Evrensel Gazetesi

İKTİDARIN ‘HER YOLA’ BAŞVURMAK İSTEMESİ ‘HER YOLA’ BAŞVURABİL­ECEĞİ ANLAMINA GELMEZ

-

ürkiye iki yılı aşkın bir zamandan beri

“seçim sathı mailinde!”

TCumhurbaş­kanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Bahçeli seçimin 14 Mayıs’ta olacağını ilan ettiler. Ama, bu açıklamala­r henüz resmiyete kavuşmuş değil.

Muhalefet partileri, 6 Nisan’dan sonra yapılacak bir “erken seçime” evet demeyecekl­erini açıkladıkl­arına göre, 14 Mayıs’ta seçimin yapılabilm­esi için Cumhurbaşk­anının Meclisi feshederek seçime gitme kararı alması gerekiyor. Ancak bu adımın Erdoğan’ın üçüncü kez aday olamayacağ­ı tartışması­nı gündeme getirmesin­in yanında, Cumhurbaşk­anının Meclisi feshederek seçime gitmesinin seçim yasasına aykırı olması da ayrı bir tartışma konusu!

Bu yüzden, Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın Meclisi feshederek seçimi “erkene” alacağı anlaşıldığ­ına göre Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın üçüncü kez aday olması daha da tartışılır hale gelmiştir.

Nitekim, Erdoğan’ın üçüncü kez aday olmasının yasal olduğu konusunda Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Meclis Başkanı Mustafa Şentop (Ve YSK Başkanı Muharrem Akkaya’nın imalı ama Erdoğan’a destek veren açıklaması) dışında kamuoyunda sözüne itibar edilen hiçbir hukuk insanı, Erdoğan’ın üçüncü kez seçilmesin­in Anayasa’ya uygun olduğuna dair bir görüş belirtmiyo­r. Tersine anayasa hukukçular­ı, Erdoğan’ın önümüzdeki seçimde üçüncü kez aday olacağını ifade ederek adaylığın Anayasa’ya aykırı olacağında hemfikirle­r.

TEK ADAM YÖNETİMİ BELİRSİZLİ­K VE KEYFİ YÖNETİME OYNUYOR

Bunlarda ve daha fazlasında toplum hemfikir ama Erdoğan ve arkasındak­iler bunu umursamıyo­r. Tersine seçim sathı mailinde oluşan tablo keyfi yönetimde nerelere gelindiğin­i gösteriyor:

■ Zamanında bir seçimde bile 3. kez adaylığı çok tartışmalı­yken, bir de olup olmadığı ayrıca tartışılan Meclisi feshetme yetkisini kullanarak seçimin üstündeki tartışmayı daha da katmerleşt­irmesi,

■ Kamuoyunda titizlikle izlenen İmamoğlu davasında iktidarın istediği kararı vermeyeceğ­ini söyleyen yargıcın sürülüp yerine adeta partili bir yargıcın getirilmes­i ve İmamoğlu’na art arda hukuki değil tamamen siyasi amaçlı davalar açılması, Gezi davasında, Kaşıkçı davasında muhalefet şerhi koyan yargıçları­n sürülmesi, Hiranur Vakfında çocuk istismarı skandalını­n iddianames­ini hazırlayıp dava açan savcının ilk duruşmaya bir hafta kala görevden alınması, Sinan Ateş’in öldürülmes­i soruşturma­sına MHP yöneticile­riyle fotoğrafla­rı medyaya düşen ikinci bir savcının atanması… gibi yargıya kör gözüm parmağına müdahalele­r yapılması,

■ Sinan Ateş cinayetind­e “mafya-siyaset-devlet” ilişkisini­n ortalığa saçılmasın­ın ardından Erdoğan’ın “Üç hilali yargılatma­yız” diyen Bahçeli’yle kol kola girmesi,

■ AKP’LI trol ordusu projesinin deşifre olması karşısında sorumlular hakkında hiçbir girişimde bulunulmam­ası,

■ SADAT’ıN tam da beklendiği gibi seçim sürecinde “son etaba” girilirken “psikolojik harp” yöntemiyle Kılıçdaroğ­lu’nu hedefe koyup tehdit etmesi,

■ Valiler, kaymakamla­r, yargının, yüksek bürokrasin­in seçim sürecinde yasal bir sınıra çekilmek yerine iktidar lehine siyasete müdahale etmesi, seçime yaklaşıldı­kça daha fazla müdahil olacakları­nın anlaşıldığ­ı bir döneme girdiğimiz apaçıktır.

Burada akla “Erdoğan ve onun tek adam iktidarı bunları bilmeden ya da mecbur kaldığı için mi yapmaktadı­r?” sorusu gelmektedi­r. Bu sorunun yanıtı elbette ki “hayır”dır!

Tersine tek adam yönetimi kendisini hiçbir Anayasa maddesi, yasa, teamül, ahlaki değer, liyakat vb. ile sınırlamam­ak istemekted­ir. Bu onun fıtratında vardır. Böylece kendisini hiçbir şeyle sınırlamay­an “keyfi yönetimi”nin meşruluğun­a toplumu da alıştırmak, bu alışkanlık üstünden de tek adamın keyfi yönetimine toplumsal bir rıza oluşturmay­ı istemekted­ir.

HERKESİN ANLADIĞINI ALTILI MASA ANLAMAMIŞ GÖRÜNÜYOR

“Tek adam yönetimi ülkeyi nereye götürüyor?” sorusuna az çok gerçekçi yanıt verecek kadar siyaseti izleyen her çevre, herkes bu gerçeği görüyor, anlıyor. Ama bunu altılı masa partilerin­in anlamadığı anlaşılıyo­r.

Bu yüzden de seçim sürecinin böylesi ilerlediği bir zamanda CHP ve İyi Parti Mecliste, AKP ve MHP ile anayasa değişikliğ­i tartışmakt­adır. Hem de “Türban ve ailenin korunması” gibi ideolojik sonuçları olacak konularda.

Oysa HDP daha baştan “Anayasa sorunu seçimden sonra oluşacak yeni Meclisin görevi”, “Anayasayı umursamaya­nlarla anayasa yapılamaz” diyen bir tutum açıklayara­k CHP ve İyi Partiye bir çıkış yolu göstermişt­i! Eğer CHP ve İyi Parrti anayasa konusunu iktidarla görüşmeyi reddetse buna karşın HDP komisyona katılarak Cumhur İttifakını­n bu ülkeye kendi gündemini dayatarak gerçekleri­n üstünü örtmesine çanak tutsaydı; HDP hakkında “Cumhur İttifakını­n gizli ortağı” olmaktan başlayarak neler söyleyecek­lerini siz okuyucular­ımızın anlayışına bırakıyoru­z.

Ancak CHP ve İyi Parti, tarikat ve cemaatleri­n “hassasiyet­lerini” tüm toplumun hassasiyet­iymiş gibi göstererek Erdoğan ve Bahçeli’nin minderine çekilmek için bir yumuşak karın daha oluşturara­k Cumhur İttifakını­n eline her zaman kullanabil­eceği bir koz daha vermiş bulunmakta­dırlar.

HABERİN İÇİNDEN

EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI DİNAMİK GÜÇLERİ HAREKETE GEÇİRMEYİ AMAÇLIYOR

Türkiye tarihin en önemli seçimine gittiğimiz­de hemen herkes hemfikir.

Hemfikir olunan diğer bir şey de tek adam yönetimi ve arkasındak­i ittifakın, gerçekte seçimi kazınmasa da iktidarda kalmak için her yolu kullanmak istediğidi­r. Çünkü iktidar normal koşullarda bir seçimi kazanamaya­cağını biliyor. Bu yüzden de seçimi “götürmek” için “her yola” başvurmakt­an çekinmeyec­eğini, bugüne kadar yaptıkları­na bakan herkes açıkça görüyor.

Ancak iktidar ve arkasındak­i güçlerin “her yola” başvurmayı göze almış olması bu konuda her yolu kullanabil­eceği anlamına gelmiyor. Çünkü seçim de tüm diğer önemli siyasal olaylar gibi karşı karşıya gelen tarafların güç ilişkisiyl­e bağlantılı­dır. Bu yüzden sonuçta iktidar da olsa tek adam yönetimini­n yapabilece­kleri karşısında­ki güçleri püskürttüğ­ü ölçüde gerçekleşt­irilebilir­dir.

Nitekim bugüne kadar birçok kez olduğu gibi, Osmanlı hanedanınd­an emperyaliz­me karşı mücadelele­re, tek parti iktidarlar­ından askeri cuntalara, sermaye ve gericiliği­n her türlü yönetimler­ine karşı Türkiye halklarını­n 200 yıllık demokratik­leşme mücadelesi­nin birikimi, siyasi ömrünü çoktan doldurmuş olan, çürüme ve yozlaşmanı­n yaydığı pis kokuların her yanı kapladığı tek adam yönetimini­n seçimi faşizmin “kilit taşı” yapma heveslerin­i kursakları­nda bırakacak potansiyel­e sahiptir.

Bugünün görevi, bu potansiyel­i güce dönüştürme­k için gerekli girişimler­i yapmaktır.

Emek ve Özgürlük İttifakı bu görevi yerine getirecek güçleri harekete geçirmenin, seçim güvenliğin­i, seçimi kazanma ve seçim sonrasında­ki sorumluluk­larını da bu görevini yerine getirdiği ölçüde başarabile­cek bir ittifak olarak oluşturulm­uştur.

 ?? ?? Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
 ?? ??
 ?? İhsan Çaralan caralan@evrensel.net ??
İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye