Birimiz ve hepimiz
üniversitede istismar, suiistimal ve yolsuzluklar hemen fark edilebilir ve engellenebilir. Bu yüzden tüm Türkiye üniversitelerinde bunu talep etmeliyiz.
Tüm Türkiye için talep etmeliyiz çünkü bugün üniversitelerde rektörlükten başlayıp en aşağı birimlere kadar uygulanan kayyımlık ya da tepeden yönetim sistemi, bir bütün olarak “özgür, özerk, demokratik üniversite” modelini yıkmayı hedefler. Kayyımlık modeli, yıkmaya çalıştığı model gibi bütüncül bir sistemdir. Liyakatsizlik, kayırmacılık ve keyfilik niteliklerinden yola çıktığı için, herhangi bir noktada bunları engelleyecek bir yapıyı istemez. Eğer baştaki DTCF örneğinde olduğu gibi, bir bölüm akademik kadrosuna “paraşüt” yoluyla liyakatsiz bir kişi eklenmesini eleştiriyor ve bizim Boğaziçi’nde yapılan bu paraşütlü atamalara düzenli olarak yaptığımız gibi konuyu mahkemeye götürerek karşı geliyorsa, kayyımlık sisteminin tekerine çomak sokulabilir. O yüzden, kayyım-rektörler bu olasılıkları ve direnişleri azaltmak için ellerinden geleni yapar ya da yukarıdan müdahaleyle yapmaya zorlanırlar.
Buradaki kısıtlı söz hakkımı şu vurguyla bitirmek isterim: Boğaziçi Üniversitesi’yle ilgili bir haberle karşılaştığınızda, tüm Türkiye’de yaygın olan kayyımlık sisteminin “özgür, özerk ve demokratik üniversite ideali”ni yıkma yolunda yeni bir adım atmakta olduğunu hatırlayın. O zaman belki sadece Boğaziçi’ne değil, hepimizin geleceğine yönelik bir hasar oluşmakta olduğunu daha rahat fark edersiniz. Bu anlamda Boğaziçi Türkiye’dir, Türkiye de Boğaziçi. Pek çok konuda olduğu gibi burada da mücadele ve savunma alanı ortak. Geleceğimizi birlikte kurtarmak ve hasarları birlikte tamir etmeye girişmek zorundayız. Boğaziçi Üniversitesi direnişin üçüncü yılına girerken, bu çerçevenin tüm kamuoyunda anlaşılmasını umuyoruz. Bu anlamda, “kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz.”
“Boğaziçi’ni bir istisna olarak görmediğimizi ve bu uygulamaları tüm Türkiye yükseköğretimi adına kabul etmediğimizi her vesileyle ifade ettik. Bu anlamda ‘vazgeçmediğimiz’ şey, yine tüm Türkiye için geçerli bir ‘özgür, özerk, demokratik üniversite’ ideali.”