Erdoğan ve değişen Suriye politikasının nedenleri
eçtiğimiz yılın sonlarına doğru Türk, Rus ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat örgütleri başkanları arasında gerçekleşen zirve, Arap dünyasının önemli gündemleri arasında yer almaya devam ediyor. Suriye krizi patlak vermesinden sonra Esad iktidarının yıkılması için muhaliflere siyasi, askeri ve ekonomik olarak verdiği desteğin boyutu ve Suriye yönetimine yönelik kullandığı son derece sert üslup 11 yıl boyunca ilişkilerin kesilmesine yol açmıştı. Dolayısıyla bu buluşmanın bu kadar yıl aradan sonra gerçekleşen ilk resmi temas olması ve bölgedeki dengelerin yeniden dizaynı noktasında sahip olduğu önem nedeniyle birçok açıdan değerlendirilmeye devam edileceği görünüyor.
Arap basınında yapılan değerlendirmelere geçmeden önce dikkat çeken nokta her ne kadar Rusya’nın himayesinde gerçekleşse de görüşmede istekli olan tarafın, aslında ilişkilerin kesilmesinin müsebbibi olan Türkiye tarafı olması. Bu gelişmelere paralel olarak al Kuds al Arabi gazetesi Bloomberg Haber Ajansının haberine dayanarak Türkiye, BAE ve Rusya arasında “Başkan Beşar Esad’ın meşruiyetinin tanınması ve itibarının geri verilmesinin” en önemli hükümlerinden biri olduğu bir anlaşma gerçekleştiğini yazdı. Eğer bu haber doğruysa yakın zamanda Erdoğan’dan Suriye dosyasına yönelik birçok adım görmemiz mümkün. Zaten yapılan hemen hemen bütün yorumlar “Erdoğan’ın neden diyaloğa ve Esad’la görüşmeye istekli olduğu üzerinde şekillenmiş durumda. Bu kısa girizgahtan sonra yapılan değerlendirmelere bakabiliriz.
Yaklaşan Seçimler: Türkiye’yi yakından takip eden Muhammed Nureddin Türkiye’nin “görüşmeyi isteyen taraf” olmasının ekonomi ve Suriyeli mülteciler konusunda yaşanan sorunların haziranda yapılması planlanan seçimlere olumsuz etkisi nedeniyle olduğunu vurguladı.
Rusya’nın Ukrayna sorunu: Nureddin’in dikkat çektiği diğer bir nokta Rusya’nın Ukrayna sorunu nedeniyle Suriye dosyasının yükünü hafifletmek için uzlaşmaları yönünde taraflara baskı yapması.
Abd’yle Kürt meselesinde ihtilaf: Erdoğan’ın sadece iç politikada değil dış politikada da değişmezlerinden biri Kürt meselesinin tasfiyesi. Arap-avrupa Politikalar Merkezi Başkanı Dr. Cevat al Hindawiye; Erdoğan’ın Amerikalılardan ve onların bölgedeki politikalarından bıktığını ve sıkıldığını gizlemedi ve onlara karşı hayal kırıklığını dile getirdiğini yazdı.
Müslüman Kardeşlerle yaşanan ayrılık: Hidawiye makalesinde İhvan ile Türkiye’nin çıkarlarının aynı olmadığını ve bu noktanın Suriye politikasının değişmesinde önemli bir etmen olduğuna yer verdi.
Arap Birliğinin başarısız diplomasisi: Tunuslu Yazar Asya al Atrus Erdoğan’ın pragmatik politikasına alan açan durumun Arap birliğinin isabetsiz diplomasisi olduğu görüşünde.
GTÜRKİYE İLE SURİYE ARASINDA NORMALLEŞME
SURİYE, Türkiye ve Rusya savunma bakanlarının geçen hafta Moskova’da yaptığı görüşme başlı başına bir sürpriz olmadı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birkaç hafta önce Rusya’nın himayesinde Suriye ile ikili görüşmeler yapma olasılığı hakkında bir “yol haritası” gibi görünen bir açıklama yapmıştı. Görüşmeler önce istihbarat düzeyinde başladı. Ardından savunma ve dışişleri bakanlarının görüşeceğini ve son olarak da Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşmesi planladığı ifade edilmişti.
Ancak görüşmenin, Türkiye’nin muhalefeti desteklemede önemli bir rol oynadığı Suriye’de 11 yıl süren savaşın ardından Moskova’da bu düzeyde gerçekleşmiş olması, gidilmesi gereken yolda önemli bir aşamadır. Niyetler netleşirse iki ülke arasındaki ilişkilerin her düzeyde normalleşmesine yol açacaktır.
Veri ve bilgilerden ortaya çıkan, özellikle ekonomi ve Suriyeli mülteciler açısından bazı sorunlara çözüm bulmak için Suriye ile normal - leşmenin Türkiye’nin kendi iç ihtiyacı olduğudur. Türkiye’deki kamuoyu yoklamaları, Erdoğan’ın önümüzdeki haziran ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanma şansının muhalefet adayı lehine düştüğü konusunda oy birliğiyle hemfikir. Tabii ki bu adayın (Kürt) Halkların Demokratik Partisi dahil tüm muhalefet güçleri tarafından paylaşılması şartıyla…
Moskova görüşmesini hazırlayan ikinci faktör ise, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’da yıllarca sürecek gibi görünen savaşla meşgul olduğu dönemde Rusya’nın baskısı. Putin, Suriye sorununun yükünü azaltmak istiyor ve bu, onu uzlaşma ve normalleşmeyi kabul etmesi için Suriye’nin yanı sıra Türkiye’ye de baskı yapmaya iten noktadır…
Normalleşme görüşmelerinin başlamasından somut sonuçlara ulaşılmasına kadar geçen süre; engeller, tuzaklar ve mayınlarla dolu uzun ve karmaşık bir aşamadır. İdlib’deki mülteciler ve silahlı gruplar sorunu, Türk ordusunun geri çekilmesi, Kürtlerin Fırat’ın doğusundaki askeri varlığı, o bölgedeki Amerikan askeri varlığı gibi çözüme kavuşturulmayan her konunun zorluğu var.
Bu nedenle, Şam ve Ankara arasındaki farklı gündemler, önceliklerdeki farklılıklar ve uzlaşmacı çözüm arayışları göz önüne alındığında, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili arzularının bir kısmını gerçekleştirmesi bekleniyor. Esad Erdoğan’la görüşmeyi kabul etmesini, Türkiye’nin taahhütlerinin yerine getirilmesi için bir zaman çizelgesi belirleyerek ve Türk ordusunun Suriye’den çekilmesi ve İdlib ve diğer yerlerdeki muhalif güçlerin siyasi ve askeri grupların yapılarının tasfiyesi için Rusya ve muhtemelen İran garantisi vererek gerekçelendiriyor. Böylece uzlaşma, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimlerini ve ondan sonraki her olay sonrasında kesintiye uğratmakla bağlantılı bir taktik adımı değildir. Bu iki arzunun arkasında Rusya’nın, Ankara ile Şam arasında barış, istikrar ve uzlaşmanın tesis edilmesine karşı çıkan ABD’YI utandırarak ve köşeye sıkıştırarak en büyük kaybeden haline getirecek “bir şeyi” başarma kararlılığı var.