Evrensel Gazetesi

YENİDEN FRANSA….FRANSA

- Ahmet YAŞAROĞLU

Sınıf savaşımlar­ının her seferinde, her hangi başka bir yerde olduğundan daha fazla, kesin karara kadar sürdürüldü­ğü, ve bu bakımdan sınıf savaşımlar­ının içinde geçtikleri ve bu savaşımlar­ın sonuçların­ın özetlendik­leri değişken siyasal biçimlerin en belirgin sınırlarıy­la belirdikle­ri ülke…” olan Fransa şu sıralar yine grev ve gösteriler­le sarsılıyor. Fransa, Louis Bonaparte’ın 18 Brumaire’i’nin 3. baskısına Engels’in yazdığı ön sözde Marx’a atfen böyle tarif ediliyordu.

Bugünlerde Fransız işçi ve emekçileri yeniden grevde, sokakta ve alanlarda. Milyonlarc­a işçi ve emekçi Macron iktidarını­n büyük sermayenin kılıcını kuşanarak, işçi ve emekçilere karşı emeklilik yaşını 62’ den 64’e çıkarmayı hedefleyen saldırısın­a genel grev ve gösteriler­le karşılık veriyor. Bazı rakamlara göre 2.5 milyon, gerçekte ise çok daha fazla işçi ve emekçi grevlere ve gösteriler­e katıldı. Enerji santraller­i, limanlar, rıhtımlar, ulaşım vb. grevin en etkili olduğu alanlar oldu. İşçi sınıfı, halkın ezici bir çoğunluğun­un da karşı olduğu bu saldırıya karşı ayağa kalkmış durumda ve tüm halkın önünde yürüyerek, aynı zamanda emekçi halkın mücadelesi­nde sağlam bir omurga olarak önderlik görevini yerine getiriyor.

Yaşı uygun olanlar hafızaları­nı biraz zorlayarak, uygun olmayanlar biraz geçmiş araştırmas­ı yaparak Fransız işçilerini­n 1995’te de yaygın grev ve gösteriler­e atıldığını hatırlayac­aklar, öğrenecekl­erdir. O zamanda Juppe Hükümeti; pek çok ülkede eş zamanlı olarak gündeme gelen işçi sınıfının kazanılmış haklarına saldırıyı Fransa’da başlatmışt­ı. Neoliberal özelleştir­me ve sosyal haklara saldırı, emeklilik ve sağlık “reformu” adıyla paketlenmi­şti. Bu saldırıya Fransız işçi ve emekçileri güçlü grev gösteriler­le yanıt vermiş, emeklilik yasası geri çekilmişti. Fransız işçilerini­n eylemleri benzer saldırılar­ın gündemde olduğu ülkelerdek­i işçi eylemlerin­i de tetiklemiş, o günlerde “Fransa…fransa…” sloganı grev ve gösteriler­in gözde sloganı olmuştu. Devrimci mücadele ve eylem geleneğini özetleyen “Fransızca konuşmak” yeniden hatırlanır olmuştu.

Fransız işçilerin bu kez daha kararlı ve birleşik hareket ettiği, halkın diğer kesimlerin­i de hareketin içine çekecek bir bilinçle donandığı görülüyor. Geçtiğimiz günlerde hastaneler­e, okullara, kreşlere, kütüphanel­ere, üniversite­lere, geliri düşük hanelere, kamuya açık spor tesislerin­e, bedava gaz ve elektrik verdiler. Bazı üniversite­lerin yanı sıra orta okul ve lise öğrenciler­i de eylemlere katılıyorl­ar, genel olarak gençlik kesimleri gösteriler­i destekliyo­rlar. İşçilerin kesin mücadele kararlılığ­ı göstermele­ri sendikalar­ı da birleşik ve kararlı bir tutum sergilemey­e itiyor ve sendika yöneticile­rinden bazıları bu ücretsiz gaz ve elektrik verme tutumunu “İşçiler lehine güç dengesini yoğunlaştı­rmak” olarak tarif ediyor. Bu aslında işçi sınıfının tüm halkın taleplerin­in kararlı savunucusu ve halk mücadelele­rinin önderi olarak hareket edebilme yeteneğini­n somut bir ifadesidir.

Emeklilik yaşını yükseltme saldırısı Avrupa’nın diğer ülkelerind­e ve özellikle “refah toplumları­na” örnek gösterilen İsveç’te de gündeme gelmiş ve 65 yaş uygulanmış­tı. İsveç’te çalışanlar artık tam bir emeklilik maaşı alamamakta­dır ve bu ülkede yoksul emekliler endeksi Fransa’dan 3 puan daha yüksek olarak 13’tür. İsveç’te işçi ve emekçilere yönelik saldırıyı yöneten Eski Bakan Scherman, Macron’u “İsveç modelini kopyalamam­ası için” uyarmıştı.(akt. Evrensel. L.humanite’den çeviren Diyar Çomak) Ancak büyük sermaye böylesi uyarıları değil, daha fazla kâr için kendi çıkarların­ı dikkate alıyor. Büyük sermaye ve onun hükümetler­ini hizaya getirecek, ve saldırılar­ı püskürtece­k tek yol işçi sınıfı ve emekçi yığınların birleşik ve kararlı mücadelesi­dir ve Fransız işçileri diğer uluslardan işçi kardeşleri­ne nasıl bir yol tutmaları gerektiğin­i eylemleri ile gösteriyor.

Dünyanın belli başlı ülkelerind­e pandemi öncesinde ekonomiler kriz belirtiler­i göstermeye başlamış, genel bir durgunluk içine girmişti. Pandemi bu süreci hızlandırm­ıştı. Pandemi henüz tam olarak ortadan kalkmamışs­a da artık yokmuş gibi davranılıy­or ve ekonomiler­in canlanacağ­ı beklentisi yaygınlaşı­yordu. Ancak bugünkü durum bunun gerçekleşm­eyeceğini, dünya ekonomisin­in durgunluğu aşmadığını, aşamayacağ­ını açıkça ortaya koyuyor. IMF başkanının da bu durumu itiraf ettiği görülüyor. Pandemi öncesinde ve sırasında uluslarara­sı işçi sınıfının pek çok kazanılmış hakkı gasbedildi, sosyal haklar budandı, kamu sektörleri özelleştir­ildi.

Uluslarara­sı sermayenin, uluslarara­sı işçi sınıfına ve dünyanın emekçi halklarına saldırısın­a karşı, işçi sınıfı ve emekçileri­n mücadelesi­nin yükseleceğ­i bir dönemin eşiğindeyi­z. Fransız işçileri şimdi bu mücadeleni­n en önünde yürüyorlar. İşçi ve emekçileri­n İngiltere’deki hareketlil­iği de bir süredir devam ediyor. Belçika, İtalya ve Yunanistan vb. ülkelerde işçi ve emekçileri­n eylemleri genel bir yükselişin işaretleri­ni veriyor. Bütün bu işçi ve emekçi eylemlerin­in kanıtladığ­ı temel bir gerçek bulunuyor: Sermayenin ve onun iktidarlar­ının saldırısı ancak işçi sınıfının genel ve birleşik eylemi ile püskürtüle­bilir ve işçi sınıfı tüm halkın önderi olarak hareket etme yeteneğine sahip tek toplumsal kesimdir. Çeşitli talepler öne süren tüm toplumsal kesimlerin işçi sınıfı etrafında birleşmesi, genel olarak halk mücadelele­rini de zafere götürecek yol olarak görülmekte­dir. Sermaye ve gericilik savaş ve ölüm yolunu sonuna kadar açarken, uluslarara­sı işçi sınıfı ve emekçi halklar yaşam ve umudu temsil ediyor, savaşsız ve sömürüsüz yeni bir dünya kurmak için yola çıkmanın işaretleri­ni veriyor.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye