‘SÜREKLİ ÇABA GÖSTERECEĞİZ Kİ DEĞİŞSİN’
“PEKİ bu işçiler neden yan yana gelmiyor, sen dikanın buradaki tutumu ne?” diye soruyoruz. Üzül mez işçisi yaka silkip “Allah o sendikayı başımızdan eksik etmesin(!)” deyip, devam ediyor: “Şu ülkede olması gerektiği gibi bir sendika görmediğim için burada sendika nasıl olmalı bilemem. Ama böyle ol mayacağı kesin. Sendikacılar burada nezaretçiler den, şeflerden seçilir. Bizim sendikacıların temel ih tiyacı para. Bizde TİS sürecinde asla özlük hakları konuşulmaz. Para konuşulur. Amasra’daki patlama sonrası sordum sendikaya biz neden eylem yapmı yoruz diye. Sendika ‘Yevmiyen kesilir’ dedi. İşçi de öyle bakıyor meseleye, ‘Yevmiyem kesilir.’ Zongul dak’ta hiçbir şey olmadı anlayacağın. Sanırsın 42 ta ne tavuk kesmişler o kadar. Genel Başkan Hakan Yeşil kurumu savundu. Kaza alanında mıymış ki? Nereden biliyor? Yasal prosedürler var ama ne ka dar işleniyor? Sendikacıların aşağı inmişliği mi var? Aşağı inecekse niye sendikacı olsun ki? Sorsan 20 yıllık madenciyiz derler.”
Sendikanın nasıl değişeceğini sorduğumuzday sa, “Kim değiştirecek, ben, biz” diyor: “Ama parayla oy alıyorlar oy. Nasıl değişsin bu sendika? Grizu gibi dir maden işçisi, bir konuşma yaparsın alev alır, ama sonra hemen söner. Onu harekete geçirecek bir güç lazım. Eskiden madenci yürüyüşü de öyleydi. Kitleyi harekete geçiren bir sosyalist güç vardı. Şim di o yok. Onu var etmek gerekiyor. Sonuçta ben de sınıfsız, sömürüsüz bir dünya istiyorum. Şimdi alttan gelen bir ses var, bunu bir yöne kanalize etmek la zım. Demokrasiyi getirecek olan yine işçi sınıfı so nuçta. Biz bu insanlarla konuşacağız, sürekli çaba göstereceğiz ki değiştireceğiz. Başka türlü değiş mez. Demokrasi için gereken koşulları işçi hazırla yacak, başkası hazırlamaz. Kar tanesi gibi toparla nacağımız günler olacak böyle böyle. Bilinçli olma yan işçiden bile korkuyorlar, bir de bu işçinin bilinçli olduğunu düşünsene, arkasına bakmadan kaçar gi der patronlar. Yani demem o ki, biz bir gücüz ve bu gücün farkına vardıkça da çoğalacağız.”