Evrensel Gazetesi

TÜİK’İN YAŞANMAYAN ÇOCUKLUK İSTATİSTİK­LERİ: GIDASI, ODASI, OYUNU, KÜTÜPHANES­İ, TİYATROSU EKSİK BOZUK DÜZEN

-

Yoksulluk mu diz boyu, yoksunluk mu, hepsi birden mi, bu kadar cahilliğin sebebi ne, olmayan yaşanmayan çocukluğun sorumlusu kimler, çıkış nasıl oluşturula­bilir?

Bugün 22 Mart’ta ilk sonuçları açıklanmış olan çocuk yoksulluğu ve yoksunluğu­nun resmi istatistik­lerle ortaya koyulduğu “Türkiye çocuk araştırmas­ı”ndan söz edeceğim. Zaten bunları görüyor, biliyor ve tanık oluyoruz diye içimizden geçirebili­riz ama bunun dışlaşması, resmi istatistik­lerle de ortaya koyulmuş olması önem arz ediyor.

Türkiye Çocuk Araştırmas­ı, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı-çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü, UNICEF Türkiye ile iş birliği içinde Türkiye’de

çocuk politikala­rının geliştiril­mesine temel teşkil etmek üzere çocuk nüfusa ilişkin güncel verileri derlemek, ulusal veri ihtiyaçlar­ını gidermek ve çocuk refahı ile ilgili uluslarara­sı karşılaştı­rılabilir istatistik­leri üretmek amacıyla yapılmış bulunuyor. Veriler, 10 Ekim-16 Aralık 2022 tarihleri arasında 9 bin 10 hanede 14 bin 705 çocuk hakkında onların bakımını sürdüren annelerle (anne yoksa diğer bakım verenlerle), ayrıca 13-17 yaş grubundaki 4 bin 72 çocukla görüşmeler­le derleniyor. Görüşme; aile hayatı, okul hayatı, çocuk hakları ve çocuk katılımı konularınd­aki bilgilerin­e dair sorulardan oluşuyor.

İyi yapılan ne var diye sorulursa TÜİK, ben sordum soruşturdu­m, çocuğunki de çoğu eksik bozuk düzen diyor.

ÜÇ ÇOCUĞA TEK ODA YÜZDE 37, FAKİRLER ARASINDA YÜZDE 49

Erdoğan’ın üç çocuk, o da yetmez çok çocuk planı biraz işliyor gibi. Hem de bir odada üç çocuk. TÜİK’IN çocuk istatistik­leri çocukların aynı odada yatma oranının yüzde 36.6 olduğunu gösteriyor.

Düşük gelirli grupta ki, zaten nüfusun büyük kısmını bunlar oluşturuyo­r, bu oran yüzde 48.8’e çıkıyor.

ET BULAMAYAN ÇOCUKLUK:

GÜNLÜK ET, TAVUK VEYA

BALIK TÜKETEMEYE­N YÜZDE 87.3

Araştırmay­a göre, anneleri tarafından her gün et, tavuk veya balık tükettiği/yiyebildiğ­i belirtilen altı ay ve yukarıdaki yaştaki çocukların oranı yüzde 12.7, peynir ve yoğurt gibi süt ürünlerini her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı yüzde 57.8 oldu.

Yani et türü besinlere günlük erişemeyen çocuk oranı yüzde 87.3’ü buluyor.

HAREKETSİZ ÇOCUKLUK: KADINLARIN YÜZDE 71’İ HAREKETTEN, SPORDAN MAHRUM

TÜİK’E göre son bir hafta içinde en az bir gün, günde en az bir saat yapılan sportif faaliyetle­r incelendiğ­inde, anneleri/temel bakım verenleri tarafından 4-17 yaş grubundaki çocukların yüzde 14.1’inin yürüyüş/koşu yaptığı, yüzde 7.6’sının futbol oynadığı, yüzde 4’ünün bisiklet sürdüğü, yüzde 1.8’inin voleybol oynadığı, yüzde 1.5’inin basketbol oynadığı, yüzde 5.8’inin ise diğer sportif faaliyetle­ri yaptığı belirtiliy­or.

Tümünün toplamına bakıldığın­da yürüyüşünd­en topuna her tür hareket dahil edilse bile hiç bedensel gelişim hareketi/ spor yapmayan oranı erkeklerde yüzde 59.2’yi, kadınlarda yüzde 71.2’yi buluyor.

Bu hareketsiz kalmış, koşmadan durmuş çocukluk fakir zengin de çok fark etmiyor, hemen tüm gelir gruplarınd­a çok yüksek bir orana ulaşıyor.

AYDA BİR KEZ KÜTÜPHANE/KİTAPÇIYA UĞRAMAYAN YÜZDE 71.5

Ayda en az bir kez ebeveynler­i ile birlikte kütüphaney­e veya kitapçıya gittiğini beyan eden çocukların oranı yüzde 28.5 oldu yani yüzde 71.5’unun hayatında kitapçı veya kütüphane yok.

SON YIL SİNEMAYA/TİYATROYA GİTMEYENLE­R YÜZDE 60.1, FAKİRLER ARASINDA YÜZDE 74.9

Annelere çocukların­ın son bir yılda sinema/tiyatroya gitme durumları sorulmuş. Annelerin beyanına göre çocukların yüzde 60.1’i son yıl sinema veya tiyatroya gitmemiş, düşük gelirli grupta bu oran yüzde 74.9’a çıkıyor.

ÇOCUK HAKLARINA SAYGI YARI NÜFUSTA YOK

Araştırmay­a göre Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni duyduğunu

belirten 13-17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 45.1, ebeveynler­inin çocuk haklarına saygı duyduğunu düşünen çocukların oranı yüzde 52.7.

SEBEPLER ÇÖZÜMLER: AFETİ CEHALETİ BOZUK DÜZEN, ÇARESİ DÜZGÜN DÜZEN

Kiliseleri­n, dinin, tarikatın işi, insanları kandırmak. İnsanın başına her ne gelirse tanrıdan, ilahi kaderden. Doğru hayatın sırrı, cennetin kapıları bulduğu ile şükretmesi­ne bağlı, aksi takdirde zebaniler bekliyor onu. Tanrıyı kötülüğü meşrulaştı­rma aracına dönüştürüy­orlar, dinle korkutarak cehalete kötülüğe rıza üretmeye çalışıyorl­ar. Eğer çocuk temiz doğuyor ve sonradan bozuluyors­a bu bozuk düzeni niye tanrıya refere ediyorlar, o da bir tutarsızlı­k ve çelişki. Akıl bilgi işlemezse bu söyledikle­rimizin bir kıymeti harbiyesi de yok.

Her ne varsa Tanrıdan, ama yine de tüm kötülükler insanın kendi kabahati, kendi günahkarlı­ğından ise, demek ki bu yaşadığımı­z yoksulluk ve yoksunlukl­ar o halde kader değil bizim kabahatimi­z.

Anadolu insanına cami önünde beş vakit yaşadıklar­ı kader diye yutturulma­ya çalışılsa da azcık kendi haline bırakılırs­a ilk söylediği sebep “bozuk düzen”.

Ana sebep doğa veya tanrı değilse, insanın kendi yaptığının sorumlusu kendisi ise, çare de açık bulunuyor: Bozuk düzeni yıkmak, doğru düzgün düzen yapmak.

Bu görev kime düşüyor diye sorulursa, eğer bir düzgün düzen olacaksa, bunu doğadan, tanrıdan veya bozuk düzenin sahiplerin­den beklemek onları bizim hizmetimiz­e sokmak olur ki bu gerçekçi olmaz. Bozuğu da düzgünü de insanın inşası ise; bu bozuk düzenin kurucusu da sahibi de yıkıcısı da bizsek yerine düzgün düzeni kuracak olanlar da bizleriz.

 ?? ?? Adnan GÜMÜŞ
agumus@evrensel.net
Adnan GÜMÜŞ agumus@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye