‘HAK EKSENLİ VATANDAŞLIK OLMALI’
CUMHURİYET: Yüzyılın Muhasebesi konulu ilk oturumun moderatörlüğünü Süreyya Karacabey yaptı. Rahatsızlığı sebebiyle konferansa katılamayan Ahmet Türk online katıldı. Türk, “Türk ve Kürt halkının ortak, demokratik, eşit bir konumda olduğunu anlatmamız gerekiyor. Eğer gerçekten bir kucaklaşma olsun isteniyorsa bu ancak Kürt sorununun çözülmesi ile mümkün olacaktır” dedi. Yazar Murat Belge, cumhuriyetin yüzyılının muhasebesinin demokrasi çevresinde parlak sonuçlar vermediğini söyledi. Seçim sürecini hatırlatan Belge, yaşanan tartışmalara da değindi. 6’lı masaya dair Belge, “Çıkarılan metinlerin övgüye değer yerleri var ama hâlâ çözülememiş yerleri var. ‘Şu ortamda hâlâ demokrasiyi konuşacağız ama bu konuşmanın içinde Kürtler olmayacak’ diyorlar. İçinde Hdp’nin olmadığı bir 6’lı masayla demokrasiye ulaşmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
ANA DİL SAKLANDI
Cumhuriyetin kuruluş temellerinden birinin laiklik olduğuna ama laikliğin esasının din esasına dayalı bir toplum olmaktan çıkıp modern bilime dayalı bir toplum olmak olduğuna değinen Dilci Yazar Necmiye Alpay, “Gerçekliğin büyük bir parçası gösterilmemek için büyük çaba sarf edilmiş ve ana dil saklanmış. Çoğu kişi ana dil ne demek onu bile bilmiyorlardı. Bugün anaokulundan liseye çocuklar ana dilin ne ol - duğunu bilmiyorlar. Bu meselenin laisizmle ve laisizimin gelişmesiyle çok yakın ilgisi var” diye konuştu. Yazar Oya Baydar, Cumhuriyetin kuruluşunda ‘vatanın bölünmez bütünlüğü’ üzerindeki kaygıların halkın içinde de etkin olduğunu söyleyen Baydar, “23 Anayasası’ndan ön - ce Kürtlerin ve Türklerin kurucu olduğu Türkiye devleti, 23 Anayasası ile birlikte Türk devleti deniyor ve ortaklık bitti” dedi. DİB Sözcüsü Rıza Türmen, tek adam rejimini ve yaklaşan seçimleri de işaret ederek, demokratik cumhuriyeti inşa edebilecek bir dönemde olduğunu belirtti. Türmen, “Yeni bir demokratik cumhuriyet yaratılacaksa bunu halkla nasıl yapabiliriz diye düşünmemiz lazım ve hak eksenli bir vatandaşlık oluşturmak gerekmektedir” dedi. Altılı masanın katılımcılıktan bahsettiği ama bunu nasıl gerçekleştireceğine değinmediği eleştirisi getiren Türmen, “Siyaset siyasi partilerin yürüttüğü değil, halk kitleleriyle yürütülen bir etkinlik olması lazım” ifadelerini kullandı. Yerel demokrasinin ön plana çıktığı ve ademi demokrasinin mümkün olduğu hususta Kürt sorununun çözümüne katkı sağlayacağına vurgu yapan Türmen, altılı masanın ortak mutabakat metninde Kürt sorununun dile getirilmemesini de eleştirdi. Sırrı Süreyya Önder de, konferansa bir LGBT kurum temsiliyetinin eksik kalmasını eleştirerek, bunun telafi edilmesi gerektiğini söyledi. “Yurtta sulh, cihanda sulh” ifadesinin önce İzmir İktisat Kongresinde kullanıldığını hatırlatan Önder, “Bu bir barış perverlik ifadesi değil. Batıya paylaşım savaşlarınızla ilgilenmeyeceğiz anonsudur” dedi. Kürt sorununa vurgu yapan Önder, “Kürtler bu ülkenin istikbalinde söz sahibi ve hisse sahibi olmak istiyorlar. Kimsenin hakkına göz dikmeden, bu hisse egemenliğin paylaşımıdır. Bunu cesurca, çerçevesini net çizerek tarif etmezseniz, bu tür panelleri izlemeye devam edeceksiniz” dedi.