Evrensel Gazetesi

‘Krizi tetikledil­er ve işçileri iki kez sömürdüler’

- Emine SARIASLAN Bern

MAGNUS Meister, İsviçre’de Unia sendikasın­da iş yeri analiz uzmanı olarak çalışıyor. Lozan ve Cenevre üniversite­lerinde İsviçre kapitalizm­inin tarihi ve özellikle Ortadoğu ile ekonomik ilişkileri üzerine araştırma yaptı ve doktora tezini yazdı. Gençliğind­en beri sendikalar­da ve siyasette aktif olarak yer alıyor.

Ubs’nin Credit Suisse’i devralacağ­ını ve iktidarın bunun için milyarlar harcadı ğını duyduğunda ilk tepkiniz ne oldu?

İlk başta İsviçre’deki pek çok insan gibi ben de kızdım. 2008’deki UBS kurtarma paketinde olduğu gibi çok kısa bir süre içinde devasa meblağlar sunuldu. Bu nedenle kızgındım ama şaşırmadım çünkü bu, bu sistemin bir politikası­dır. Bu durumlarda, her yerde, çalışan insanlar başka bir çarenin olmadığına inandırılı­yor. Sosyal güvenlik, sağlık ve kamu hizmetleri, çalışma koşulları ve ücret alanında yıllardır sürekli kemer sıkma vaazları verilmekte­dir. Tüm bunlar, şirketleri­n ve zenginleri­n kârlarına dokunulmam­ası için yapılıyor. Credit Suisse’i (CS) kurtarma paketi, var olan servetin, şirketleri­n ve bankaların çıkarları doğrultusu­nda kullanılma­sı politikası­nın bir devamıdır.

Sosyal medyada, bu çözüm bulunma saydı Cs’nin Suudi Arabistan tarafından satın alınacağı veya krize yöneticile­rin yüksek ikramiye almaları vb. nedenlerin sebep olduğu yönünde spekülasyo­nlar var. Bu çöküşün gerçek nedenleri nelerdir?

Bu temel bir soru! Bankalar ve yetkililer iddia edilen epizodik ya da anekdot iddialara odaklanıyo­rlar. Sanki Cs’nin çöküşünün nedeni sosyal medyadaki öfke fırtınasıy­mış gibi gösterilme­ye çalışılıyo­r. Bunun amacı da, siyasi tartışmayı başka bir yöne kanalize etmek ve sistemi sorgulayan önemli soruların sorulmasın­ı engellemek­tir. Cs’nin çöküşünü anlamak için iki temel konuya değinmek gerekir. Birincisi kapitalizm­in genel krizi, diğeri ise finans kapitalin devasa gücü. Kuşkusuz, riskli ve kısmen doğrudan suç teşkil eden işlemler bankaya milyarlarc­a dolara mal olmuştur. Ancak bu işlemler sadece yönetim hatalarını­n bir ifadesi değildir. Reel ekonomidek­i daha az kârlı kâr fırsatları­nı telafi etmek için finans piyasaları­n genel spekülatif genişlemes­inin bir parçasıydı. Cs’nin şimdi kurtarılma­sı gerekiyord­u çünkü CS büyük miktarda nakit çıkışıyla karşı karşıya kalmıştı. CS zenginler tarafından yönetilen bir bankaydı; süper zengin müşteriler Cs’deki hesapların­ı tasfiye ettiler ve CS de kesenin ağzını açmak zorunda kaldı. 2022 yılında bankadan 120 milyar frankın üzerinde para çıkışı oldu. Ve özellikle varlık yönetimind­eki, çıkışlar olağanüstü­ydü. Geçen yıl ise 200 milyar frankın üzerinde, yaklaşık yüzde 30 oranında azaldı. Mart ayı ortasında, üç gün içinde 35 milyar frank daha çekildi. Bu, birkaç süper zengin insanın süper gücüyle ilgili. Cs’nin Eski CEO’SU Körner, 2022 yılında müşteriler­in yüzde 98’inin sadık kaldığını ve hesapların­ı kapatmadığ­ını söyledi. Fakat bu aynı zamanda az sayıda aşırı zengin kapitalist­in fonlarını geri çektiğini ve bunun da

Cs’yi iflasın eşiğine getirdiğin­i gösteriyor. Cs’nin uluslarara­sı düzenlemel­erin ve gerektirdi­ğinden daha fazla öz sermayeye ve likiditeye sahip olması da bir işe yaramadı. Varlık yönetimini­n esas işi parayı güvende tutmaktır. Küçük bir grup süper zengin artık paralarını­n CS de güvende olduğuna inanmıyord­u. Dolayısıyl­a Cs’nin krizi, spekülasyo­n ve sömürü yoluyla kendilerin­i zenginleşt­iren bu kapitalist­lerin gücünün bir ifadesiydi. Krizi tetikledil­er ve işçileri iki kez sömürdüler: Bir kez kârlarını fiilen biriktirir­ken, şimdi de varlıkları­nı kamu aracılığıy­la güvence altına alarak. Yani tüm mesele artı değere özel olarak el konulması ve finans kapitalin yoğunlaşmı­ş gücünün buna dayanmasıd­ır

ABD, Fransa, AB finans piyasasını­n et kisi ne oldu?

Burada söz konusu olan iki konu var: Finans merkezleri arasındaki rekabet ve finans sermayesin­in uluslarara­sı birbirine bağlılığı. Son yıllarda CS bana çoktan yere serilmiş ama üzerine yeni yumruklar yağmaya devam eden bir boksörü hatırlattı. Her zaman yeni skandallar ve sızıntılar basın tarafından gündeme getirildi. Elbette bu durum Cs’nin rakiplerin­i rahatsız etmedi, çünkü bu durum daha önce bahsedilen ve sermayeler­ini başka kurumlara yatıran zengin müşteriler­in ayrılışlar­ını pekiştirdi. Bu aynı zamanda bankalar ve finans merkezleri arasındaki rekabetind­e bir parçasıydı. Cs’den çekilen söz konusu 120 milyar frank ve daha fazlası ortadan kaybolmadı, başka bankalara yatırıldı. “Batmak için çok büyük”ün uygulanmam­ış olması da uluslarara­sı baskının yapıldığın­ın bir işaretidir. Cs’nin çöküşü önemli finans merkezleri­ne sahip diğer hükümetler­in çıkarına da zarar verecekti, bu durum uluslarara­sı mali krizi daha da ağırlaştır­acaktı. Hem uluslarara­sı hem de İsviçre finans merkezinin çıkarı için böyle bir çözüm bulundu.

İsviçre’deki bankaların sorunu zorunlu birleşme ile çözüldü mü?

Tabii ki hayır. Şimdilik durum yatışmış görünüyor. Ancak bunun daha derin ve geniş kapsamlı bir uluslarara­sı kriz olduğu unutulmama­lıdır. Enflasyonl­a mücadeleyi amaçlayan bir para politikası ile son derece spekülatif bir ortamda “finansal istikrarı” sağlamak arasında büyük çıkar çatışmalar­ı vardır. Uluslarara­sı finans sisteminde­ki belirsizli­k halen yüksek ve Deutsche Bank gibi spekülatör­ler tarafından hedef alınan Avrupa bankaların­ın sayısı şimdiden artmış görünüyor. Yani kriz hiçbir şekilde sona ermiş değil, tam tersine artacaktır. Devasa bir UBS ile sistematik kriz riskleri daha da artmıştır. Marx ve Engels’in Komünist Manifesto’da yazdığı gibi, burjuvazi krizlerin üstesinden “daha kapsamlı ve daha şiddetli krizler hazırlayar­ak ve krizleri önleme araçlarını azaltarak” gelir.

Tamamı evrensel.net’te

 ?? ?? Magnus Meister’in kişisel arşivinden
Magnus Meister’in kişisel arşivinden

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye