DEĞERLENDİRMELER...
DR. Alpkan Birelma şu değerlendirmelerde bulundu:
Türkiye’de sendikalar ne çaresiz ne de umutsuz durumdadır. Yaklaşık 2,3 milyon sendika üyesi işçiye, 2 milyon sendikalı memur eşlik etmektedir. Ülkede bulunan toplam 23 milyon ücretli çalışan içinde toplam 4.3 milyon sendika üyesi, sendikaların ciddi bir sosyal tabana ve güç kaynağına sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
Tüm eksiklerine rağmen kamu taşeronu işçilerinin kadro zaferi, sendikaların potansiyel gücünün bir örneğidir. İktidara geldiğinden itibaren kamu taşeronu işçilerinin sayısını müthiş bir hızla arttıran AKP, işçilerin ve sendikaların baskısı sonucu yaklaşık 750 bin işçiyi kadroya geçirmeye mecbur kalmıştır. İdeolojik farklar ve rekabet sebebiyle üç işçi konfederasyonu bu mücadelede işbirliği yapmamıştır. Ancak aynı hedef için hareket etmiş ve kurdukları baskının toplamı kadroya geçişi sağlayan önemli faktörlerden biri olmuştur.
2015 Mayıs ayında Türkiye binlerce metal işçisinin yasa dışı grevleriyle sarsılmıştı. 2022’nin ilk iki ayı bir başka yasa dışı grev dalgasına şahitlik etti. Büyük çoğunluğu sendika üyesi bile olmayan yaklaşık 24 bin işçi ve memur, iki ay içinde toplam 108 grev yaptı. Grevlerdeki temel talep yüksek enflasyon karşısında eriyen ücretlerin artırılmasıydı. Bu grevler bir kez daha Türkiye’deki işçi ve emekçilerin belli bir mücadele arzusu içinde olduğunu ortaya koydu.
Küçük, bağımsız sendikaların bu grev dalgasındaki olumlu etkisi ilginç ve önemliydi. İşçi sendikaları için sendikasız bir işyerinde toplu sözleşme yetkisi alma sürecinin zorluğu, özel sektördeki sendikalaşma önündeki ana engeldir. Grev hakkından mahrum olan memurlar, işverenleriyle gerçek bir toplu pazarlık yapma imkanına sahip değildir. Sendika konfederasyonlarının sendikal kanunlarda değişiklik yapılması için işbirliği içinde birlikte seferber olması teorik olarak mümkündür. İşçi sendikalarının yetki sürecini kolaylaştıracak ve memurlara grev hakkını getirecek ortak bir değişiklik paketi için ortak mücadelenin örülmesi işten bile değildir.
Her yılın sonunda yapılan asgari ücret komisyonu görüşmeleri de ortak mücadele için önemli bir fırsattır, zira memur maaşları da asgari ücretteki artış oranından etkilenmektedir. Türkiye sendikal hareketinin yeniden canlanması ve güçlenmesine vesile olacak bu tip bir ortak mücadelenin önündeki en büyük engel, iktidar koalisyonunu oluşturan AKP ve Mhp’nin altı büyük sendika konfederasyonundan dördü üzerindeki etkisi ve/veya kontrolüdür.