Balıkesir talanın çemberinde
GÜNEY Marmara bölgesinin en yeşil kentlerinden birisi olan Balıkesir, uzun yıllardır ekokırım projeleriyle yerle bir edildi. Geçmiş dönemlerde önemli bir tarım ve hayvancılık kenti olan Balıkesir, madencilik, yapılaşma ve sanayi ve turizmin yapılaşmasının kıskacına alınmış. Kent merkezi tek bir yeşil alan kalmayacak şekilde ova ve tarım arazilerine doğru yapılaşma sürerken kentin kuzeyindeki Bandırma bölgesi sanayi kuruluşlarının, batısındaki Edremit Körfezi turizm yapılaşmasının Güney bölümü ise madencilik şirketlerinin tekelinde.
TARLAYA İŞ MAKİNELERİ
Yine mart ayı içerisinde Altıeylül, Balya ve Gönen ilçelerinde çeşitli maden projeleri için “çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) gerekli değil” kararı verilirken, kentin en önemli sorunu da kıyı işgalleri ve sulak alanlarındaki yapılaşma. Edremit’te Akçay Sazlığı ve Sulak Alanı, belediye tarafından imara açılırken, bölgeye yapılmak istenen Enginkent sitesine karşı fiili ve hukuki mücadele de devam ediyor. Yine aynı bölge imar planlarında organize sanayi bölgesi olarak görülüyor. Bandırma ilçesinde ise birinci sınıf tarım arazisi olan bölgeye metal ihtisas organize sanayi sitesi yapılması gündemde. Burası için kamulaştırmalar tamamlanırken, tarım alanları iş makineleriyle yerle bir edildi.
ALTERNATİF YAKLAŞIMLAR
Balıkesir’in sanayileşme, maden, kıyı talanı ve yapılaşma ile birlikte yok oluşa gittiğini kaydeden Balıkesir Çevre Platformu (BALÇEP) Yönetim Kurulu Üyesi Devrim Şenel, doğayı kurtarmak için ekonomik kaygıları bir kenara bırakıp, alternatif yaklaşımlar geliştirmek gerektiğini vurguladı. Kent merkezinde yeşil alan bulunmamasının da havada ciddi kirliliğe neden olduğunu belirten Şenel,
Ma’ya şunları söyledi: “Yaşanan tüm süreç sonunda kentte tarım ve hayvancılık bitme noktasına geldi, hava, toprak ve su kirlendi. Ancak hiçbir şey için geç değil. Yeni bir şehir planlaması yapılabilir. Bunun için bu konunun bütün paydaşlarını bir araya getirmek gerekiyor. Barolar, meslek ve çevre örgütleri ile bir planlama çıkarmak gerekiyor. Ekonomik kaygıları bırakıp kentin tarihini ve ekolojiyi göz önüne alarak alternatif yaklaşımlara ihtiyacımız var”. (HABER MERKEZİ)