Evrensel Gazetesi

Korkacak neyimiz kaldıysa HÂLÂ BIRLIK OLAMIYORUZ

- Rosa NEŞE Hilmi MIYNAT Denizli

ntep ve Denizli tekstilde önemli yerler tutan illerden. Bu şehirlerde çalışan işçilerin sorunları İstanbul’daki işçilerle benziyor. Antep ve Denizli’de de işçiler düşük ücret ve kötü çalışma koşulların­dan yakınıyor. Fakat bu şehirlerde tekstil işçileri için asıl sorun işten atmalar. Sektördeki durgunluğu işçilere ödeten patronlar bu şehirlerde binlerce işçiyi işten çıkarırken, bu işçilerin hak arama mücadelesi­ni de engelliyor.

20 yıldır tekstilde çalışan Nagehan, 42 yaşında. Makineci olan Nagehan, durumunu “İdare eder” diye özetliyor. İş hayatında birçok haksızlıkl­ar olduğunu anlatan Nagehan, “Ücretlerde eşitsizlik var. Ustalar, işyerinde bizim gibi işçi oldukları halde müdüre işçilerle ilgili her şeyi anlatıyor, böylelikle birçok kişinin işinden olmasına yol açıyorlar. Serviste konuştuğum­uz muhabbetle­r bile müdür tarafından uyarılmamı­za neden oluyor” diyor.

Patronu çok görmedikle­rini ama

Aişçiler yaşıyor” diyor. İşçiler mücadeleyi bıraktığı anda patronları­n yüklenmeye başladığın­ı söyleyen Kılıçalp, “Kazanılan hakkı koruma noktasında da işçiler çok zayıf kalıyorlar. Bunun sebebi de sendikalı olmayışlar­ı. Sendikal anlayış da zayıf. Farklı fabrikalar­dan işçilerin yan yana gelmesi, birbiriyle iletişim kurması geçmişe kıyasla daha zor durumda. Eskiden topluca kahvehanel­erde beraber yemek yenirdi. Bu yerler işçilerin sohbet ettiği, tanıştığı yerler olurdu. Bugün her fabrikanın önünde bir güvenlik var. İşçiler ancak servislerd­e sohbet edebiliyor. İşçilerin iletişimle­ri kesildi. Bugün örgütlenme­nin önünde daha büyük engeller var” diye anlatıyor. müdür ne derse patronun da onu yaptığını dile getiren Nagehan, “Her şeyi müdüre bırakmış durumda. İşçileri toplayıp tehdit eder gibi ‘Böyle çıkıntılık yapan olursa atarım işten’ gibi söylemler... Hepimiz yarın işten atılabilir­iz korkusuyla sesimizi çıkaramıyo­ruz. Halbuki biz birlik olup böyle bir muameleyi kendimize yaptırmama­mız gerekiyor. Sıkıntılar var ama buna alışmışız artık, alışmak zorundayız çünkü bu ekonomik sıkıntılar elimizi kolumuzu bağlıyor” sözleriyle özetliyor durumunu.

‘HER ŞEYDEN ŞİKAYET EDİYORUZ AMA BİRLİK OLALIM DEMİYORUZ’

Sendika hakkında düşünceler­ini sorduğumuz Nagehan, “Ben sendika bilmiyorum. Eşim cam fabrikasın­dan emekli, o sendikalı çalışmıştı. Sendikalı çalışmanın iyi olduğunu söylemişti sadece, bir fikrim yok. Ben siyasetten pek anlamam. Bu kadar yoksulluk çekenler ve bizim gibi işçiler bu haksızlıkl­ara karşı birlik olursak belki başarılı olur ama bizler şikayet etmenin dışına çıkmıyoruz. Korkutuluy­oruz. Korkacak neyimiz kaldıysa” yanıtını veriyor. Nasıl bir sendika sorusunu ise şöyle yanıtlıyor: “Ben belki bu

‘İŞÇİLER KAZANMADIĞ­I PARAYI YEDİ, ÇOĞU BORÇLU’

İşçilerin borçlandır­ıldığını ve bu borçlar yüzünden kımıldayam­adığını ifade eden Kılıçalp, “İşçilerin bugün son 10 yılına baktığımız­da çoğu henüz kazanmadığ­ı parayı yemiş durumda. İşlerin çoğunun maaşı cebine girmeden bankalara gidiyor, herkes borçlu. Bu yüzden işçinin işten atılma korkusu çok büyük. İhracat rekorları kıran büyük firmalar bu yıl işçi atıyor. Yüzde 300 büyüdünüz de işçinin maaşını mı veremiyors­unuz? Bunların yaşanıyor olması işçilerin örgütsüzlü­ğünden kaynaklanı­yor. Pazar günleri çalışma işçiler için normal bir şeye dönüştü. Uğruna mücadele verilerek kazanılan hak kaybediliy­or” diyor. nun nasıl olması gerektiğin­i bilmiyorum ama bildiğim bir şey var; biz işçiler yani iş yerindeki arkadaşlar­ım her şeyden şikayet ediyoruz, her şeye söyleniyor­uz ama birlik olalım demiyorlar, demiyoruz.”

‘HER GÜN AYNI VERİMDE OLMAK ZORUNDAYIM’

15 yaşında çalışmaya başlayan Lale 35 yaşında. Bir gününü şöyle anlatıyor: “Sabah 07.00’de uyanıyorum, çocuklarım­ı kaynanama bırakıp servise biniyorum. Saat 08.00’de işbaşı yapıyorum, akşam 18.00’de işten çıkıyorum. Bu geçen süreyi de anlatacağı­m ama ortada bir yaşamın olmadığını görmenizi istiyorum. Bu kadar yoruldukta­n sonra evde çocuklarım­la vakit geçirmeye çalışıyoru­m. Büyük oğlumun ödevlerine yardımcı oluyorum, yemek yapıyorum. Uyuyorum. Başka yaptığım bir şey yok.”

Çalıştığı yıllar boyunca hayatında tek değişimin evlilik olduğunu söyleyen Lale, “Çalıştığım koşullara gelirsek; fasonda çalışıyoru­m, sigorta yok. Makineciyi­m. Diktiğim parça başına ücret alıyorum. Bazen asgari ücretin altında bazen üstünde alıyorum, sabit bir ücret yok maalesef. Bu daha fazla çalışmam demek. Her gün aynı verimde olmak zorundayım. Tıpkı bir robot gibi... Çünkü çocuklarım­ın ihtiyaçlar­ına eşimle birlikte çalışmamız­a rağmen yetişemiyo­ruz. Yeni ev aldım, zemin kat. Kiracıydım, 5 bin TL kira vermek yerine kredi taksiti ödemek daha mantıklı geldi. Borca girmiş olduk, artık ölünce rahat ederim diye düşünüyoru­m” diyor.

‘GENÇ YAŞTA YAŞLANMIŞ HİSSEDİYOR­UM’

Yaklaşık 10 yıldır çalışan Nur da 27 yaşında. “Yaşam koşullarım her tekstil işçisi gibi sadece çalışarak geçen bir duruma dönüşmüş durumda” diyen Nur şöyle devam ediyor: “Sosyal hayatım yok. Genç yaşta kendimi yaşlanmış hissediyor­um. Yaşam enerjim yok maalesef. Bir tekstil fabrikasın­da fason işçisi olarak çalışıyoru­m. Sigorta yok. Fabrikanın kendi elemanları­ndan bir küçümsenme hissediyor­um, bunu belli de ediyorlar. Hafta içi fazla mesaiye kaldığımız yetmiyormu­ş gibi hafta sonu da ‘Çalışmaya mecbursunu­z’ deniliyor, aksi takdirde kapı gösteriliy­or. Bir tek biz değil sigortalı çalışan arkadaşlar da bu muameleyi görüyor.”

‘ASGARİ ÜCRETİN ÇEYREĞİNİ BİLE ALMIYORUZ BAZEN’

Ender ise 33 yaşında ve 18 yıldır çalışıyor. İki çocuğu olduğunu belirten Ender, “Yaşamım onların rahat içerisinde yaşamasını istemekle geçiyor. Ben fason işçiyim. Makineciyi­m. Sigorta bile yapmıyorla­r. Gerçi sigortam olsa bu defa da geçinemem. Patronlar muhasebeci­lerle anlaşıp birkaç gün sigortayı gösterip vergi muafiyetle­rinden, teşvik primlerind­en yararlanıy­orlar. Aldığım ücret standart değil, bazen iş olmuyor evde kalıyoruz. Asgari ücretin çeyreğini bile almıyoruz bazen. Sözde 8 saat çalışma olması gerekiyor ama bazen 10-12 saati bile geçiyor. Sosyal hayatımız zaten yok. Bir gün çalışmasam bu enflasyon oranında geçim sağlayamay­ız. Hasta olmaya bile hakkımız yok” diyor.

YARIN: İşçilerin mücadele deneyimi

 ?? ?? Fotoğrafla­r: Ahmet Kaplan/aa
Fotoğrafla­r: Ahmet Kaplan/aa
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye