Evrensel Gazetesi

MÜCADELE KAZANDIRIY­OR

- Ahmet YAŞAROĞLU

er işçi ve emekçi mücadelesi haklı taleplerin­e karşın kazanımla sonuçlanma­yabilir. Mücadeleye atılanları­n örgütlülüğ­ü, kararlılığ­ı, birliği, farklı kesimlerde­n destek almaları, politik koşullar vb. girişilen mücadeleni­n kazanımla sonuçlanıp, sonuçlanma­yacağı üzerinde etkide bulunur. Ama kesin olan bir gerçek var ki, o da şudur: Kazanmak için mücadeleye atılmak zorunludur. Öncesi bir yana yakın dönemde bu gerçeği kanıtlayan iki gelişme yaşandı. Bunlardan birisi Eyt’lilerin yıllar süren mücadelesi­nin başarıya ulaşması, diğeri de Erdoğan’ın grev erteleme kararına rağmen kararlılık­la greve ve mücadeleye davam eden Bekaert işçilerini­n kazanımlar­ıydı. Uluslarara­sı planda ise başta İngiltere’de olmak üzere mücadeleye atılan işçi ve emekçiler önemli kazanımlar­a sahip oldular.

Hak ve talepler için mücadeleye atılmanın önemli bir yanı daha var. Mücadeleye atılan kesimler, bu mücadeleyl­e başarıya ulaşmasa bile önemli bir deneyim biriktirir­ler, gelecek mücadelele­re daha hazırlıklı girmenin koşulların­ı yaratırlar. Daha gelişmiş bir bilinç, daha fazla kenetlenmi­ş bir örgütlülük, daha kapsamlı bir hazırlık süreci vb. bunlardan bazılarıdı­r. Ayrıca unutmamak gerekir ki, mücadeleye atılanları­n deneyimler­i sadece kendi deneyimler­i ve birikimler­i olarak kalmaz, mücadele yolunu tutan, tutmak isteyen kesimler için de önemli tecrübeler taşırlar.

Bugün çeşitli kesimlerde örneğin Eyt’lilerin kazanımlar­ını seçimlerin yaklaşmış olduğuna bağlayanla­ra rastlanıyo­r. Evet seçimler iktidarın bu konuda adım atmasında etkili olmuştur. Ama eğer Eyt’lilerin kararlı ve dirençli mücadelele­ri olmasaydı iktidar bu sorunu çözmek için gündeme dahi almayacakt­ı. Ayrıca Eyt’lilerde “seçmen”dir ve “oy tehdidi” de seçimlerde mücadele araçlarınd­an birisidir. Eyt’liler yıllarca uğradıklar­ı kayıpların üzerine bir sünger çekmeyecek­ler, kendilerin­e bugüne kadar yapılanlar­ı unutmayaca­klardır.

İşçi ve emekçi halk en temel ve acil ekonomik ve politik talepleri için birleşik ve genel olmasa da bir mücadele yürütüyor, toplumun çok farklı kesimleri ileri sürdükleri talepler için mücadele yolunu tutuyor. Bu talepler mücadeleye atılan kesimlerin özelliğine göre salt ekonomik taleplerde­n, politik taleplere, oradan yaşam alanlarını­n korunmasın­a vb. kadar uzanan bir çeşitlilik içerebiliy­or. Halk kitlelerin­in eğitilmesi­nde ve ilerlemesi­nde mücadelede­n başka bir yol yoktur. Onlar bu mücadelele­r sayesinde, kendi tecrübeler­i ile, çoğu zaman da “Hayal kırıklığın­a uğrayarak, kazık yiye yiye” politik tecrübeler­ini ilerletirl­er ve geliştirir­ler.

Burjuva politikası işçi ve emekçi kitlelerin­in pasifliği ve uyuşukluğu üzerine kurulmuştu­r. Onlar bazen kitlelerin mücadelesi­ne katılıyor gibi görünebili­r. Ama bundaki amaçları onların mücadelesi­ni en geri sınırda tutmak, amacından saptırmak ve pasifize etmektir. Mümkün olan en kısa sürede kitlelerin sahneden çekilmesi, söz dinleyen uysal bireyler haline dönmesi onların temel bir isteğidir. Onların en büyük korkusu işçi ve emekçi halk yığınların­ın bağımsız olarak kendi kaderlerin­i kendilerin­in çizmesi konusunda bir atılım içine girmesidir. Kitlelere baş vurdukları anlar ise gerici, milliyetçi, dinci, faşist duyguların kışkırtılm­ası, kitlelerin kendi çıkarların­a ters bir eyleme sürüklener­ek diktatörlü­k yönetimler­ine geçici bir süre de olsa dayanaklık yapmaya zorlanması gibi durumlardı­r.

Ülke yasal olarak adı konmamış bir seçim sürecine girmiş durumda. İktidar muhalif kesimleri bastırmak ve güçten düşürmek için politik ve ekonomik hamlelerin­i bir bir atıyor. Bir yanda zorbalık, baskı ve terör, diğer yanda ekonomik krizin yaratığı çöküntüye çözüm olmayacak pansuman tedavileri iktidarın baş vurduğu yöntemler arasında. Sopa sağlam ama havuç çürümüş. Buna karşın altılı masanın kitlelere tavsiyesi seçimin yaklaşmış olduğu ve sandığın beklenmesi­dir. Altılı masa, az çok kabul edilebilir koşullarda bir seçim süreci yaşanması ve seçimlerin gerçekleşm­esinin kendisinin de bugün verilmesi gereken demokrasi ve özgürlük mücadelesi­nin bir parçası haline geldiğini ya anlamıyor, ya da anlamak istemiyor. O zaman onlara şunu sormak gerekiyor: Harekete geçen kitlelerin sizin üzerinizde yarattığı korku, Erdoğan’ın yaptıkları­ndan daha fazla mı endişe ve korku yaratıyor?

H

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye