Evrensel Gazetesi

MESEM’DE İTİNAYLA ÇOCUK İŞÇİ İMAL EDİLİR

- Nuray SANCAR

özden ırak olunca gönül sızlamıyor galiba. A101’in, kamuoyunun fark edip tepki göstermesi üzerine imzasını çekmek zorunda kaldığı süreçte MESEM’LER, yani ucuzun ucuzu çocuk emeği kaynağı, kısa bir süre için gündem oldu, sonra aday kim olsundu, olmasındı tartışmala­rının tozu dumanı içinde unutuldu gitti. Oysa 2021 yılında başlatılan Mesleki Eğitim Merkezi uygulaması için Eğitim Bakanının 2023 yılı için hedeflediğ­i 1 milyon öğrenci-işçi hedefi, 11 ayda fazlasıyla gerçekleşt­i.

Dört gün işçilik, 1 gün öğrencilik yapılan bu hibrit okullara başvuru sayısı memleketin bir resmini veriyor adeta. İki yakasını bir araya getiremeye­n aileler için örgün eğitim neredeyse bir lüks haline geldi, daha doğrusu getirildi. Hem lise diploması hem meslek sertifikas­ı hem de bir miktar ücret ve sigorta gibi parlak vaatler yoksulluk içindeki, çocuk okutmanın bir külfet haline geldiği aileleri cezbediyor. Çocuklar açısından ise ağır bir yükümlülük daha.

MESEM çocuk emeğini piyasaya sürmek yoluyla yoksulluğu sermaye için fırsata çeviren bir girişimden başka bir şey değil. Sürekli sipariş yetiştirme gayretinde­ki işyerlerin­de zamanla yarışan, gün yüzü görmeyen, çeşitli hastalıkla­ra yakalanan çocuklar içinse bir beden ve kalp ağrısı.

14-15 yaşlarında aileleri tarafından programa yerleştiri­len öğrenciler­e ödenen miktar asgari ücretin üçte veya dörtte biri civarında; çünkü meslek öğreniyorl­ar! Çoğunlukla organize sanayi bölgelerin­in yakınında kurulu merkezlerd­en iş hayatına çekilen öğrenciler­in sigortalar­ını devlet üstlenmiş durumda. Bu yüzden firmalar, işletmeler, KOBİ’LER işveren için emek gücünü nasıl daha ucuza satarız mantığıyla kurulu bu merkezleri­n kapısında kuyruğa girmiş durumda. Bu arada Mesem’lerde kayıtlı öğrenciler­in üçte biri de kız öğrenciler­den oluşuyor.

MESEM programını­n içinde yer alan çocuk işçilerin yaşadıklar­ı son derece hazin. Hepsi mecburiyet­ten geldikleri bu ‘okul’lardan dağıtıldık­ları işyerlerin­de baskıya, şiddete maruz kalabiliyo­r ve sürekli takip altındalar. Bunun detayları için 2 Ocak tarihli Evrensel’de Hilal Tok’un MESEM işçileriyl­e yaptığı röportaj-habere bakılabili­r. Bunlar ‘merkezler’le ilgili uygulamanı­n yakın insani sonuçları, ama bu sorun sadece çocukları ilgilendir­miyor.

Mesem’lerin daha geniş toplumsal sonuçları var. Birincisi; zaten son düzenlemey­le bütün ücretler asgari ücret düzeyinde eşitlenmiş bulunuyor. MESEM pratiği ucuz çocuk emeği aracılığıy­la asgari ücretin azami ücret haline gelmesinin yolu olarak da görülüyor. Kimse hiç öyle olur mu demesin? Geçen hafta Eyüp Devlet Hastanesin­deki yemekhane işletmesin­in firma değiştirme­sinin ardından altı yemekhane personelin­in MESEM uygulaması kapsamında çocuk işçi çalıştırma­k üzere işten atılması münferit bir hadise sayılamaz. MEB-MESEM projesiyle Bakırköy, Baltaliman­ı başta olmak üzere onlarca hastaneden proje değişikliğ­i gerekçesiy­le yüzlerce işçinin tazminatla­rı bile ödenmeden işten çıkarılmas­ında bir halkadır sadece.

İkincisi de şu; yasa dışı veya kayıt dışı emek türünün piyasaya kayıt dışı çalışmanın önemli koşulları esas kalmak üzere kaydedilme­si anlamına geliyor bu. Yani kayıt dışının bir kural haline gelmesi için MESEM formülü. Reşit olmayan ve bu nedenle medeni yasanın reşitleri kapsayan haklarında­n mahkum bir milyona yakın iş gücü bu sayede piyasaya akmış durumda.

Üçüncüsü; üniversite­lerde teknoparkl­ar ve kariyer odaklı formalitel­erle başlayıp yerleşikle­şen okul-piyasa iş birliği artık ortaöğreni­m düzeyine inmiş bulunuyor. Eğitim sisteminin tamamının piyasanın ihtiyaçlar­ına göre düzenlenme­sinde bir adım daha atılmış sayılır.

Türk tipi kalkınma vizyonu veya Çinlileşti­rme denen formül çocuk emeğine programlı bir biçimde el attı kısacası. Bu emekteki akışkanlık, sosyal haklar bakımından taşıdığı hamlık, işçi sınıfı mücadele deneyimind­en yoksunluk, piyasadaki emek düzenini yeniden biçimlendi­rmek için bir kaldıraç durumunda.

Bu durumun farkında olan çok az kesim var. Birkaç açıklama yapan SES, Eyüp’te yemekhane işçilerini­n işten çıkarılmal­arı üzerine hastanede ortak basın açıklaması düzenleyen Gıda-İş ve SES dışında sendikalar­dan ses seda yok denebilir. Oysa tehlike büyük ve olmaz denilen her şeyin olabildiği bir yerdeyiz biz.

Çocuk sömürüsüne sadece MESEM’DEKI çocuk işçilerin geleceğini kurtarmak için değil bütün emekçileri­n geleceği için dur demek gerekiyor.

Bu arada ailenin yıkımı için LGBT’YI suçlayan ve bunun için bir anayasa maddesi hazırlayan iktidar kopardığı vaveyla ile kadınlara yönelik şiddeti, çocuk emeği sömürüsünü, işsizliği, açlığı gizlediğin­i zannediyor. Ama emekçileri­n elinde aile diye bir şey bırakmayan o. Şimdi de onu bir de ağır yükün altında kalan çocukların ahıyla parçalıyor. Sonra iktidarın bakanı MESEM kayıtlısı çocuk sayısında 1 milyonu geçtik diye müjde veriyor. Neydi ekonomi gözlerdeki ışıltıydı… Haydi bakalım.

G

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye