Antep Şehir Hastanesi şantiyesi: Sorunların yerinde saydığı bir yılan hikâyesi
2013 yılında temeli atılan 2016’da biteceği söylenen ama hala inşaatı süren bir yılan hikayesi Antep Şehir Hastanesi. 2022 Eylül’ünde hastane inşaatı Rönesans’a devredildi. Rönesans yetkilileri 2023’ün Haziran ayında inşaatı bitireceklerini ifade ediyorlar. Rönesans’ın birçok şantiyesinde olduğu gibi Antep Şehir Hastanesi şantiyesi de çalışan işçiler açısından çeşitli sorunların yaşandığı bir alan. Dönem dönem işçiler şantiye içerisinde yaşadıkları sorunların çözülmesi için eylemler gerçekleştiriyor. Son olarak 26 Aralık akşamı işçiler ‘Yönetim istifa’ sloganlarıyla eyleme geçti. Şantiye önünde iş çıkış saatinde görüştüğümüz işçiler, yemeklerden barınmaya; telefon şebekesinin çekmemesinden elektrik kesintilerine kadar birçok sorunla yaşamaya çalıştıklarını belirterek sorunların bir an önce çözülmesi gerektiğini söylediler.
MÜHENDİS SEYYAR SATICILAR
Şantiye bölgesine vardığımızda işçiler henüz yeni işten çıkmaya başlamıştı. Çıkanların çoğunluğu da hemen karşı taraftaki barınma alanlarının olduğu alana ilerliyordu. İşçiler, şantiyede çalışan işçi sayısının yaklaşık 10 bin olduğu ifade ediyor. Bunların çok az bir kısmı şantiyede değil de kendi yolunu tutup evine gidenlerden oluşuyor. Yani binlerce işçinin kaldığı bir ‘şehir’ aynı zamanda burası. Şantiye önlerinde genelde seyyar satıcılar vardır. Burada da öyle. Bir kenarda iç çamaşırı, fanila, çorap, içlik satan diğer tarafta kuruyemiş satan. İkisinin de başında iki genç duruyor. İkisi de üniversitelerin mühendislik bölümlerinden mezun. Biri inşaat, diğeri endüstri. İnşaat mühendisi genç her gün karşısındaki dev gibi şantiyeyi arada çekirdeklerden çitleyerek izliyor. Endüstri okuyan ise gelen işçilere, “hangi içlik daha sıcak tutar ve kalitelidir?” diye anlatıyor. İkisi de “böylesi daha iyi” diyor ama değildir elbet. Bu tablo ile şantiyede çalışan işçilerin yaşadığı sorunlar arasındaki bağı görmemek mümkün mü?
SORUNLAR VE ÇÖZÜMLER AYNI DAĞDA DEĞİL
Üzerinde çalıştıkları taşeron şirketin isimleri olan farklı renklerde yeleklerle işçiler çıkıyorlar şantiyeden. Fanilaya, dona ihtiyacı olanlar ya da “biraz kuruyemiş alalım” diyenler dışındakiler doğru kendi ‘şehirlerinin’ yolunu tutarak barakalara doğru ilerliyor. İçeride şebekenin hiç çekmediğini söylüyor işçiler. Bu nedenle barakalara girmeden dışarda durup telefonla uğraşanların sayısı da az değil. Şantiye yaşamının aileden; eşten, dosttan uzak olma halini bir nebze azaltmanın aracı olan telefonla görüşebilme durumları dahi bin bir zorluğu barındırıyor yani. Bu sorunun çözüleceği söylenmiş ama çözülen bir şey yok uzun zamandır. Yemeklerde yaşanan sorunlar çözülmüş mü ki bu da çözülsün? Bir işçi kurtlu yemeğin fotoğrafını gösteriyor. Bu ilk defa da yaşanmıyor, işçiler defalarca yemeklerden şikâyet etmişler, yaptıkları eylemlerde de bunu dile getirmişler. Ya da elektrik kesintileri, sıcak su sorunları çözülmüş mü mesela? O da yok. Sorunlar dağ gibi sıralanıyor ama çözümler aynı dağda değil. Binlerce işçi, yaşam alanlarındaki en temel ihtiyaçlara ulaşmanın gayreti içerisinde. Yani yılan hikâyesi dediğimiz sadece 2013’den beri süren hastane inşaatındaki belirsizlikte değil işçilerin sorunlarına dair yaklaşımlarda da görünüyor. Çözülecek, çözeceğiz denilen ama sorunların yerinde saydığı bir yılan hikâyesi.