‘HANGİ SENDİKA BAŞKANI BUNU SÖYLEDİYSE, İSTİFA ETMELİ’
DİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan krizin ve zamların faturasının bütün emekçilerin sırtına yıkıldığı bir durumda asgari ücretin artık genel ücret haline getirildiğini, toplu iş sözleşmelerinin asgari ücretin çok az üzerinde bağıtlandığını, toplu sözleşmenin olduğu bazı işyerlerinde ücretlerin asgari ücretin altında kaldığını söyledi. Aslan, “Bu açıdan bakınca Çalışma Bakanı Vedat Bilgin’in söylediklerinin bir karşılığı var, muhtemelen Bakandan bu yönlü istekler olmuştur. Yaşanan bu durum sendikalar açısından kabul edilemez. Bakan kim kendisinden böyle isteklerde bulunmuş ise bunu mutlaka açıklamalı, kamuoyu ile paylaşmalı. Bakandan bu istekte bulunan sendikacılar o koltuklarda oturmamalı, mutlaka istifa etmeliler” dedi.
‘BAKAN BİR TAŞLA İKİ KUŞ VURUYOR’
Türk-İş’in asgari ücret görüşmelerindeki tutumunu da eleştiren Aslan şunları söyledi: “Birileri Bakandan talep etmiş, birileri mücadele etmeyerek bu sonuca çanak tutmuş. Sendikal bürokrasi bütünüyle sermaye ve iktidarla iç içe geçmiş ve iş birlikçi bir çizgide tutumunu sürdürüyor. Bu durum TİS süreçlerinden işçi ve emekçilere dönük saldırı yasalarına kadar böyle...”
Ayrıca iktidarın bir taşla iki kuş vurduğunu ifade eden Aslan, “Hem ‘Biz işçileri düşünüyoruz, bakın iyi zam verdik’ diyor hem de ‘Zaten biz vereceğimizi veriyoruz, sendikalara ne gerek var. Bunlar sizi temsil edemiyor’ mesajı veriyor. Sendikasızlaştırmayı teşvik eden ve onun yolunu açan söylemlerde bulunuyor. Bakan sendikaların tüm zaaflarını biliyor ve oralardan yararlanarak işçileri yedeklemeye çalışıyor” dedi.
‘İŞÇİLER SÜRECE DAHİL EDİLMELİ’
Aslan bu anlayışın değişmesi için işçilere şu çağrıyı yaptı: “Asgari ücret milyonlarca işçi ve emekçinin sorunu. Bütün sendikaların tutumunu ortaklaştırması, Türkİş’in bütün sendikaları ve taraflarla ortaklaşmadan, diğer sendikaların da masada temsil edilmeden, asgari ücretin tarafı kişilerin temsilcileri masada olmadan müzakere etmemesi ve masaya oturmaması gerekiyor. Sadece masada pazarlıkla olacak bir süreç değil, sahada milyonları harekete geçirecek bir çalışma, işçileri mücadeleye katacak bir çalışma gerekiyor. İşçilerin ise sendikal bürokrasinin tutumuna karşı uyanık olma ve kendilerinin taraf olacağı mekanizmalar yaratarak sürece dahil olmaları gerekiyor. Grev hakkı dahil birçok eylem biçiminin kullanılması gerekiyor.”