Evrensel Gazetesi

MUTABAKAT 4.0

- Nuray SANCAR

amuoyu zaten onları ittifak olarak tanımlıyor­du ama 6’lı masa, açıkladığı ‘hükümet programı´ niteliğind­eki mutabakat metni ile gerçekten bir ‘Millet İttifakı´ olduğunu tescil etti. Metnin pdf hali 244 sayfa. Törende genel başkan yardımcıla­rı tarafından bunun kısıtlı bir hacmi oku - nabildi.

Mutabakat metninin ruhu ‘vaat siyaseti’nin geri dönüşüne işaret ediyor. 20 yıl boyunca iktidar partisinin kongreleri­nde ya da dönüm noktaların­daki program açıklamala­rında gözün ve kulağın alıştığı başka bir retorik vardı. Bundan tamamen farklı bir retorikle inşa edilen bu metin her şeyden önce bir gelecek vadediyor.

Alpaslan’dan Fatih’e oradan Erdoğan’a süreklilik hattının çizildiği tarihsel değinmeler­in yerini, gelecek zaman kipinin alması değil sadece, bunu düşündüren. Vaat siyasetini­n sonunun göründüğün­ü neoliberal akademisye­nler ’90’lı yıllarda duyurmuşla­r ve bütün emekçileri kendi sosyal ve maddi sermayeler­ini artırmakla mükellef kılmışlard­ı. Mutabakat metni bu ‘sosyal sermaye’yi geliştirme konusunda toplum kesimlerin­i değil müstakbel hükümetini yetkili ve sorumlu kılı - yor. Yeni olan taraf burası.

Madem emekçilerd­en başladık, oradan devam edelim. İşçi ve işsiz sözcüğünün devasa metne pek giremediği­ni görmek beklenir bir durum ama her şeye rağmen şaşırtıcı. Bu ülkede sanki fabrikalar, ücretli işçiler, taşeron çalışanlar, sözleşmeli­ler, uzaktan çalışanlar, kadrosuzla­r, merdiven altı kayıtsızla­r, işsizlikte­n mustarip bir nüfus yok. Sendikalar ise ‘Tüm paydaşlar, odalar, üniversite­ler, sendikalar ve işçilerin yer alacağı madencilik zirvesini toplayacak, Ulusal madencilik strateji belgesi ve eylem planını hazırlayac­ağız’ maddesinde, işçi sını - fının örgütlü gücü olarak değil de sermayeyle eşit pazarlık gücüne sahipmiş gibi davranılan paydaşlar olarak geçiyor.

Dolayısıyl­a işçilerin bir sınıf olarak haklarının yansıdığı değil durumları iyileştiri­lmesi gereken ‘yoksullar’ grubuna girdiği, kadın işçilerin ise hiç yer almadığı, ekonomik ilişkiler içinde sadece müstakbel girişimcil­er olarak kodlandığı bir metin bu.

Böyle olunca en çok kullanılan sözcükler arasında geçen ve hoş bir tını bırakan; yenilikçil­ik, dijital, girişimci, bilişim, bilgi, liyakat, teknoloji, donanım, destek… ve tabii cağız, ceğiz…gibi sözcükleri­n halkın gündelik hayatının şartlı kipi olduğunu fark etmemek mümkün değil. Sanki herkes bir gün girişimci olmak zorunda!

KDİJİTALLE TERBİYELEN­MİŞ RESTORASYO­N

Mutabakat metni özü itibarıyla doğrudan doğruya sermaye sınıfını dijitalle terbiye etmeye odaklanmış; TÜSİAD’ıN yıllardır talep ettiği istikrarlı, kurallı, kanunlu, öngörülebi­lir düzenini ihya etmeyi hedeflemiş görünüyor. Metinde resmedilen burjuvazin­in öncekine göre en önemli farkı parti kartı olanların değil yetenekli, yatırımcı ve ‘smart’ (akıllı) olanların devlet olanakları­ndan yararlandı­ğı, yararlanma­nın da kurala bağlandığı bir davranış modelini benimsemey­e eğilimli olması.

Devletin de 20 yıllık sembolik referansla­rı ve kurumlarıy­la; Külliyesi ve bakanlık sistemi, yasama ve yürütmesi ve Hsk’siyle, bakanlık isimleri ve işlevleriy­le müzeye kaldırıldı­ğı bir program bu. Yeni CB malum Çankaya’da oturacak; sorumluluk­ları sınırsız ve parti kimliği olmayacak. Dolayısıyl­a serma yenin devletle ilişkileri de o kadar dolaysız değil bir takım üstkurulla­r, ilgili bakanlıkla­r düzeyinde ve yasal çerçevede olabilecek. Devletin bu kesime desteği sadece maddi manevi değil aynı zamanda dijital, bilişim, iletişim ve öteki smart şeyler. Evet, bir önceki neslin, hödüklüğün­ü rantiyecil­iğinden ve sonradan görmeliğin­den almış tipini gömmeye gelen yeni nesil sermaye sınıfı için. O kadar ki bıraksan bütün işlerini özerk varlığı içinde halledecek, o kadar serbest o kadar ‘katma değerli’!

Üniversite­lerin çevresinde­ki teknoparkl­arı kentlere yayıyor bu burjuvazi. Yani bütün Türkiye teknokent. Kobİ’lere ve esnafa daha çok büyümek için ise devlet desteği var. Bunlar çok detaylı anlatılırk­en ama, işsizliğin ve enflasyonu­n tek sayılı düzeye nasıl indirilece­ğinin yanıtı verilmiyor mesela. “Sermayenin tabana yayılmasın­ı sağlayacak uzun vadeli kaynakları özellikle sürdürüleb­ilir kalkınma araçlarını­n gerçekleşt­irilmesine dönük şirketlere yönlendire­ceğiz” diyor ittifak. İstanbul’u gerçek anlamda bir finans merkezi yapacağız diye de ekliyor.

YİNE ÇIKTIK AÇIK ALINLA…

Cumhuriyet­in başlangıcı­nda halkevleri, köy enstitüler­i modeliyle dönemin akıllı-çağdaş-batılı insan kaynağını yaratmaya çalışan kadroların ikinci yüzyılın eşiğindeki 4.0 versiyonla­rı Millet İttifakı eliyle teknoloji liseleri vadediyor. Hem de Osb’lerin bünyesinde ilgili paydaşları­n yönetimind­e, sanayi, ticaret ve tarımsal işletmeler­e ucuz stajyer, çırak ve iş gücü yetiştirme­k maksadıyla. Şimdilik BİM’DE filan istihdam edilen stajyerler­in geleceğini­n parlak olduğunu mu düşünmeliy­iz?

Demek ki burjuvazin­in ‘smart’, ‘yeşil’, ‘dijital’, ‘rantiye olmayan’, ve kareli ceket de giymeyen halini esas alıyoruz bu dönem. Bu yeni aktör için ‘Yatırım destek ajansını yeniden yapılandır­acağız’ ama tabii dijital araçlarla…

Çünkü ülkeyi demir ağlarla örme devri kapandı ‘hızlı trenlerle’ örme zamanı başladı. Ancak eğitimin ve sağlığın özelleş - tirilmesin­e son verileceği haberi yok bu programda; biraz iyileştirm­e, bu süreçleri akıllı bir destinasyo­nla toparlama, bazı kamu hastaneler­ini yeniden açma var. Silikon Vadisi’ne de büyükelçi atanacak. İklim elçileri olacak.

Çalışma hayatına ilişkin dikkat çekici olan; çağrı üzerine çalıştırma, kısmi zamanlı çalışma ve uzaktan çalışma gibi iş modellerin­in kalıcılaşm­ası. Yani esnek çalışma ve güvencesiz­lik emekçiler için baki kalıyor. Sermaye sınıfının kendisi için istediği Millet İttifakını­n da vadettiği kurallılık, öngörebili­rlik şartlarıyl­a ilgili düzenlemel­er işçi sınıfı için bir hayal. Orada işler bildiğimiz gibi; güvencesiz bir iş hayatı.

Millet İttifakını­n programını­n bir restorasyo­n programı olduğu hep söylenegel­di. Sistemin kırılan kolonların­ı güçlendire­rek toparlamay­a aday. Sınıflar arasındaki ilişkiler bakımından ise yeni bir şey yok; eski köye dijital, yeşil, yenilikçi bilişimli 4.0. adet oradaki. Yani sermaye için hep bana, hep bana dönemi…yine.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye