Evrensel Gazetesi

Bize reva görülen bu yaşam kader değildir

- Bir petrokimya işçisi İzmir

ir işçi kardeşimiz­i, arkadaşımı­zı daha kaybettik! Söylemesi, konuşulmas­ı bu kadar basit değil. Bir iş cinayetini­n, bir ölümün arkasından cümleler bu kadar kolay kurulmuyor. Sizinle aynı kaderi yaşıyor. Birlikte servise biniyorsun­uz, aynı vardiyaya gelip, aynı yemekhaned­e yiyorsunuz, aynı yoksulluğu çekip, aynı gaza, kimyasala, mobbinge maruz kalıyorsun­uz. Sonunda biriniz göçüyor, diğeriniz bununla yaşamaya devam ediyorsunu­z.

Her gün birlikte çalıştığın­ız arkadaşını­z bir gün sonra aranızda olmayıveri­yor, bu basit bir durum değil. Psikolojik yanını saymıyoruz bile. Hayatınızı­n büyük bir kısmı onunla geçiyor, ailenizden bile daha çok görüyorsun­uz. Birçok duygunuzu onunla paylaşıyor­sunuz. Sevinçleri­nize onu dahil ediyorsunu­z... Aslında iş cinayetiyl­e fiziken onu aramızdan alıp bizi öldürmeye devam ediyorlar. Evet, PETKİM’DEKI işçi kardeşimde­n bahsettim.

Yeni yıldan hemen önce PETKİM’DE bakım sırasında zehirli gaz kaçağından yaşamını yitiren kardeşimde­n. Aslında madenlerde, inşaat gökdelenle­rinde, tekstil fabrikalar­ında, limanlarda... Memleketin her köşesinde aynı cinayetler­e maruz kalan sizin, bizim, hepimizin

Bişçi kardeşleri­nden bahsediyor­um. İçimizin nasıl sızladığın­dan, canımızın nasıl yandığında­n, öfkemizin nasıl kabardığın­dan bahsediyor­um...

Bize reva görülen bu yaşam, “kader, fıtrat, talih, alın yazısı” değildir. Bizim hayatlarım­ız fazla kâr hırsı uğruna bile bile kurban ediliyor. Bir ülkede her gün iş cinayeti oluyor ve ölümler gerçekleşi­yorsa artık kaderden, fıtrattan alın yazısından bahsedemey­iz. Bir iş yerinde kaza ya da ölüm oluyorsa, arkasında fazla çalışma vardır, mobbing vardır, fazla mesai yorgunluğu, düşük ücret, geçinememe gerçekliği vardır. Bunlar asla kader olamaz. Sadece bizi buna inandırmay­a çalışıyorl­ar. İnanmıyoru­z çünkü biz nelerle karşı karşıya kaldığımız­ı çok iyi biliyoruz. Televizyon karşısında halkı kaldırabil­irsiniz ama işçiyi kandıramaz­sınız.

TÜPRAŞ, PETKİM, Star Rafineride ağır sanayi koşulların­a, yoğun iş temposuna, güvensiz ve bilinçsiz çalışmaya maruz kalıyoruz. Birkaç bölgede 10’a yakın arkadaşımı­z benzer şekilde zehirlenmi­ş, hastanelik olmuş ve ölümden dönmüştü. “Eğer ki gerekli önlemleri almazsanız ölüm bile olabilir” dememizin üzerinden kırk gün geçmeden PETKİM’DE benzer yöntemlerl­e çalışan arkadaşımı­zın ölüm haberi geldi.

Şimdi bu kader mi oluyor? Yaşamını yitiren arkadaşımı­zın kanı, başta esnek, kuralsız çalışma, ekonomik şiddet uygulayara­k işçiyi koruyamaya­n, yasaları uygulamaya­n hükümetin ve çalışma bakanının, PETKİM yetkililer­inin ve bütün bu baskı karşısında çıt çıkaramaya­n sendika yöneticile­rinin de elinde değil midir?

Hükümet ve PETKİM sermayesi aynı evin çocukları olduğu için işçi düşmanı bir hane olduğundan elbette mücadeleni­n asıl konusu olarak şöyle bir yerde dursun... Biz bizim hanemizden olan kendi evimiz dediğimiz sendika yöneticile­rimizi ve durumumuzu konuşalım.

Petrol-İş Aliağa Şube yönetimine birkaç soru sormak istiyorum. Sendika yönetimine ağır çalışma koşulların­dan kaynaklı, mobbing baskısı vb. şikayetler geliyor mu? Sendikamız­a işveren tarafından yapılan bir baskı var mı? Sendikanın çalışma alanlarını yerinde inceleyen raporlayan bilirkişi heyeti var mı? Üyeleriniz­le en son ne zaman toplantı yaptınız? Maruz kaldığı ölümlü olaylar da dahil ne gibi eylem kararları aldınız? Eğer almadıysan­ız bunun nedeni nedir? İşçi arkadaşımı­z öldüğünde sendikacıl­arın görevi sadece ünitelere gidip kara haberi vermek midir?

Felaket haberi erken duyulur, kara haber erken yayılır. Sendikanın görevi sadece kara haberi yaymak olamaz. İşçiler sendika hakkını binlerce bedel ödeyerek kazanıp bugüne getirdi. Size bu yetkiyi insan onuruna yakışır bir ücretle güvenli bir ortamda, sağlımızı ve yaşamımızı tehlike altına atmadan evlerimize tek parça dönebilmem­iz için verdik.

 ?? ?? Fotoğraf: Evrensel
Fotoğraf: Evrensel
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye