1 MAYIS’TAN 14 MAYIS’A, HESAPLAŞMA GÜNÜ
Akp’nin en büyük tahribatlarından birinin de sendikal harekette yaşandığını vurgulayan Sönmez, işçilerin 1 Mayıs’a giderken ayrışan, bürokratikleşen sendikaları değiştirecek özneler olduğunu da belirtti: “20 yılda sınıf olarak; mücadele eden örgütlerin iç işleyişini boşaltan, kendi siyasi sendikalarını yaratan, sendikaların sadece işverenle ara bulucu rolünü üstlendiği bir süreç yaşadık. Sendikalar, işçi sınıfının en önemli örgütleri, en önemli mücadele araçları olması gerekirken bundan uzaklaştı. Tabii sadece sendikal anlamda değil, işçilerin geçmiş dönemde, 1800’lü yıllarda ağır çalışma koşullarında 18 saate varıncaya kadar 40’lı, 50’li yaşlarda çalışarak öldüğü, bugünün anlam ve önemine dair geçmişten bu zamana kadar bedeller ödediği 1 Mayıs’ın anlamı da yıllar içinde tüketildi. 1 Mayıs’ın önemini ortaya koyan bir süreç yaşamıyoruz, yaşayamıyoruz. 1 Mayıs’a sadece (Sendikalar da böyle bakıyor maalesef); ‘O günü bir geçiştirelim bakalım’ meselesi olarak bakılıyor. Halbuki 1 Mayıs, bütün dünyada işçi sınıfının sermaye ve patronlara karşı, kendi gücünü gösterdiği, talepleriyle sokaklara, meydanlara, alanlara çıkıp haykırdığı ve sermayeye karşı işçi sınıfının da varlığını ortaya koyduğu bir gün olarak, mücadele günü olarak alınması, anlatılması gerek. Sadece 1 Mayıs’ın bir güne sığdırılarak ortaya konulmasını da doğru bulmuyoruz. O yüzden günler öncesinden; 1 Mayıs’ın bütün dünyadaki işçi sınıfının bayramı, mücadele günü olduğu ve şimdiden taleplerin keskinleştiği, acil talepler etrafında işçilerin kendilerini sokakta, alanda ve meydanlarda kitlesel bir şekilde kendi mücadelelerini, kendi örgütlülüğünü ortaya koyacağı bir süreç olarak ele alması lazım. Biz yerel 1 Mayısların önemine de vurgu yapmak istiyoruz. Sadece kendi bulunduğumuz, örgütlü olduğumuz sendikalarda değil, örgütlü örgütsüz tüm iş yerlerinde, tüm sendikalarda, tüm konfederasyonlarda işçilerin ortak bir tutum sergilemesi gerektiğini düşünüyoruz. 1 Mayıs bu ülkede işçilerin acil ekonomik talepleri doğrultusunda gücünü gösterdiği bir gün olmalı ve siyasetin de işçiler tarafından 14 Mayıs’ta şekilleneceğini göstermeli. Bu seneki 1 Mayıs’ın aynı zamanda da bir hesaplaşma günü olduğunu görmeliyiz. İşçilerin bugüne kadar yoksullukla, sefaletle yitirdiklerini unutmayarak, sadece ekonomik talepleri değil, siyasi taleplerimizi de dile getirdiğimiz bir süreç olmalı. Bunun tartışması bugünden başlamalı. 14 Mayıs’ta da hem sermayeye hem patronlara hem onların hükümetlerine ders vermiş olacağız. Kritik bir seçim sürecine girdiğimiz böyle bir dönemde 1 Mayıs’ı hesaplaşma günü olarak görüp böyle tartışmalıyız.”