğun gelişimine dair evreleri muğlaklaştıran çeşitli kanun ve tanımlar yapılmıştır. Çocuk istismarı, hem toplumsal, hem de kurumsal çürümenin en net belirteçlerinden biridir” ifadelerini kullandı.
Cemaat, dernek ve vakıf gibi örgütsel yapılarda gerçekleşen istismar vakalarındaki artışa değinen Demirci, “Bu artışın bir nedeni son 20 yıldır hızla artan yoksulluk ve bölgeler arası gelişmişlik düzeyindeki eşitsizlikler diyebilirim. Çocuğun gittikçe aile denetimi dışına çıkmasıyla bağlantılı olduğunu söyleyebilirim” dedi. (MA)