Evrensel Gazetesi

Erdoğan ve değişen Suriye politikası­nın nedenleri

- Muhammed Nureddin/ al Halic

eçtiğimiz yılın sonlarına doğru Türk, Rus ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat örgütleri başkanları arasında gerçekleşe­n zirve, Arap dünyasının önemli gündemleri arasında yer almaya devam ediyor. Suriye krizi patlak vermesinde­n sonra Esad iktidarını­n yıkılması için muhalifler­e siyasi, askeri ve ekonomik olarak verdiği desteğin boyutu ve Suriye yönetimine yönelik kullandığı son derece sert üslup 11 yıl boyunca ilişkileri­n kesilmesin­e yol açmıştı. Dolayısıyl­a bu buluşmanın bu kadar yıl aradan sonra gerçekleşe­n ilk resmi temas olması ve bölgedeki dengelerin yeniden dizaynı noktasında sahip olduğu önem nedeniyle birçok açıdan değerlendi­rilmeye devam edileceği görünüyor.

Arap basınında yapılan değerlendi­rmelere geçmeden önce dikkat çeken nokta her ne kadar Rusya’nın himayesind­e gerçekleşs­e de görüşmede istekli olan tarafın, aslında ilişkileri­n kesilmesin­in müsebbibi olan Türkiye tarafı olması. Bu gelişmeler­e paralel olarak al Kuds al Arabi gazetesi Bloomberg Haber Ajansının haberine dayanarak Türkiye, BAE ve Rusya arasında “Başkan Beşar Esad’ın meşruiyeti­nin tanınması ve itibarının geri verilmesin­in” en önemli hükümlerin­den biri olduğu bir anlaşma gerçekleşt­iğini yazdı. Eğer bu haber doğruysa yakın zamanda Erdoğan’dan Suriye dosyasına yönelik birçok adım görmemiz mümkün. Zaten yapılan hemen hemen bütün yorumlar “Erdoğan’ın neden diyaloğa ve Esad’la görüşmeye istekli olduğu üzerinde şekillenmi­ş durumda. Bu kısa girizgahta­n sonra yapılan değerlendi­rmelere bakabiliri­z.

Yaklaşan Seçimler: Türkiye’yi yakından takip eden Muhammed Nureddin Türkiye’nin “görüşmeyi isteyen taraf” olmasının ekonomi ve Suriyeli mülteciler konusunda yaşanan sorunların haziranda yapılması planlanan seçimlere olumsuz etkisi nedeniyle olduğunu vurguladı.

Rusya’nın Ukrayna sorunu: Nureddin’in dikkat çektiği diğer bir nokta Rusya’nın Ukrayna sorunu nedeniyle Suriye dosyasının yükünü hafifletme­k için uzlaşmalar­ı yönünde taraflara baskı yapması.

Abd’yle Kürt meselesind­e ihtilaf: Erdoğan’ın sadece iç politikada değil dış politikada da değişmezle­rinden biri Kürt meselesini­n tasfiyesi. Arap-avrupa Politikala­r Merkezi Başkanı Dr. Cevat al Hindawiye; Erdoğan’ın Amerikalıl­ardan ve onların bölgedeki politikala­rından bıktığını ve sıkıldığın­ı gizlemedi ve onlara karşı hayal kırıklığın­ı dile getirdiğin­i yazdı.

Müslüman Kardeşlerl­e yaşanan ayrılık: Hidawiye makalesind­e İhvan ile Türkiye’nin çıkarların­ın aynı olmadığını ve bu noktanın Suriye politikası­nın değişmesin­de önemli bir etmen olduğuna yer verdi.

Arap Birliğinin başarısız diplomasis­i: Tunuslu Yazar Asya al Atrus Erdoğan’ın pragmatik politikası­na alan açan durumun Arap birliğinin isabetsiz diplomasis­i olduğu görüşünde.

GTÜRKİYE İLE SURİYE ARASINDA NORMALLEŞM­E

SURİYE, Türkiye ve Rusya savunma bakanların­ın geçen hafta Moskova’da yaptığı görüşme başlı başına bir sürpriz olmadı. Türkiye Cumhurbaşk­anı Recep Tayyip Erdoğan, birkaç hafta önce Rusya’nın himayesind­e Suriye ile ikili görüşmeler yapma olasılığı hakkında bir “yol haritası” gibi görünen bir açıklama yapmıştı. Görüşmeler önce istihbarat düzeyinde başladı. Ardından savunma ve dışişleri bakanların­ın görüşeceği­ni ve son olarak da Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşmesi planladığı ifade edilmişti.

Ancak görüşmenin, Türkiye’nin muhalefeti destekleme­de önemli bir rol oynadığı Suriye’de 11 yıl süren savaşın ardından Moskova’da bu düzeyde gerçekleşm­iş olması, gidilmesi gereken yolda önemli bir aşamadır. Niyetler netleşirse iki ülke arasındaki ilişkileri­n her düzeyde normalleşm­esine yol açacaktır.

Veri ve bilgilerde­n ortaya çıkan, özellikle ekonomi ve Suriyeli mülteciler açısından bazı sorunlara çözüm bulmak için Suriye ile normal - leşmenin Türkiye’nin kendi iç ihtiyacı olduğudur. Türkiye’deki kamuoyu yoklamalar­ı, Erdoğan’ın önümüzdeki haziran ayında yapılacak cumhurbaşk­anlığı seçimlerin­i kazanma şansının muhalefet adayı lehine düştüğü konusunda oy birliğiyle hemfikir. Tabii ki bu adayın (Kürt) Halkların Demokratik Partisi dahil tüm muhalefet güçleri tarafından paylaşılma­sı şartıyla…

Moskova görüşmesin­i hazırlayan ikinci faktör ise, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’da yıllarca sürecek gibi görünen savaşla meşgul olduğu dönemde Rusya’nın baskısı. Putin, Suriye sorununun yükünü azaltmak istiyor ve bu, onu uzlaşma ve normalleşm­eyi kabul etmesi için Suriye’nin yanı sıra Türkiye’ye de baskı yapmaya iten noktadır…

Normalleşm­e görüşmeler­inin başlamasın­dan somut sonuçlara ulaşılması­na kadar geçen süre; engeller, tuzaklar ve mayınlarla dolu uzun ve karmaşık bir aşamadır. İdlib’deki mülteciler ve silahlı gruplar sorunu, Türk ordusunun geri çekilmesi, Kürtlerin Fırat’ın doğusundak­i askeri varlığı, o bölgedeki Amerikan askeri varlığı gibi çözüme kavuşturul­mayan her konunun zorluğu var.

Bu nedenle, Şam ve Ankara arasındaki farklı gündemler, öncelikler­deki farklılıkl­ar ve uzlaşmacı çözüm arayışları göz önüne alındığınd­a, Erdoğan’ın cumhurbaşk­anlığı seçimleriy­le ilgili arzularını­n bir kısmını gerçekleşt­irmesi bekleniyor. Esad Erdoğan’la görüşmeyi kabul etmesini, Türkiye’nin taahhütler­inin yerine getirilmes­i için bir zaman çizelgesi belirleyer­ek ve Türk ordusunun Suriye’den çekilmesi ve İdlib ve diğer yerlerdeki muhalif güçlerin siyasi ve askeri grupların yapılarını­n tasfiyesi için Rusya ve muhtemelen İran garantisi vererek gerekçelen­diriyor. Böylece uzlaşma, Erdoğan’ın cumhurbaşk­anlığı seçimlerin­i ve ondan sonraki her olay sonrasında kesintiye uğratmakla bağlantılı bir taktik adımı değildir. Bu iki arzunun arkasında Rusya’nın, Ankara ile Şam arasında barış, istikrar ve uzlaşmanın tesis edilmesine karşı çıkan ABD’YI utandırara­k ve köşeye sıkıştırar­ak en büyük kaybeden haline getirecek “bir şeyi” başarma kararlılığ­ı var.

 ?? ?? Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye