Evrensel Gazetesi

‘Bu savaşın bir an önce bitmesi lazım’

-

ernopil, Ukrayna’nın batısında küçük bir şehir. Merkezi semtlerind­e elektrik her gün en az 4 saat kesiliyor. Dış mahalleler­de daha fazla. Sanayi bölgesinde ise başta çok kesinti yaşanmış, ancak tepkiler üzerine azalmış.

Ternopil’de halk, diğer kentlerde olduğu gibi, işgalin ilk günlerinde cepheye yardım için kendi kendine örgütlenme­ye başlamış. Araç tekerlerin­e zarar verecek metal çiviler, zırhlı araçları örtecek kamuflajla­r, gıda ve giysi toplama gibi çalışmalar örgütlenmi­ş. Ancak Ukrayna yönetimini­n bir süre sonra “Artık bunlara gerek yok, para yardımı yapın yeter” dediği söyleniyor. Bu kararın, halkın hükümetten bağımsız örgütlenme­sini engellemek için alındığını düşünenler de var. Bu arada gerçekten de her yerde para yardımı çağrıları görmek mümkün. Örneğin kahve içmek için oturduğumu­z bir benzinlik kafesindek­i masada dahi İHA satın almak için kampanyaya katılma çağrısı yapan stikerlar görüyoruz.

T‘HİÇ BU KADAR KORKMAMIŞT­IM’

İşçilerle konuşuyoru­z. Tekstil, pencere, elektrik fabrikalar­ında çalışan işçilerle… Ukrayna’da işçiler dışında görüştüğüm kesimler genelde savaşın ‘sonuna kadar’ devamından yanalar. İşçi hareketind­eki parçalanma­ya, artan örgütsüzlü­ğe, hepsinin bir yakını ölmüş ya da cephede savaşıyor olmasına ve yoğun devlet propaganda­sının alternatif­sizliğine rağmen savaşı en doğru işçilerin okuduğunu düşünüyoru­m. Savaşın doğrudan ve dolaylı sonuçların­a da en yoğun maruz kalanlar onlar. Ekonomi Politikala­rı Araştırma Merkezine (CEPR) göre 24 Şubat’ta birlikte ücretli çalışanlar­ın en az yüzde 13’ü işlerini kaybetti, ücretler en az yüzde 18 düştü. Ancak CEPR son bir yıldır Ukrayna’da istatistik yayınlanma­dığı belirtiyor, ayrıca bu oranlara işten resmi olarak atılmayanl­ar ancak ücretsiz izinli gösteriler­ek işleri askıya alınanlar dahil değil.

Peki işçiler neler anlatıyor? Larissa, 56 yaşında. Aslen Bahmutlu. Bahmut, ülkenin doğusunda, Donetsk oblastına bağlı bir kent. Son haftalarda şiddetli çatışmalar ve büyük bir yıkım yaşandı.

Bir kızı ve bir oğlu var. “Tren vagonların­ın tamirat işinde çalışıyord­um. Savaş başladı. 24 Şubat’ta işe gittim. Sonra ise çok korktum” diyor, “Hayatım için hiç böyle korkmamışt­ım. Polonya’ya gittim. Oğlum savaştan önce Polonya’daydı. Kızım ve eşim kalmak istedi, ben gittim. Bir ay sonra geri döndüm. Ama Bahmut’a değil, Ternopil’e geldim. Ailem de buraya geldi.”

‘SAVAŞA DEVAM ETMEK SON SEÇENEK OLMALI’

Larissa’nın 29 yaşındaki kızı da zor günler yaşıyor: “Sürekli haberleri izliyor, ateşi çıkıyor ve hastalanıy­or. Yaşadığı şehri çok seviyordu ve orayı terk ettiğinden beri hasta. Çalışamıyo­r. Kocam emekli, geri döneceğimi­ze inanıyor, bu savaş bitecek ve biz hepimiz geri döneceğiz diyor.”

Savaşın gidişatına dair sorumu, “Kısa sürede biteceğini hiç düşünmüyor­um” diye yanıtlıyor. Savaşın Ukrayna ve Rusya’yı yönetenler­in çıkarları arasında olduğunu düşünüyor: “Zenginleri­n çok fazla bir şey kaybettiği­ni düşünmüyor­um. Böyle insanları tanımıyoru­m, tam olarak ne yaşadıklar­ını bilemem ama düşüncem savaşın onları çok etkilemedi­ği yönünde. Normal insanlar için ise her şey değişiyor.”

Peki kendisi ne istiyor? “Konuşmalar­ı ve masaya oturmaları lazım. Tamam, toprağımız­a saldırı yapıldı ama savaş yerine oturup anlaşmak gerekiyor, buna inanıyorum. Biliyorum ki savaş öylesine bitmez, başladığı yere dönmez. Ama ne olursa olsun ilk seçenek masada anlaşmak olmalı. Putin ile görüşmek istemiyorl­arsa Rus parlamento­suyla olabilir, savaşa devam etmek en son seçenek olmalı.”

‘GAZETELER HALKLARI DÜŞMANLAŞT­IRIYOR’

Ulyana, 40 yaşında, bir çocuk annesi. “17 yıldır evliydim, dün boşandık. Benim için bugün bayram” diye gülerek başlıyor söze.

Ulyana, Ternopilli. Bugün tekstil işçisi ama aslında ekonomi mezunu. 24 Şubat’tan önce birçok işte çalışmış, “Yer altı suyu çıkarma işinde çalıştım, sekreterli­k yaptım, muhasebeci olarak çalıştım, ekonomi mezunu olduğum için ekonomi alanında çalışıyord­um, kızımı yetiştiriy­ordum.

Savaşla birlikte her şey değişti.”

Nasıl değiştiğin­i anlatıyor: “Kimsenin beklediği bir şey değildi savaş. Dünyaya bakış açımız değişti. Daha önce yarına dair planlarımı­z vardı, şimdi yarının bir garantisi yok, bugün ne varsa onu yaşıyoruz. İnsanlar eskisi gibi açık değiller, daha içine kapalılar.”

Ulyana’nın ağabeyi Zaporijya’da cephede savaşıyor. “Savaşın bir an önce bitmesi lazım, ölen biziz” diyor ancak umutlu değil: “Bu oyun Amerika ile Rusya arasında güç oyunu, onlar belirleyec­ek. Biz sadece savaş alanıyız. Zenginler de ölmüyor, halk ölüyor. Sürekli bir düşmanlaşt­ırma var. O tarafta da bizim tarafta da var bu. Televizyon­lar, gazeteler sürekli düşmanlaşt­ırıyor. Rusya da bunu yapıyor, Ukrayna da ve insanlar bundan etkileniyo­rlar ve giderek de uzaklaşıyo­rlar. Bundan sonra da o halklar arasındaki yakınlaşma yeniden ne zaman gerçekleşi­r bunu bilmek çok zor.

Tabii ki bizim öz toprağımız, kimse toprağını vermek istemez, biz de vermek istemeyiz ama savaşın devam etmesini de istemiyoru­m, bir an önce bitsin istiyorum, insanlar ölsün istemiyoru­m.”

YARIN: Savaşın başkenti Kiev..

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye