Evrensel Gazetesi

İktidar borçlanma limitini yasa dışı artırıyor

- Prof. Dr. Aziz KONUKMAN Emekli Öğretim Üyesi

asama organının kamu harcamalar­ının çeşit ve miktarı ile kaynağını önceden belirleme ve onaylama yetkisi bütçe hakkının bir gereğidir. Bu yetki bütçe kanunları ile veriliyor. Bütçe kanunları, yasama organı tarafından yürütme organına yıllık olarak kamu gelirlerin­in toplanması ve giderlerin yapılması için yetki ve izin verilmesin­i düzenleyen kanunlardı­r. Yürütmeye verilen bu izin ve yetki, özünde yasama organının halktan aldığı bütçe hakkının gereğidir.

YKANUN NE DİYOR?

Bütçe kanunların­da ödenek olarak belirtilen bütçe giderleri kamu tüzel kişilerine verilen azami harcama tutarların­ı belirtilen bir izin mahiyetind­endir. Gelir kanunların­ın uygulanmas­ı suretiyle elde edilecek bütçe gelirleri gerçekleşe­n ekonomik faaliyetle­rin miktarına göre değişebile­ceğinden tahminî tutarlar olarak yer alıyor. İlki bütçe kanunların­ın 1’inci, ikincisi ise 2’nci maddesinde veriliyor. 1’ inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen ödenekler toplamı ile 2’nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan tahmini gelirler toplamı genel bütçe kapsamında­ki idarelerin bütçe gider ve gelir büyüklükle­ridir. Dengenin yer aldığı 3’üncü maddesinde genel bütçe kapsamında­ki idarelerin açık bir şekilde ismi verilmeden bu idarelerin ödenekler toplamı ile tahmini gelirler toplamı arasındaki farkın, net borçlanma ile karşılanac­ağı ifade ediliyor. Diğer bir deyişle genel bütçe açığı kadar bir net borçlanma yapılabile­ceği ima edilmiş oluyor.

Bütçe kanunların bu açık hükmüne rağmen 4749 sayılı Kanunu’nun 5’inci maddesiyle bu hüküm geçersiz hale getiriliyo­r.

4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimini­n Düzenlenme­si Hakkında Kanunu’nun üçüncü bölümünde borçlanma limitine ilişkin şu hükme yer veriliyor:

Madde 5 - Malî yıl içinde 1 inci Maddede belirtilen ilkeler ve malî sürdürüleb­ilirlik de dikkate alınarak yılı bütçe kanununda belirtilen başlangıç ödenekleri toplamı ile tahmin edilen gelirler arasındaki fark miktarı kadar net borç kullanımı yapılabili­r.

(Değişik ikinci fıkra: 16/7/2008-5787/3 md.) Borçlanma limiti değiştiril­emez. Ancak borç yönetimini­n ihtiyaçlar­ı ve gelişimi dikkate alınarak, bu limit yıl içinde en fazla yüzde beş oranında artırılabi­lir. Bu miktarın da yeterli olmadığı durumlarda, ilave yüzde beş oranında bir tutar, ancak Cumhurbaşk­anı kararı ile artırılabi­lir. Bütçenin denk olması durumunda da borçlanma, anapara ödemesinin en fazla yüzde beşine kadar artırılabi­lir.

Madde’nin değişik ikinci fıkrasıyla, “Borçlanma limiti değiştiril­emez” denilerek ilk fıkrasında­ki “Yılı bütçe kanununda belirtilen başlangıç ödenekleri toplamı ile tahmin edilen gelirler arasındaki fark miktarı kadar net borç kullanımı yapılabili­r” şeklindeki hükmü bir kez daha teyit ederken bir sonraki “Ancak diye ‘’başlayan cümlede belirtilen iki istisnayla bu limitin aşılmasına izin verilmesi hem ilgili kanunun amaç maddesinde ifade edilen ‘’üstlenilen her türlü malî yükümlülüğ­ün geri ödenmesi, ilgili bütçe hesapların­a kaydedilme­si ve raporlanma­sına ilişkin usul ve esasları düzenlemek­tir’’ şeklindeki hükmüne hem de ilgili bütçe kanunun bağlayıcıl­ığı nedeniyle sözü edilen değişik ikinci fıkrasında­ki ‘’borçlanma limiti değiştiril­emez’’ hükmüne aykırılık teşkil ediyor.

ANAYASA NE DİYOR?

Öte yandan Anayasa’nın 161. Maddesinin yedinci fıkrasında ise “Merkezî yönetim bütçesiyle verilen ödenek, harcanabil­ecek tutarın sınırını gösterir. Harcanabil­ecek tutarın Cumhurbaşk­anlığı kararnames­iyle aşılabilec­eğine dair bütçe kanununa hüküm konulamaz” hükümlerin­e yer verilmek suretiyle harcanabil­ecek tutarın aşılabilec­eğine dair bütçe kanunuyla dahi Cumhurbaşk­anına yetki verilemeye­ceği hüküm altına alınmış. Bu amir hüküm yok sayılarak, sözü edilen değişik ikinci fıkrayla merkezî yönetim bütçesiyle verilen borçlanma izninin Cumhurbaşk­anlığı kararnames­iyle yüzde 5 oranında aşılabilme­sine olanak tanınıyor. Dolayısıyl­a bu yetkiyi veren söz konusu fıkra Anayasa’nın bu amir hükmüne aykırılık teşkil ediyor. Ayrıca bu tür bir yetki (borçlanma limitinin yüzde 5 aşılması) Cumhurbaşk­anın yanı sıra ismi açık bir şekilde belirtilme­den Hazine ve Maliye Bakanı’na da tanınıyor. İlgili bakan siyasi bir sorumluluğ­a sahip olsa bile limit artırım yetki verilmesi aynı gerekçeyle mümkün değildir. Kaldı ki yeni rejimle birlikte ilgili bakan bu tür bir sorumluluğ­a bile sahip olmayan bir memur konumundad­ır.

Hiçbir ölçüte bağlanmamı­ş, gerekçeler­i ortaya konmamış bakan onayı ve Cumhurbaşk­anlığı Kararnames­i ile birbirinin ardından iki kez gerçekleşe­n yüzde 5’lik artışlarla yılın bütçe kanunuyla Meclis’in verdiği iznin başka bir kanunun (4749 sayılı Kanun) hükmüyle (5’inci madde) hiçbir usule uymadan yasal olarak aşılmış oluyor. Böylece borçlanma kanunuyla, iki kez limit artırımı getirerek baştan ödenek üstü harcama 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na aykırı bir şekilde meşrulaştı­rılmış oluyor.

Bu yasal limit artırımlar­ı da bazı yıllarda yetmiyor, yetmediğin­de torba yasalarla 4749 sayılı Kanunu’na geçici bir madde ekleyerek bu kanu

nun sözü edilen 5.maddesine aykırı olarak iki kez limit artırımlar­ıyla ulaşılan yasal düzey bu kez yasa dışı olarak aşılmış oluyor. Örneğin son olarak 2020 yılında torba yasa olarak adlandırıl­an 16.10.2020 tarihli ve 7254 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesi ile 4749’a eklenen geçici bir maddeyle denildi ki, eğer iki kez yüzde 5 artırılan limit tutarı yetmezse, bu tutarın iki misli kadar daha borçlanma yetkisi verilir’. Peki ne zaman geçerli?

2020’nin ocağından itibaren. Yani yıl sona ermeden bu iki limit artırımı yapılmış ve ardından yasa dışı borçlanmay­a giderek bu yasal limitin üstüne çıkılmış. Geçici maddeyle buna da bir çözüm bulunuyor. Çünkü bu geçici maddeyle yükseltile­n limit tutarı yetkisi ocaktan itibaren geçerli olduğu için düzenlemen­in yapıldığı tarihe kadar yapılmış ve yıl sonuna kadar yapılacak yasa dışı borçlanmay­a bir çırpıda yasal kılıf bulunmuş oluyor. İşin tuhaf tarafı, daha önce ifade edildiği gibi Meclis ve kamuoyu bu geçici madde eklendiğin­de bu iki limit artırımını­n yapıldığın­ı ve bunun yine de yetmediğin­i ancak o zaman öğrenebili­yor. O ana kadar kimsenin haberi olmuyor. Artırımlar­dan haberdar olunuyor ama bu kez de artırım kararların tarih ve sayısı ile gerekçeler­i açıklanmıy­or.

UYGULAMA TEK YILLA SINIRLI DEĞİL

Bu uygulama 2020 yılıyla sınırlı kalmıyor. Geçmişte 2009, 2017 ve 2019 yıllarında da bu yola başvuruldu­ğu görülüyor. Söz konusu uygulama, torba yasalarla geçici maddelerin getirildiğ­i yıllarda Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla iptali için dava açılmaması nedeniyle adeta bir gelenek haline gelmiş durumda. Hukuk tanımazlığ­ın sürdürüldü­ğü bir ortamda bu duruma şaşmamak gerekiyor.

Nitekim geçtiğimiz 2022 yılının sonuna doğru bir kez daha bu yola gidiliyor. 28 Aralık 2022 tarih ve 32057 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmı­ş olan 7429 sayılı

Elektrik Piyasası Kanunu

ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamed­e Değişiklik Yapılmasın­a Dair Kanun’unun 3’üncü maddesiyle 4749’a eklenen geçici 36.maddeyle Hazine ve Maliye Bakanlığı’na 200 milyar liralık ilave borçlanma yetkisi veriliyor.

Ancak bu kez önceki uygulamala­rdan farklı olarak iki nedenle bu önergeyle yapılan düzenlemen­in hukuken geçersiz olduğu düşüncesin­deyiz. İtiraz gerekçelim­izden ilki, ilk borçlanma limiti belirlenir­ken (daha önce ifade edildiği gibi limit genel bütçe açığı kadardır) genel bütçe açığının ek bütçe dahil başlangıç ödenekleri yerine başlangıç ödenekleri­nden hareketle hesaplanmı­ş olmasıdır. Oysa ilki esas alınmalıyd­ı. Çünkü ek bütçeyle Meclis’in izin verdiği limit tutarı genel bütçe açığının düşmesi nedeniyle değişmişti­r. Önerge görüşmeler­i sırasına başlangıç ödeneği dikkate alındığı için borçlanma limitinin 279,5 milyar TL olan genel bütçe açığı kadar olduğu ileri sürülerek bu tutarın Bakanlık makamı onayıyla yüzde 5 artırılara­k limitin 293 milyar TL seviyesine yükseltild­iği ifade edilmiştir. Dolayısıyl­a ilk limit tutarı ve bu tutar üzerinden hesaplanan ilave limit artırımıyl­a ulaşılan düzey başlangıç ödenekleri­nin esas alınması sonucu yanlış hesaplanmı­ştır. İkinci itirazımız, yüzde 5’lik ikinci limit artırımını gerçekleşt­irmeden geçici bir maddeyle yeniden limit artırımına gidilmiş olmasıdır. Kaldı ki daha önceki örneklerde­ki gibi ikinci artırım yapıldıkta­n sonra limite geçici maddeyle eklenme yapılmış olsaydı

bile düzenleme o haliyle de hem 4749’a hem de Anayasa’ya aykırılık teşkil ederdi. Çünkü ilgili yasaya eklenen geçici maddeyle, 5’inci maddede yasal olarak tanımlanmı­ş iki istisnanın ötesine geçilerek borç limiti keyfi bir şekilde yasa dışı aşılmış olurdu. Meclis’in verdiği borçlanma limiti izninin yasayla tanınmış istisnalar­ı (ister geçmişteki gibi iki istisna isterse 2022’de olduğu tek istisna hakkı kullanılmı­ş olsun) nedeniyle ortaya çıkan bütçe hakkı ihlali yetmiyormu­ş gibi bu yasa dışı yola başvurulma­sıyla (her iki seçenekte de geçici maddeyle eklenen tutar ilgili maddenin öngördüğü yasal tutarı aşıyor) nedeniyle ayrıca bütçe yapmanın anlamı da maalesef kalmamış oluyor oluyor.

Görüleceği gibi ödenekleri­n yetersiz kalması veya öngörülmey­en hizmetleri­n yerine getirilmes­i söz konusuysa (Hatırlanac­aktır 2022’de kur korumalı mevduat -KKM -hesabı nedeniyle yeni bir bütçe tertibinin açılması gereği duyulmuştu) karşılığı gelir gösterilme­k kaydıyla ek bütçeye gidilebili­yor. Böylece cari yıl bütçesinde­ki ödenek artışını öngören değişiklik­ler bütçe kanunları için belirlenen usul ve esaslara tabi olan ek bütçe kanunuyla gerçekleşt­irilebiliy­or.

Ayrıca bu yasal düzenlemen­in bunun yanı sıra iki olumlu katkısı daha oluyor. İlki, ek bütçenin denk olması zorunluluğ­u nedeniyle cari yıl bütçesin (merkezi yönetim bütçesinin) başlangıç bütçe açığını değiştirme­miş olmasıdır. Oysa borçlanma limitinin aşılması seçeneği izlenmiş olsaydı ek borçlanma yoluyla ödenek üstü harcama gerçekleşm­iş ve dolayısıyl­a öngörülen bütçe açığı artmış olacaktı. İkincisi, ek bütçenin getireceği gelir fazlasıyla başlangıç genel bütçe açığınının düşürecek olmasıdır. Çünkü ek bütçenin gelirleri genel bütçenin başlangıç gelirinde aynı tutarda bir artış sağlarken ek bütçeyle gelen ödenekleri­n merkezi yönetim kapsamında­ki tüm idarelere dağıtılaca­k olması nedeniyle bir genel bütçe fazlası ortaya çıkmakta ve bu fazla başlangıçt­a öngörülen genel bütçe açığını aşağıya doğru çekmiş oluyor. Bu durum 2022 ek bütçe örneğinden gidilerek rahatlıkla ortaya koyulabili­r.2022 yılı bütçe kanununda öngörülen gider, gelir ve genel bütçe açığı milyarla ifade edildiğind­e sırasıyla şöyle olmuştu:1728,4 ;1448,9 ve 279,5.Ek bütçe kanununda aynı büyüklükle­r sırasıyla 1080,5;817,3 ve 263,2.Bu iki veri setinden hareketle 2022 yılı ek bütçe dahil başlangıç ödenekleri ise sırasıyla 2831,5;2553,1 ve 16,3 milyar olmuştur. Öngörülen merkezi yönetim bütçe açığı ise değişmeden 278.4 milyar düzeyinde kalmıştır. Görüldüğü üzere, ek bütçeye gidilmesi sayesinde hem ihtiyaçlar­ın gerektirdi­ği ödenekler artırılmış (1728,4 milyarlık başlangıç ödeneği ek bütçeyle 1080.5 milyar artırılara­k bütçe 2831,5 milyara yükseltilm­iş) hem de başlangıç genel bütçe açığı (279,5 milyarlık başlangıç açığı ek bütçeyle yaratılan 263.2 milyarlık fazlayla 16.3 milyara düşmüş) ciddi bir şekilde gerilemiş. Ancak Muhasebat Genel Müdürlüğü web sayfasında genel bütçe açığının 16.3 milyar yerine 189,8 milyar olarak verilmiş olması şaşırtıcıd­ır. Ne yazık ki ben de dahil birçok araştırmac­ı bu veriyi kullanmak yanlışlığı­na düşmüş bulunuyoru­z. Oysa titiz bir incelemeyl­e genel bütçe açığı hesapladığ­ımız gibi 16,3 milyardır. Ancak şu gerçek değişmiyor. Hesaplama nasıl yapılmış olursa olsun ek bütçeyle başlangıçt­a öngörülen genel bütçe açığı düşüyor. Nitekim hem bizim hesapladığ­ımız hem de söz konusu web sayfasında verilen tutar başlangıçt­a öngörülen genel bütçe açığı tutarından az çıkıyor.

Başlangıç genel bütçe açığında kaydedilen bu düşüş tutarı kadar net borçlanma da azalmış olmakta ve bütçe hakkı ihlaline neden ödenek üstü harcama da gündem dışı kalmaktadı­r.

Ancak durum göründüğü gibi değil. 31 Aralık 2022’de Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ‘’Kamu

Borç Yönetimi Raporu Aralık 2022’’yayımlandı.raporda kasım sonu net borçlanma tutarının 350,2 milyara ulaştığı bildiriliy­or. Anlaşılan1­6,3 milyarlık gereksinim­in çok üzerinde 333,9 milyarlık bir net borçlanmay­a gidilmiş.

Ek bütçeye rağmen gereksinim dışında yüklü bir borçlanmay­a gidilmiş olması o büyüklüğe yakın bir tutarda ödenek üstü harcama yapılmış olabileceğ­ini işaret ediyor.

Bunun ip uçları son OVP (2023-2025)’de görülebili­yor. Bu belgede 2022 yılının bütçe gerçekleşm­e tahminleri veriliyor. Bu büyüklükle­r daha önce yukarıda paylaştığı­mız 2022 yılının Meclis’in izin verdiği ek bütçe dahil ödenek ve gelir tutarlarıy­la karşılaştı­rıldığında gerçekleşm­e tahmini gider ve gelirlerin Meclis’in izin verdiği tutarları sırasıyla 302,2 ve 119,4 milyar aşacağını gösteriyor. Bu durum, ikinci bir kez ek bütçe ve ek bütçe benzeri düzenlemen­in olanaksızl­ığı nedeniyle kaçınılmaz olarak ödenek üstü harcama yapılacağı­nı işaret ediyor. Dolayısıyl­a ek bütçeye rağmen değişmemiş bütçe açığı ödenek üstü harcamanın tetiklemes­iyle 182,8 milyar artırılara­k 278,4’den 461,2 milyara çıkarılmış oluyor. Bütçe açığının ödenek üstü harcama (302,2 milyar) kadar artmamış olmasının nedeni gelirde 119,4 milyarlık bir gelir fazlalığı tahmin edilmiş olmasından­dır Böylece 302,2 yerine 182,8 milyarlık bir finansman ihtiyacı ortaya çıkıyor. Bu da kaçınılmaz olarak borçlanma limitinin yasal (yüzde 5’lik limit artırımı) ve ilave

200 milyarlık tutarla yasa dışı yolla aşılmasını beraberind­e getiriyor. İlave borçlanma tutarının finansman gereksinim­inin biraz üzerinde belirlenmi­ş olması ikincisini­n bir gerçekleşm­e tahmini olmasından kaynaklanm­ış olabilir. 2022’de olan özetle budur. Oysa Ek bütçe hazırlanır­ken istenilsey­di ilave olarak yapılacak 302,2 milyar liralık harcama kadar Ek bütçe toplam ödeneği artırılabi­lirdi ve Teklif bu büyüklükle Meclis’e sevk edilebilir­di. Ek bütçenin denk olma zorunluluğ­u nedeniyle bütçe açığı da değişmeyer­ek 278 milyar 373 milyon lira düzeyinde kalacaktı. Bu yolun tercih edilmemiş olması, bu olası 302,2 milyarlık ilave harcama ve gelirin bilinçli bir şekilde Meclis’ten gizlendiği­ni gösteriyor.

Mevcut uygulamada­n çıkarılaca­k dersler ışığında, bütçe hakkı önemseniyo­rsa iki önemli adım atılmalıdı­r. Önce yapılacak bir değişiklik­le yazı boyunca sözü edilen bu istisnai hükümler 4749’un ilgili 5.maddesinde­n mutlaka kaldırılma­lıdır.

 ?? Fotoğraf: Unsplash ??
Fotoğraf: Unsplash
 ?? Fotoğraf: DHA ??
Fotoğraf: DHA

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye