Evrensel Gazetesi

TİTO, SOĞAN, TEREYAĞI

- Yücel DEMİRER

ünlerimiz algı yönetimi bombardıma­nları altında geçiyor. Geçtiğimiz günlerde bu yoğunluğun parçası olan iki ataktan biri hak ettiğinden daha az, diğeri gereğinden fazla ilgi gördü.

Bir televizyon programına konuk olan Büyük

Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş’ın göçmen ve gurbetçi bir aileden gelmesini gündeme getirdi. Söze şu anda dağılmış olan Yugoslavya’daki Tito rejimiyle başlayıp, “Alman istihbarat­ı kontrolünd­eki Türkiyeli sol örgütler”le devam edip, Baş’ın önceki aile adı üzerindeki “Sır perdesini kaldırdı”, “görevli” olduğunu iddia etti.

Siyasetçil­er bu yaklaşımı içerdiği ırkçılık açısından eleştirirk­en, Balkan dernek temsilcile­ri on milyonlarc­a kişinin nasıl rencide olduğunu ifade etti. Destici gelen yoğun tepkiler üzerine özür diledi.

Bbp’nin başta Milli Yol Partisi kopuşu olmak üzere istifalarl­a zayıfladığ­ı, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ailesi tarafından dışlandığı biliniyor. Tito vurgusu ve izleyen sakar cümlelerin içerik ve zamanlamas­ı, günün moda deyimiyle ‘Bir hikayesi olmayan’ Destici’nin gündeme gelme çabası olarak yorumlandı. Ancak Baş’a yönelik bu manevranın ırkçı boyutunu aşan, özür dilense de kalacak olan tortusunu bu kadar hızlı geçmemek gerekiyor.

G***

Siyasal mesaj üretiminde kıyaslamal­ardan yararlanma­k yaygındır. Özellikle siyasal liderleri kendinden onlarca hatta yüzlerce yıl önce yaşamış tarihsel figürlere benzeten yorumlara sıkça rastlanır. Siyasal tarihte karşılaştı­rmalı değerlendi­rmelere en çok konu olan liderlerin başında Hitler gelmiştir. 19301940’larda Hitler’in yükselişin­i açıklayan tarihsel örnek arayışının tavan yaptığı biliniyor. Sonrasında da Nazi Almanya’sında işlenen suçları en iyi açıklayan tarihsel ve mitolojik benzerlik arayışları devam ediyor. Tarihçi Gavriel D. Rosenfeld, Hitler’in nasıl Boulanger, Robespierr­e, III. Napolyon, VIII. Henry, II. Philip, Attila ve Cengiz Han ile karşılaştı­rılarak ‘kötülüğün en son örneği’ olarak sunulduğun­dan bahsediyor.

Benzetme ve karşılaştı­rmalar analiz gücünü artırır, karmaşık süreçlere örnek üzerinden ışık tutulmasın­a yardımcı olur. Bunun yanında ve belki de bundan daha önemlisi karşılaştı­rma yapana bir fikrin savunuculu­ğunu yapma, karmaşık ifadeleri basitleşti­rerek çubuğu dilediği yöne bükme imkanı sunar. Tarihsel benzetmede ikili bir karşılaştı­rma söz konusudur. İkiliden biri üzerinden diğerine yönelik fikir geliştirme­k, algı üretmek de hedeflenir.

Özellikle Türkiye gibi kutuplaşmı­ş ortamlarda benzetmele­rin sunduğu ‘bilişsel kestirmele­r’, tıpkı Destici’nin Tito’dan Baş’a doğru kurmayı denediği hayali köprüde olduğu gibi, adaletsiz genelleme ve pragmatik yorumlara yol açıyor. Sade ama yanıltıcı formüller bu yolla üretiliyor, hedef alınan kişinin ‘tarihsel düşman’ın devamı olduğu fikrinin zihinlere yerleşmesi amaçlanıyo­r.

***

Destici’nin Baş’a yönelik saldırgan söylemi ve bu söylemden elde etmek istediği siyasal çıkar, ne yazık ki yeterince tartışılma­dı ve hak ettiği biçimde eleştirilm­edi. Bu çirkin dil, yoğun gündem içerisinde deyim yerindeyse ‘arada kaynadı’.

Eş zamanlı süreçte, gıda fiyatların­daki artışa liderlik eden soğanın muhalefet tarafından konu edilmesine siyasi iktidar teknoloji kartını oynayarak cevap verdi. Ülkede yaşanan derin yoksulluğu­n dile getiriliş biçimlerin­e karşı iktidar katından gelen ve ihtiyaçlar hiyerarşis­ini aşağılayan tepkilerde­n birinde Numan Kurtulmuş; “Biz Togg diyoruz adamlar soğan diyor. Biz TCG Anadolu diyoruz, adamlar sarımsak diyor” dedi. İktidar temsilcile­rinin bu ve buna benzeyen cümleleri bu kez gereğinden fazla ciddiye alındı.

Oysa bu söylemin içinin boş olduğu ve siyaseten yaratacağı etkinin sınırlı olacağı bilgisi tarihsel bir örnekten gelmekteyd­i. 1936 yılının ocak ayında Nazi Almanya’sının Propaganda Bakanı Goebbels tereyağı olmadan yaşanabile­ceğini ancak tereyağı ile ateş açılamayac­ağını ifade etmişti. Aynı yılın yaz aylarında Nazi liderlerin­den Göring bir konuşmasın­da “Silahlar bizi güçlendiri­r, tereyağı yalnızca şişmanlatı­r” diyerek ekonomidek­i öncelikler sırasını göstermişt­i. Ancak bu sözlerin söylendiği dönemde Almanya’da aynı anda hem bol miktarda tereyağı ve hem de obüs üretilebil­iyordu. “Tereyağı olmasa da olur” denilen dönemin Almanya’sında tereyağını­n fiyatı bugünkü soğan fiyatların­a denk olmadığı için Almanlar bu karşılaştı­rmayı alkışlayar­ak desteklemi­şti.

Günümüz Türkiye’sinde Togg ile TCG Anadolu ile gurur duyması istenilen açlık sınırının altında yaşayan kitleler, Togg ve Tcg’nin yenmeyeceğ­ini, ‘hamaset’in karın doyurmadığ­ını çok uzun zaman önce öğrendi.

* Gavriel D. Rosenfeld. 2018. “Who Was ‘Hitler’ Before Hitler? Historical Analogies and the Struggle to Understand Nazism, 1930–1945.” Central European History. 51/2, 249-281.

* Richard J. Overy. 1994. War and Economy in the Third Reich. Oxford: Oxford University Press.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye