GEÇİCİ MADDEYLE İLGİLİ DAVA YOLUNA GİDİLMELİ
HİÇ değilse bu kez, borç limitinin yasa dışı aşılmasına neden olan 4749’a eklenen geçici maddeyle ilgili dava açılması yoluna gidilmelidir. Gerçi ilgili geçici maddenin olası bir iptali son iptal örneğindeki gibi geriye dönük bir sonuç yaratmayacaktır. Hatırlanacaktır, Anayasa Mahkemesi’nce Chp’nin başvurusu üzerine,25 Aralık 2021 tarih ve 7349 sayılı ‘Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ adını taşıyan torba yasanın 7.maddesiyle 5018’e eklenen ek bütçe niteliğinde bir sonuç yaratan geçici maddenin ilk cümlesi Anayasa’ya aykırı bulanarak iptal edilmişti (Karar için bk. 27 Aralık 2022 tarih ve 32056 sayılı Resmi Gazete). Ancak karar geriye dönük işlemediği için maalesef istenilen sonucu yaratamamış ve atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmişti.
OLASI İPTAL ENGELLEYEBİLİR
Ama en azından olası bir iptal, yaratacağı tepki nedeniyle ileriki yıllarda bu yola kolayca başvurulmamasını engelleyebilecektir. Çünkü bu tutumun sürdürülmesi durumunda ödenek üstü harcama yapılması kaçınılmaz hale gelmektedir. Yasal olarak belirlenmiş borçlanma limitleri hukuki (tanınmış olan iki istisna nedeniyle) ve hukuki olmayan yollarla (geçici maddeyle yasa dışı limit artırımı) zorlandığında Meclis’in onay verdiği başlangıç ödenekleri yetmez hale gelmekte ve daha fazla borçlanmanın getirdiği olanaklarla ödenek üstü harcama yapılmaktadır. 5018 ise bu tür bir harcamaya izin vermemektedir. Çünkü bu tür harcamalar yasa dışıdır. Buna izin verildiğinde o zaman bütçe yapmanın bir anlamı kalmamaktadır.
Limit artırma uygulaması yakından izlendiğinde şu şekilde bir tablo ortaya çıkıyor: İki istisnai limit artırma yetkisi her yıl otomatikman uygulanıyor. Bunun tek istisnası 2022 yılı olmuş. Çünkü bu kez Cumhurbaşkanı yüzde 5’lik limit artırımı yetkisini kullanmamış. Yetmediğinde bu yıl da dahil olmak üzere, torba yasalarla geçici maddelerin getirilmesiyle limit yasa dışı aşılmış oluyor. Bu mevcut uygulamanın bize öğrettiği şey, istisnalara yasal olarak olanak tanındığında geçici maddelerle yasa dışı borçlanmanın yolu da bir şekilde açılmış olmakta. Böylece Meclis’in verdiği iznin yasal ve yasal olmayan yollarla aşılması olağan görülmekte ve bütçe hakkı önemsenir olmaktan çıkmaktadır.
Cari yıl bütçesindeki ödenek artışı ihtiyacı doğduğunda, bütçe hakkı önemseniyorsa bunun biricik yolu net borç limitinin artırımı değildir. Çünkü yukarıda işaret edildiği gibi limit artırımı beraberinde kaçınılmaz olarak aşılan limit tutarı kadar bir ödenek üstü harcamaya neden oluyor. Oysa bu seçenek kaçınılmaz değil. Bütçe hakkını gözeten bir çözüm yolu hem Anayasa hem de 5018’de çok açık bir şekilde gösteriliyor. Anayasa’nın 161. maddesinin sekizinci fıkrasında cari yıl bütçesindeki ödenek artışını öngören değişiklik tekliflerinde öngörülen giderleri karşılayabilecek mali kaynak gösterilmesinin zorunlu olduğu belirtiliyor. Bu hüküm 5018’in 19’uncu maddesinin 4’üncü fıkrasıyla somutlaştırılarak şu şekilde ifade ediliyor: ‘’Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerindeki ödeneklerin yetersiz kalması halinde veya öngörülmeyen hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla, karşılığı gelir gösterilmek kaydıyla, kanunla ek bütçe yapılabilir’’.