Selçuk Şirin’den Ya Adalet Ya Sefalet
PROF. Dr. Selçuk Şirin, New York Üniversitesinde çocuk gelişimi, ista tistik dersleri verir ve eğitimden geli şime geniş bir alanda araştır malarıyla tanınır. “Yeti şin Çocuklar” yapıtıyla ses getiren Şirin, gele neksel çocuk yetiştirme nin yeterli olmadığını belirtip 0-18 yaş çocuk larının daha iyi yetişti rilmesi gerektiğini sa vunur. Yeni yapıtı “Ya Adalet Ya Sefalet” ile Türkiye’nin yedi soru nunu irdeleyip yedi çö züm yolu önerir. “Ne olacak bu memleketin hali?” diyenlere yanıt verir. Bu kitabını ül kemizin dertlerine odaklanarak yazar ve karanlıktan çık mamız için yollar gösterir. İncelediği yedi sorun şunlardır: İstihdam, barın ma, sağlık, eğitim, çevre, güven ve ya şam kalitesi.
Yazar, yedi bölümde yukarda be lirtilen sorunları ayrıntılarıyla inceler ken diğer ülkelerle karşılaştırmalar da yapar. Türkiye’nin 2. yüzyılında, eğitim, sağlık ve ekonomide geriledi ğini, beyin göçüyle ve kişi başına dü şen milli gelirin azalmasıyla sefalete sürüklendiğimizi belirtir. Ülkemizde gelirin eşit dağıtılmadığını, orta sını fın yok edildiğini, “Aynı gemideyiz” sözünün bir masal olduğunu anımsa tır. Ülkemizin bu çıkmazlardan kat ma değeri yüksek üretim yaparak çı kacağını savunur. Güney Kore’yi ve turizmle zenginleşen İspanya’yı örnek verir. 1929’daki kalkınma hamlesi, 1960 sonrası DPT ile yapılan çalışma lar, hukukun üstünlüğüne verilen önem, karanlıktan çıkışı kolaylaştırır ken sonraki gelişme ler ülkenin geleceğini zora sokar. Hizmet sunma dediğimiz “is tihdam” devletin gö revidir. Kişinin çalış ması zorunluluktur. Buna karşın devletin işsizlik sorununu çöze memesi en önemli so rundur. Ülkemizde otuz iki yaşın altındaki genç sayısı 40 milyon olup işsizliğin önüne geçilmesi gerekir. Ya zar, “Yaşayan Anlatsın” bölümlerinde gazeteci lerin yurttaşlarımızla yaptıkları söyleşilere yer vererek so runları tanıklarla yansıtır. Evren sel’den Sevda Karaca’nın, Birgün’den Uğur Şahin’in söyleşileri buna iyi bi rer örnektir. KPSS’DE birinci olan gencin atanmaması düşündürücüdür. İşsizlik ülkemizde bir sistem sorunu dur. Yazar, istihdam odaklı kalkınma planı yapılmasını önerir. Her yurttaşa insanca yaşayacağı geliri kazandırmak gerektiğini belirtir.
BARINMADA, SAĞLIKTA, EĞİTİMDE NEREDEYİZ?
Yurdumuzdaki barınma sorunu da öncelikli olarak çözülmesi gereken sorunlardandır. Abraham Maslow’un ihtiyaçlar piramidinde, uygarlık ölçü sü olarak temelde barınma vardır. Bizdeki düzensiz göçler, plansız kent leşmeler, tarımdan sanayiye hızlı ge çiş, dışarıdan gelen göçler vb. barın ma sorununu büyütür. Haksız ka zançlar, devlet eliyle şirket kayırma lar, kent planlarının delinip ranta açılması, gelir adaletsizliğini getirir. Yazar, OECD ülkeleri arasında ba rınmada sondan 4. sırada olduğumu zu belirtir ve planlı kentleşmeye geç memizi, dar gelirlilere çözüm üretme yi önerir.
Sağlıkta, diğer sorunlara göre çok iyi noktada olduğumuzu belirten ya zar, bunun dört nedenini şöyle açık lar: Planlama, eğitim, kamuculuk ve sağlıkçıların yüksek değeri. 1923-1938 yıllarında Dr. Refik Saydam tarafın dan planlı sağlık yatırımları yapıldığı nı anımsatır. Bugün de Ttb’nin özel sağlık sektörüne karşı iyi bir savaşım verdiğini söyler. Son yıllarda sağlıkta ki gerilemeyi vurgularken, sağlıktaki şiddeti, doktorların dış göçünü vb. ör nek verir. Dünya ülkeleriyle karşılaş tırdığımızda, sağlık için en az harca manın bizde olduğunu, az doktorla çok hasta bakıldığını, gelir kaybı ol duğunu, tıp fakültelerinde kadronun eksildiğini belirtir. Kamucu çevreyi korumayı, şiddeti önlemeyi, sağlıkçı lara itibar kazandırılmasını, eğitimin kalitesinin arttırılmasını vb. önerir.
Yazar, eğitim konusunda da önem li bilgiler verir. Katma değeri arttır mak için yeni kuşaklar yetiştirmenin önemini vurgular. Eğitim ve adalette eşitliği savunurken köy enstitülerini, fen ve Anadolu liselerini, öğretmen okullarını, elit üniversiteleri yeniden kurmak gerektiğini vurgular. Bugün Türkiye, dünya ülkeleri arasında eği tim düzeyi en düşük ülkedir. PISA (uluslararası öğrenci değerlendirme programı) bunun en önemli gösterge sidir. Yazar, eğitimde başarı için üç ortama önem verir: Ev, öğretmen yet kinliği, okul iklimi. Yedi önemli adı mın atılmasını ister. Yazar, çevreyle kalkınma ilişkisini, güneş ve rüzgar enerjisinin önemini vurgularken Av rupa’nın çöplüğü olmamızı kınar. “Yeşil dönüşümü” yaşama geçirme mizi önerir. Hes’lere karşı verilen sa vaşımı savunur. “Toplumsal güven” de önemli sorunlarımızdandır. Top lumda ayrımcılık, cinsiyet ve çocuk ayrımcılığı, ırk ve dinsel ayrımcılık ya pılmamalı, ötekileştirme olmamalıdır. Güven köprüsünün hukukla, adaletle, eğitimle kurulacağını belirten yazar, mutlu olmak için de ekonomiyi güç lendirmek gerektiğini anımsatır. BM, ‘dünya mutluluk endeksi’nde 155 ül kede 77. OECD’DE 34 ülke arasında da son sırada olmamız, mutsuzlar ül kesi olduğumuzun kanıtıdır. Mutlu olmamız için, gelir, sağlık, özgürlük, yolsuzluk, sosyal destek ve yardımse verlik etkenlerini çözüme kavuştur mamız gerekir.
Selçuk Şirin, 2023’te sefil durum dayız derken haklıdır. Kişi başına dü şen milli gelir çok düşüktür. Orta ge lir tuzağını aşamadığımızı belirtip da ha yaşanır bir Türkiye özlemiyle: “Ya Adalet ya Sefalet” diyerek yeniden toparlanmamız gerektiğini vurgular. (*) Ya Adalet Ya Sefalet-selçuk
Şirin, araştırma-inceleme, Doğan Kitap, ocak 2023, 228 sayfa