Güçlü paradigmadan uzak bir ekonomik restorasyon!
İkinci Yüzyılın İktisat Kongresinin sonuç bildirgesi birçok yönüyle tartışılmaya devam ediyor. İktisatçı Dr. Aydın Arı genel bir değerlendirmenin ardından bildirgedeki eksikliklere dikkat çekti. Arı sonuç bildirgesinin şu samimi itirafını içermesi gerektiğini vurguladı: “Neoliberal politikaların yürürlükte olduğu kapitalist üretim ilişkileri düzeninde yaşayan bir ülkedeyiz. Yarım yamalak işle(me)yen bir temsili parlamenter demokrasi var. Bunu restore etme iddiasında olan bir ittifakın yine aynı biçimde ‘Ekonomi politikalarını nasıl restore edeceğine ilişkin bir metindir bu’ demesi gerekirdi sonuç bildirgesinin.”
Biraz karışıklıklar, tutarsızlıklar, çelişkilerin olduğunu, bildirgenin doğrudan bir şey söylemediğini belirten Arı, “Yine de ekonomik problemlerin belli bir kısmının eklektik de olsa alt alta yazıldığını belirtmek gerekir” dedi.
‘HÜKÜMET DE STRATEJİK PLAN DİYOR, FARKI NE?’
İlke ve kararların yeniden ele alınıp tartışılması gerektiğini söyleyen Arı, “olumlu bir tarafı, Türkiye’de eksik de olsa birçok iktisadi politik ve sosyal meseleyi alt alta yazması. Meraların işgal edildiğinden, bir takım kamusal alanlara el konulduğundan, konut hakkının soylulaştırma ve mülksüzleştirmeye kurban edildiğinden bahsediyor. Ancak şunu da örnek vereyim, mesela ‘Stratejik Planlama Teşkilatının kurulması’. Bir planlama örgütünün olması olumludur her zaman. Ama ‘Stratejik’ dediğinde, benim gibi sosyalistlerin yüzü buruşur hep. Mevcut hükümet de neredeyse 20 yıldır stratejik planlarla iş yapıyor. Ne farkı var? Neden planlamanın kendisi sıfatsız kullanılmıyor?” dedi.
PİYASAYA TESLİMİYET: AKTÜERYA DENGESİ
Diğer mesele olan “Sosyal güvenlik ve sağlık düzenlemeleri, aktüerya dengesi gözetilerek yurttaşların yaşam kalitesini geliştirecek şekilde yeniden yapılandırılacaktır” maddesine ilişkin ise Arı şunları söyledi: “Aktüerya dengesini gözettiğinde piyasaya teslim etmiş oluyorsun. Mesele işte bu. Mevcut hükümet de bunu yapıyor. Aktüerya dengesi izin vermediği için sosyal güvenlik ve sağlıkta katkı payları alıyor, sağlığı özelleştiriyor, birçok kalemi dışarıda bırakıyor. Yine mevcut hükümetten farklı bir şey söylemiyor”.
İKTİDAR İLE YEREL YÖNETİM İLİŞKİSİNE NET ÖNERME YOK!
Yerel yönetimlere ilişkin politik önermenin “çekingenliği” üzerine konuşan Arı şunları vurguladı: “Yerel yönetimlerin bütçe ve yetkileri artırılacak, merkezle ilişkileri yeniden tanımlanacak, salt temsili demokrasi yerine, hayatın her alanını kapsayan yerel yönetimler demokrasisi belediyeler eliyle güçlendirilecektir. Halkın yerelde kendi yaşamıyla ilgili kararlar alması sağlanacaktır” maddesinde söylenen bütçeyi ve yetkiyi artırmak meselesi tartışmalı konu. İktidara geldiğinde bunu başarabilecek misin? Yoksa şimdi el koyulan HDP’LI belediyelerin ancak açık bir biçimde dile getirebildiği özerklik talebi ya da Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı gibi gerçek olgularla karşılaştıklarında ‘Ya o kadar da özerk olmaları gerekmiyor yerel yönetimlerin’ mi denilecek? Göreceğiz.
Yerel yönet meselesine dair bildirgenin biraz utangaç kaldığını ifade eden Arı şu tespiti yaptı: “Yerel yönetimlerin merkezi iktidarla ilişkisine dair temel problematik alanları ve çözümüne ilişkin önermeleri doğrudan ortaya koyamıyor. Kaldı ki hepimizin de bildiği gibi, İzmir Büyükşehir Belediyesi hizmetlerinin önemli bir kısmı merkezi hükümetin engellemeleriyle aksıyor sürekli. ‘Ben yaparım sana yaptırmam’ diyen merkezi hükümetin vesayetinden nasıl kurtulacağımıza ilişkin daha net politik önermelere ihtiyacımız var”.