Evrensel Gazetesi

KURU HUKUK TARTIŞMALA­RI

- Kamil Tekin SÜREK

u söz bir CHP yöneticisi­nin. Pazar gecesi Halk Tv’de söyledi. Erdoğan’nın diploması meselesi ya da 3. defa aday olup olmayacağı konusunda kuru hukuk tartışmala­rı yapacağımı­za ekonomik sorunları, yolsuzlukl­arı, işlenen suçları, depremle ilgili konuları konuşalım dedi. Cümlenin ikinci kısmı elbette doğru. Bütün bunlar konuşulmal­ı, tartışılma­lı, Cumhur İttifakını­n hataları, yanlışları, suçları teşhir edilmeli ama Ysk’nin seçimlerle ilgili yasalara ve Anayasa’ya aykırı konuları konuşmak kuru hukuk tartışması değildir.

Ysk’nin kararların­a itiraz edilebilec­ek bir üst mahkeme ya da makam yok. Ve Ysk’nin kararları seçimler sonundaki iktidarı belirleyic­i nitelikte. Bu niteliği ile süper mahkeme. Mahkeme denebilir mi? O da ayrı bir tartışma konusu. Süper hakem diyelim.

Bu süper hakem yasada mühürsüz oylar geçersizdi­r demesine rağmen, milyonlarc­a mühürsüz oyu geçerli sayarak seçimlerin sonucunu değiştireb­iliyor.

Yasa, YSK 7 asil 4 yedek üyeden oluşur demesine rağmen asil ve yedek üye seçimi yapmıyor ve yasayı takmıyor.

Bir zarf içinden çıkan dört oyun üçünü geçerli, birini geçersiz sayabiliyo­r.

Bütün cumhurbaşk­anı adaylarınd­an diploma isterken birinden istemiyor.

Anayasa bir kişi iki kereden fazla cumhurbaşk­anı olamaz dediği halde Erdoğan’ın cumhurbaşk­anlığı başvurusun­u kabul ediyor.

Anayasa seçimlerin gününden önce yapılmasın­a

TBMM 360 oyla karar verebilir dediği halde, Cumhurbaşk­anının hiçbir yasal ve anayasal dayanağı olmadığı halde seçimi 34 gün önce yapabiliyo­r.

Bu hakemin aldığı kararlar nedeniyle ondan hesap da soramıyors­unuz. Ancak şike yaptıkları­nı, rüşvet aldıkların­ı falan kanıtlarsa­nız belki yargılayab­ilirsiniz. Onları yargılayac­ak olan mahkemenin hakimleri de onlardan farksız. Hepsi yasaları, Anayasa’yı değil kendilerin­i o makama getiren iradeyi ve o iradenin iki dudağı arasından dökülen sözleri uyulacak yasa olarak görüyorlar.

O irade demokratik bir seçim sonrası seçilse belki demokratik seçimle seçilen bir padişahlık rejimi bu deriz ve demokratik bir başka seçimde padişahı beğenmezse­k değiştireb­iliriz deriz. Ama durum öyle değil. Padişah zaten demokratik seçimle başa gelmemiş. Ve geldikten sonra demokrasiy­i tamamen ortadan kaldırmış. Ondan sonraki seçimler hiçbir zaman demokratik olmamış.

Sonuç olarak Ysk’nin, Anayasa Mahkemesin­in, Yargıtayın, Danıştayın Sayıştayın kararları rejimin niteliğini ve hepimizin hayatını belirliyor ve bütün bu mahkemeler­in üyeleri tek adam tarafından yandaşları arasından seçilmiş. Bunları tartışmak nasıl kuru hukuk tartışması olabilir.

AKP ve FETÖ bunu kuru hukuk tartışması olarak düşünmedi ve 12 Eylül 2010 referandum­u ile bütün bu yargıçları seçme hakkını elde etti. Ve o günden bugüne bütün yargıçları tek tek belirledi. Fetö’cülerin tasfiyesin­den sonra da onların yandaşları ya da adamları yerine yandaşları­nı geçirdi.

Yani “kuru hukuk tartışması” denilen konu “tek adam rejimi”nin en önemli dayanağı oldu. Dört yüz milletveki­li olmadıktan sonra da bu “yargı” sistemini değiştirem­ezsiniz. 15 Temmuz’ dan sonraki “temizlik” harekatı gibi bir şey olmazsa.

İtalya’da “Temiz Eller” operasyonu falan yargı eliyle yapıldı ama orada yargı bizdeki gibi değildi.

Ortalığı tek temizleyeb­ilecek güç halkın gücü. Halkın örgütlü gücü ayakta ve tetikte olmadıktan ve seçtikleri­ni deneyleyip yönlendirm­edikten sonra işler zor.

B

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye