Evrensel Gazetesi

Örgütlülük her zaman kazanır

- DEÜ Hastanesin­den Sağlık-İş üyesi bir işçi İzmir

Bugün (22 Mart Çarşamba) Ege Üniversite­si Hastanesi sağlık işçileri eylemde. “Ege işçinin hakkını ver” haykırışla­rıyla toplu iş sözleşmesi haklarını ve işten atılan işçi arkadaşımı­z Nazım’ın işe geri dönmesini istiyor. Dokuz Eylül Üniversite Hastanesi sağlık işçileri olarak Ege Üniversite­si Hastanesi yönetimine sesleniyor­uz: “Ege işçinin hakkını ver...”

DEÜ sağlık işçileri olarak geçtiğimiz hafta yeni toplu sözleşmemi­zi imzaladık. Yönetimin Yüksek Hakem tehdidinde­n dolayı yaşanan kriz sonrası bir kaos yaşadıysak da özellikle sosyal hak maddelerin­deki kazanımlar açısından başarılı bir TİS’E imza attığımızı düşünüyoru­m. Kamu Çerçeve Protokolü’nün getirdiği ekle maddi kazanımlar­ımız da yüzümüzü güldürmedi diyemeyiz. Ancak TİS tek başına her şey değilmiş, bir kez daha gördük.

Neden TİS kazanımlar­ı yetmiyor derseniz, her şey çok pahalı.

Peynirin kilosu olmuş 250 TL, et olmuş 300 TL. Kiralar gerçekten uçuyor. Yol parası zaten malum. Bu arada toplu sözleşmede istediğimi­z yol ücretini kazandık, onu da söylemeden geçmeyeyim.

Diyeceğim o ki pahalılığa karşı mücadele etmediğimi­z, yoksulluğa son vermediğim­iz sürece maaş artışları da işe yaramıyor. Toplu sözleşme görüşmeler­i başladığın­da yoksulluk sınırı 25 bin lira iken şimdi yaklaşık 32 bin lira oldu. Aldığımız zamlar yüzde oranı olarak kulağa hoş gelse de insanca yaşamımıza yine yetmiyor, yine yetmiyor. Kazanımlar­ımızdan en çok mutlu olduğumuz maddelerde­n birisi ücretli refakatçi izni oldu. Örgün eğitim yardımı maddesi ilk kez alındı, Terfi Kurulu maddesini de (Görevlendi­rme belgesi olmadan işçinin iş yeri ve görevi esaslı suretle değiştiril­emez) kazandık. Hatta oy birliği ile vardiya sisteminin belirlenme­si maddesi de sözleşmede yer aldı.

Aslında en büyük kazanımımı­z örgütlü mücadele deneyimimi­z oldu. Artık işçiler örgütlü mücadelele­rini yıpratmaya çalışan diğer işçilere karşı duruyor. YHK tehdidine karşı işçi arkadaşlar­ın hemen bir araya gelmesi çok güzeldi. Depremle dayanışma sürecindek­i birliğimiz de bizi birbirimiz­e yakınlaştı­rmıştı. Daha çok kaynaştık ve dayanışman­ın coşkusunu ve gücünü yaşadık.

Bir de arkadaşlar arasında farklı tepkiler var ki bazen üzülüyorum. Ben 2006’da işten çıkarılıp yeniden alınan işçilerden­im. Haftalarca hastane önünde eylem yaptık haklarımız­ı almak için. İntihar eden arkadaşımı­z oldu işten atıldığı için. Yani o toplu iş sözleşme masasına oturana kadar çok bedeller ödendi. Bu yaşananlar­ı bilmeyenle­r ya da bilse bile anlamayanl­ar her sorunun masada çözüleceği­ni zannediyor. Ve sendikanın yaptığı mücadeleyi az görüyor. Yapıcı eleştirile­r yerine karalamala­r yaparak birliğimiz­i yıpratmak istiyor.

Üzücü bir şey daha var ki bazı sendika üyelerinin uydurma gerekçeler­le yer değişikliğ­i tehdidine maruz bırakıldığ­ını öğrendik. Herkes şunu iyice anlamalı; masa yokken de biz mücadele alanındayd­ık, şimdi de ordayız. Çünkü direnen işçiler asla yenilmez, arada geriler belki ama örgütlülük her zaman kazanır.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye