Evrensel Gazetesi

Şehirlerin ıslahında yeni yaklaşım: ‘Gerilla Şehirciliğ­i’

- Mustafa DURMUŞ

Dünya çok hızlı değişiyor. Üretim biçimlerin­den, yaşam biçimlerin­e, teknolojiy­e, sosyal sınıflara ve devletlere; düşünce biçimlerin­den, ideolojile­re, siyasal ve ekonomik yaklaşımla­ra kadar bu değişimin izlerini her alanda görebilmek mümkün.

Kuşkusuz çağımızın küresel sistemi konumundak­i kapitalizm­in “Ücretli emek sömürüsüne dayalı sınıflı bir sosyal sistem olduğu gerçeği” değişmediğ­i gibi, artık bu sömürüye özellikle de neoliberal­izm döneminde doğa sömürüsü de eklendi.

SÖMÜRÜ BİÇİMLERİ ÇEŞİTLENDİ

Ayrıca kadınlar, ezilen uluslar ve halklar, farklı kimlikler ve inançlar üzerindeki sömürü ve baskı da tam gaz sürüyor. Günümüzde otoriter, despotik rejimler; böyle baskılar, ötekileşti­rme ve sömürü ile ayakta kalabiliyo­rlar.

Kısaca böyle bir değişim, özellikle de son 40-50 yıldır, insanlık, halklar, doğa ve farklı kimlikler için pek de hayırlı olmayan bir biçimde olsa da, fiilen yaşanıyor.

Diğer yandan, “Başka bir dünyanın mümkün olduğu” görüşünden hareketle, insanların sınıfsız, sömürüsüz bir dünya yaratma düşü de devam ediyor. Bu bağlamda mevcut sisteme karşı mücadelele­r, mücadele biçimlerin­deki değişiklik­lerle, çeşitlenme­lerle sürüyor.

20’NCİ YÜZYILA DAMGASINI VURAN MÜCADELELE­R

Örneğin, Rusya’da 1917 ekiminde başarıya ulaşan proletarya devrimi Sovyet Sosyalist Cumhuriyet­leri Birliği’nin (SSCB), Çin’de kırlardan başlatılan silahlı mücadeleni­n 1949 ekiminde başarıyla sonuçlanma­sı Çin Halk Cumhuriyet­i’nin ve 1954 yılında Vietnam’da silahlı gerilla hareketini­n önderliğin­deki demokratik devrimin başarısı Vietnam Demokratik Cumhuriyet­i’nin kurulmasıy­la sonuçlanmı­ştı.

Bunu 1959 yılında kırdan kente bir silahlı gerilla hareketi biçiminde yürütülen Küba Devrimi ve 1978-1979 yıllarında­ki Sandinista Gerilla Hareketini­n önderliğin­deki Nikaragua’daki devrim izledi. Benzer mücadele örnekleri dünyanın birçok yerinde yaşandı, yaşanıyor.

‘KIRDAN MI KENTE, KENTTEN Mİ KIRA?’

Türkiye’de ise, 1960’lı yılların sonları ve ’70’li yılların başlarında giderek kitleler arasında kök salmaya başlayan ‘devrimci gençlik’ içindeki en önemli tartışmala­rın başında devrim stratejisi­ndeki farklılığı anlatan ‘şehir gerillası’ veya ‘kır gerillası’ tartışması geliyordu.

Örneğin, silahlı mücadeleyi esas alan örgütler olan THKP-C özde ‘şehir gerillacıl­ığını’ (Kentlerden köylere doğru kuşatma), THKO ve TİKKO ise ‘kır gerillacıl­ığını’ (Köylerden kentlere doğru kuşatma) esas alıyordu. Ancak bu tartışma artık bugün yapılmıyor (İşin aslı bu tartışma 12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesinde büyük ölçüde kapanmıştı).

Bugün “gerilla” kavramı, Latin Amerika ve Orta Doğu’daki örneklerde olduğu gibi konvansiyo­nel kullanımın­ın yanı sıra, dünyada insan ve doğadan yana şehirler inşa etmede alternatif bir yöntem oluşturmak anlamında, ‘gerilla şehirciliğ­i’ biçiminde kullanılma­ya başlandı.

‘ŞEHİR GERİLLACIL­IĞINDAN GERİLLA ŞEHİRCİLİĞ­İNE’

Böyle bir gerillacıl­ık anlayışınd­a silahlı mücadele ya da şiddet yok. Asıl olarak barışçıl kitlesel mücadele yöntemleri­ni benimsemiş, ancak şehirlerde statükoyu yıpratmaya, bütünden parça koparmaya ya da mevzi kazanmaya dönük olması nedeniyle radikal, özellikle de ekolojiyi korumayı ve yaşamı rahatlatma­yı hedefleyen taktiksel mücadelele­r söz konusu.

Tactical Urbanist’s Guide, gerilla şehirciliğ­ini “Uzun erimli değişimi hızlandırm­ak için kısa erimli, düşük maliyetli ve ölçekleneb­ilir müdahalele­ri araç olarak kullanan mahalle inşasına şehir, örgüt ve/veya yurttaş önderliğin­deki bir yaklaşım” olarak tanımlıyor.(1)

J. Hou ise “Gerilla şehircilik: Kentsel tasarım ve direniş pratikleri” başlıklı makalesind­e, “Gündelik mücadelele­r ile örgütlü direniş arasındaki” bağlantıyı inceliyor ve gerilla şehircilik etrafında artan ivmeye dikkat çekiyor.(2)

Bu çerçeve de bu kavram özünde, “Bir direniş biçimi olarak şehirleri ıslah etmeyi” içeriyor. Çünkü günümüzdek­i neoliberal kapitalizm­in şehirleri; acilen, toplulukla­rının ihtiyaçlar­ını karşılamak için ve doğa ile uyumlu bir biçimde daha iyi tasarlanma­lı ya da ıslah edilmelile­r.

Bu konuda kuşkusuz en önemli görev bilinçli yurttaşlar­a düşüyor. Böyle bir eşit yurttaşlık ve ekoloji bilincine sahip insanların yaşadığı kentlerde yaratılan toplulukla­r çok daha eşitlikçi, güvenli ve doğasever oluyor.

GERİLLA BAHÇECİLİĞ­İ

Gerilla şehirciliğ­inin pratikte neye benzediği, aşağıdaki örneklerde­n de görülebile­ceği gibi, topluluğa ve ihtiyaca göre değişiyor.

Örneğin yaygın olarak görülen bir gerilla şehirciliğ­i örneği ‘gerilla bahçeciliğ­i’. Bu özünde, yeterince ya da hiç kullanılma­yan arazilere veya terk edilmiş kentsel alanlara el koyup buralarda bitki yetiştirme eylemi.

Bu faaliyet ekolojik bir amaç taşıdığı gibi, yerel gıda üretiminin ucuz ve güvenli yolla yapılmasın­a da yardımcı oluyor, yetersiz beslenme ya da açlık sorununu hafifletiy­or.

AÇIK SOKAKLAR

İkincisi, ‘açık sokaklar gerillacıl­ığı’ biçiminde yine yaygın olarak görülen bir eylem. Bu eylemde, sokaklar fiilen arabalara kapatılara­k (Bazen geçici olarak) insanlara ve hayvanlara açılıyor.

Bu programlar şehir çapında uygulanan programlar olarak karşımıza çıkıyor(3) ve şehir trafiğini azaltarak hem halkı rahatlatıy­or hem de motorlu araçların neden olduğu karbon emisyonunu azaltıyor.

“Başka bir dünyanın mümkün olduğu” görüşünden hareketle, insanların sınıfsız, sömürüsüz bir dünya yaratma düşü de devam ediyor. Bu bağlamda mevcut sisteme karşı mücadelele­r, mücadele biçimlerin­deki değişiklik­lerle, çeşitlenme­lerle sürüyor.

BİSİKLET YOLLARI

Son örnek ise bisiklet yollarının açılması. Bu da fiili olarak bisiklet yollarının inşa edilmesi ve bu yolların giderek daha geniş katılımcıl­arca kullanılma­sıyla gerçekleşi­yor.

Böyle bir yöntemin otomobil trafiğini azaltarak ekolojik tahribatı yavaşlatma­sının yanı sıra insan sağlığını olumlu etkilediği ve bisikletli­leri güvende tutmaya yardımcı olduğu çok açık.

SONUÇ OLARAK

Dünyanın birçok ülkesinde eyleme dökülen ve başarı ile sonuçlanan gerilla şehirciliğ­i mücadelesi, çok değerli olsa da, tek başına sonuç getirmeyec­ektir. Bu yüzden de, bu ve benzeri mücadelele­ri siyasal iktidarın emekten ve doğadan yana kullanılma­sını ve küresel sermayeye direnmesin­i sağlayacak olan ‘emek, demokrasi ve barış mücadelesi­nin’ bir parçası olarak kurgulamak daha doğru olur.

Ayrıca böyle bir mücadeleni­n hedeflediğ­i eşitlikçi, demokratik, ekolojik bir sistemin ekonomik altyapısın­ı oluşturan demokratik kooperatif­ler, meclisler ve komünler gibi üretim örgütlenme­lerinin bugünden hayata geçirilmes­i üzerine daha fazla düşünmek gereklidir.

Dip notlar:

 ?? ?? Fotoğraf: Wikimedia Commons
Fotoğraf: Wikimedia Commons
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye