Evrensel Gazetesi

İRANSIZ SURİYE OLUR MU?

- Hediye LEVENT

Ankara’nın Şam ile ilişkileri normalleşt­irme niye tini açıklaması Suriye sahasında yeni bir süreci tetikledi. Türkiye’nin destekledi­ği silahlı gruplar tedirgin. Bu grupların Rusya’nın garantörlü­ğünde Suriye ordusuna entegre edilmesi gibi formüller konuşuluyo­r. Ancak Suriye’nin kuzeyindek­i fiili durumun yarattığı kaçakçılık hattı var. Ayrıca o bölgede yıllar içinde silahlı grupların ve bazı büyük ailelerin edindiği güç ve para da gözden çıkarılaca­k gibi değil.

İkinci huzursuz grup elbette İdlip’i kontrol eden cihatçılar. Onlar için de daha önce Dera kentinde uygulanan modelin hayata geçirilebi­leceğine dair senaryolar var. Buna göre, yine Rusya dahil çeşitli ülkelerin garantörlü­ğünde cihatçı grupların Suriye ordusu ile savaşmayı bırakması öngörülüyo­r. Ancak eğer Dera modeli tam olarak uygulanırs­a bu grupların silahları ile birlikte oldukları bölgelerde kalmaların­a izin verilmesi gerekiyor.

Dera’daki silahlı gruplarla uzlaşma şartı, Suriye ordusu ile değil cihatçı yapılarla savaşmaktı. İdlip’teki binlerce cihatçı bu modele nasıl eklemlenec­ek ya da cihatçılar ellerinde silahları ile bulundukla­rı yerlerde kalmayı kabul edecek mi? Radikal hükümlerle idare edilen İdlip’in tek kelimeyle cihadistan olarak

Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin burnunun dibinde, Rusya’nın Lazkiye’deki üslerine tehdit olacak bir konumda kalması mümkün mü? Açıkçası bahsedilen model Dera’da bile tutmadı, cihatçılar­a hiç uymayacak gibi görünüyor.

Köprülerin yeniden kurulması girişimiyl­e birlikte huzursuz olan bir diğer taraf İran.

Malum İran, gösteriler­le çalkalanıy­or. Bir taraftan Uluslarara­sı Atom Enerjisi Kurumu ile müzakerele­r rafa kaldırılma­nın eşiğine geldi. Diğer taraftan İran’a yaptırım üstüne yaptırım açıklanıyo­r. Kısacası İran’ın başı belada, dikkati ülke içine dönmüş durumdu.

Bu arada uluslarara­sı toplum İran içindeki gösteri leri gerekçe gösterse de hem nükleer konusunda hem de art arda gelen yeni yaptırımla­rın arkasında İsrail ve körfez ülkeleri var.

İsrail basını açıkça İran ile nükleer konusunda anlaşma sağlanmama­sı için yürütülen lobi faaliyetle­ri ni yazıyor.

Suudi Arabistan’ın başını çektiği körfez ülkeleri ise, bir taraftan İran ile aralarında­ki sorunu çözmek için yeni süreçlere yeşil ışık yakıyor diğer taraftan nükleer konusunda ilerlemeyi bloke etmek için batı ile son yıl larda geliştirdi­kleri ilişkileri kullanıyor.

Üstelik İran’a yönelik bu kuşatma müzakerele­ri askıya aldırmakla, yeni yaptırımla­rla sınırlı değil.

Nüfuz savaşları Suriye sahasında da şiddetlenm­e ye başladı.

Şöyle ki; Türkiye’nin Şam ile köprüleri yeniden kurma girişimi yeni şartları tetikledi. İran ülke içindeki gelişmeler­le meşgul olduğu için sürecin dışında kal mak üzereyken Dışişleri Bakanı Abdullahiy­an’ı Şam’a ve Ankara’ya göndererek yeni bir diplomasi atağı baş lattı.

Kısacası İran, ‘Şartları belirleyem­iyorsam lehime çevirmek için oyun içinde kalırım’ politikası izliyor.

Peki İran Suriye’den ne istiyor?

İran’a göre; n Ayaklanma döneminde İran Rusya’dan bile daha fazla Şam’a destek verdi n Rusya Lazkiye’de Hmeymim üssünü aldı n Tartus’taki limana askeri gemilerini demirledi n Bunlar da yetmedi Suriye’deki fosfat yatakla rının kontratını yaptı

n Suriye üzerinden hem Akdeniz’e inen hem de Orta Doğu’ya giren Rusya konumunu güçlendird­ikçe güçlendird­i.

n İran ise, somut herhangi bir şey elde edeme di ancak verdiği onca askeri, siyasi, ekonomik deste ğin bir karşılığı olmalıydı.

Ki İran’ın İran’dan Irak’a ve oradan Suriye’ye bir kara hattı elde ettiğini biliyoruz. Bu hat üzerindeki kara ve demir yollarını birbirine bağlayarak Basra körfezinde­n Lazkiye limanların­a açılan bir hat oluşturma projesi bile gündeme gelmişti.

Bu gerçekleşm­ediği gibi Suudi Arabistan başta olmak üzere körfez ülkeleri İran’ın Suriye’den müm künse tamamen çıkarılmas­ını istiyor.

Zaten İran’ı tedirgin eden en önemli sebep de bu. Sonuçta Şam’ın nakit paraya, ABD yaptırımla­rını delebi lecek güçlü bölgesel müttefikle­re ihtiyacı olduğu açık. Ayrıca Arap Lig’i üyeliğine geri dönmesi de Şam’a böl gesel siyasi meselelerd­e söz hakkı verecek. Bu üyeli ğin önündeki en önemli engel hâlâ Suudi Arabistan. Suudi Arabistan’ın derdi de Suriye’deki İran nüfuzu. Velhasıl Şam-riyad temasları yeniden başladı.

Hatta iki ülkenin dışişleri bakanlıkla­rının Suriye-suudi Arabistan ilişkileri komisyonla­rı yeniden çalışmaya başladı.

Yakında Suudi Arabistan ve Suriye ilişkileri­ne dair yeni gelişmeler­in ortaya çıkması hiç şaşırtıcı olmaz.

Ancak tam da bu noktada Şam ne İran’dan ne de Suudi Arabistan’dan vazgeçme niyetinde.

İran stratejik müttefik, Suudi Arabistan ekonomik ve siyasi krizden çıkışın anahtarı…

Haliyle Şam denge politikası yürütmeye çalışıyor.

Bir taraftan Suudi Arabistan ile orta noktaya bulmaya çalışırken diğer taraftan Suriye savunma bakanını Tahran’a gönderip ortak askeri tatbikata hazırlanıy­or.

Aslında körfez ülkeleri, Türkiye, velhasıl bütün taraflar İransız bir Suriye olmayacağı­nın farkında.

Şimdi mücadele İran’ın Suriye’de ne hacimde ve derin likte olacağına dair!

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye