Büyükler bile bizim kadar çalışmıyor
söylüyor: “Motoru çekince benim elime denk geldi. Yanık kremi sürdüler sadece. Eczaneye götürdüler, orası bakmadı. Sonra eve gönderdiler, ben kendim hastaneye gittim.” O da 09.30’da başladığı işte saat 18.00’e kadar çalışıyor, aylık 3 bin 500 liraya alıyor.
Çocuklar başlarına gelen kazaları sırayla anlatırken buna rağmen çalışmaya devam ettiklerini söylüyorlar. Kazanın sorumluluğunu ise kendi dikkatsizliklerine veriyorlar. Bu arada arkadan bir başka çocuk daha yükseltiyor sesini: “Vallahi hiç can güvenliğimiz yok ya. Ölene kadar çalış!”
16 yaşındaki Cebrail de iş yerinde geçirdiği bir kazayı anlatıyor: “Mesela benim cumartesi günü kaşım patlamıştı. Hastaneye götürmediler, cumartesi çalışmak yasak olduğu için. O yüzden hastane işinin üstünü kapatıyorlar, yoksa iş yerine sıkıntı olur. Normalde cumartesi çalışmamamız lazım ama çalışıyoruz, sanayide çalışmamak diye bir şey yok. Perşembe günü yarım gün online ders almamız lazım mesela. Arıyorlar zoomdan hocalar bizi ama giremiyoruz, çalışıyoruz çünkü nasıl girelim?”
Çocuklar derse online katılmak için evlerinde bilgisayarlarının da olmadığını belirtiyor.
Cebrail de 13 yaşından beri çalışıyor, “Benim kendi tercihim değildi MESEM. Ben şu an çalıştığım yere başvurmuştum, ‘MESEM’LI olmadan alamayız’ dediler. Ben de öyle kayıt oldum. Ondan öncesinde de çok sektörde çalıştım. Babamın arabasını kaçırıp kaza yapınca biraz gurur yaptım, çalışmaya başladım. Bir de okulda sıkıntılıydım. Sınıfımı değiştirdiler, hocalar da baya kötü davranıyordu. Kötü gözle bakılıyordu bana, kavgaya karıştığım için. Sonra ben kendime söz verdim, kendimi vereceğim derslere dedim ama hocalar el kaldırdığımda beni hiç kaldırmıyor, görmezden geliyordu. Öyle soğudum ben de iyice. Bıraktım okulu” diyor.
ÜNİVERSİTEYE GİTMEK İSTİYORUM AMA…
Abdurrahman içlerinde tek üniversite okumak isteyen çocuk. “Ben bu sene başladım MESEM’E, ilk defa çalışmaya başladım. Ortaokulda çok devamsızlığım vardı, kaçıyordum. Notlarım da iyi değildi. Babam da buraya gönderdi. Ama üniversiteye yazılacağım. Ben 1500 lira alıyorum. Patronların gözünde bedavaya çalışıyoruz. Köleden bir farkımız yok valla. Ben üniversiteyi kazanırsam gideceğim. Ama kaynak, matematik, din dersleri görüyoruz. Bunlar yeterli değil üniversite için. Hastayken de gelip çalışıyorum. Git hastaneye görün sonra gel çalış diyorlar. Sabah kahvaltı kendi cebimizden, öğlen yemeği patrondan. Kendimiz için hiçbir şey yapmıyoruz, aylığımı alıp direkt eve veriyorum” diyor.
‘ÇOĞU YERDE PARAMI VERMEDİLER’
Muaz ise 6 yaşındayken Suriye’den Türkiye’ye ailesi ile gelen mülteci bir genç. “Geldiğimde devlet okulunda okumaya başladım. Liseye geçince sınav hakkım olmadığı için İlçe Milli Eğitim, ‘MESEM’E git’ dedi. Ümraniye Belediyesinde lastikçilik yapıyorum şimdi. Babam ve iki abim de çalışıyor. İlkokuldayken de çalışıyordum zaten ben. Çok yere girdim çıktım. Birçoğunda içeride param kaldı, alamadım. Hakkımı gasbettiler, benim de şikayet edecek kimsem yoktu. Arkamıza döne döne başka yerlerde çalışmaya devam ettik” diyor.
‘İŞÇİLERDEN DAHA ÇOK ÇALIŞIYORUZ’
Yetişkin işçilerden bile daha uzun süre çalıştıklarını söylüyor çocuklar. Kadir giriyor söze: “Normalde 4 gün iş, 3 gün izin olması gerekiyor abla. Biz normal işçilerden bile daha çok çalışıyoruz. Verdikleri para da az. Ben bazen 07.00’de gidiyorum, gece 01.00’de çıkıyorum. Çoğu arkadaşı - mız sadece okulun verdiği parayı alıyor. Yol parasını da cebimizden veriyoruz, al bak cebimde 10 lira kalmış. Zaten 15 tatillerde bile çalışıyoruz.”
Başka bir çocuk Kadir’in elindeki 10 liraya uzanıp “Oha 10 liran mı var, bende o bile yok. Akşam nasıl gideceğim onu düşünüyorum lan” diyor.
‘HAYALLER BOŞ, GELECEK YİNE SANAYİ
MESEM’I tercih etme nedenlerini, “Meslek edinme”, “Okuldan atılma”, “Kontenjanların dolması”, “Hem çalışıp hem okumanın zor olması” nedeniyle tercih etmek zorunda kaldıklarını söyleyen gençlerin geleceğe dair hayalleri ise yok: “Hayaller boş. Geleceğimiz sanayi sitesi. Hiçbir geleceğimiz yok.”
Öğle molalarının bitmesine 8 dakika kaldığını hatırlatan çocuklarla vedalaşmak üzereyken içlerinden biri sesleniyor: “Abla bu kadar derdimizi anlatıyoruz da derman bulabilecek misiniz? Biz hiçbir şey istemiyoruz, biz sadece ne istiyoruz biliyor musun, iki üç gün tatil istiyoruz.”
Gecelere kadar çalışan Kadir de “Beni erken bıraksınlar başka bir şey istemiyorum” diyor.
Bir diğeri çözüm olarak tepki göstermelerinin, yan yana gelmelerini anlamsız buluyor: “Abla mecburiyetten çalışıyoruz, eve yardım etmemiz lazım. Tepki göstersek patron diyecek ‘Eleman mı yok, defol git.’ - İşten çıkarsa ne olur?” - MESEM yine iş bulur ama yakın değil, uzak yerler olur. Bir de her yer hep aynı patron, bulsa ne olacak, hepsinin huyu aynı…”