‘SADECE ÜYE OLMAK ÖRGÜTLENMEK DEĞİLMİŞ’
RIZA Güllübudak da sendika hakkı için mücadele eden bir işçi. O da Veysel gibi iki benzer süreç yaşa mış. 2016’da geldiği İstanbul’da, bir tekstil firmasında işe başladığı sırada işçilerin sürdürdüğü sendikalaş ma mücadelesine dahil oluyor: “Boyahanede çalışı yordum. O esnada iş yerinde sendikalaşma varmış, ben de DERİTEKS ile tanıştım. İş yerinde sendika üye likleri başlamıştı, bize de eğitim verdiler, ben de üye liklere başladım. Komiteler vardı, herkes güvendiğine söylüyordu. Kolay değildi ama yinede kısa sürede ba yağı bir mesafe katettik. Sonra arkadaşlardan bir dengesiz gidip idareye sendika çalışması sürdürüldü ğünü söylemiş. Bu olay sonrasında baskıyı arttırdılar ve insanların üzerinde korku yarattılar. O zaman istifa etmeyenleri işten attılar. Aslında çoğu arkadaşa taz minatlı çıkış önerdiler ve insanlar kabul etti. Ben de bu şekilde işten atıldım. Aslında korkacak bir şey yok tu. Patronun tehditlerine pabuç bırakınca böyle oldu. O zaman anladım ki sadece sendikaya üye olmak tam anlamı ile kenetlenmek, örgütlenmek değilmiş.”
‘İŞ KOLUNU DEĞİŞTİRDİLER’
Daha sonra bir depoda işe başlayan Rıza bir önce ki iş yerinden elde ettiği deneyim ile burada da sendi ka için kolları sıvıyor: “2021’de depoda başladık örgüt lenmeye, Liman-İş ile yol yürüyoruz. Komitemizi kur duk, üyelikler alınıyor ve bayağı iyi gidiyorduk. 2022’de bir arkadaşımız işten atıldı, ilk sınavımızdı bu. Hemen iş durdurduk ve iş durdurmamız üzerine arkadaşımız yarım saat sonra yeniden işbaşı yaptırıldı. Bu durum elimizi bayağı güçlendirmişti ve üyelikler hızlandı. Yet ki aşamasına geldik, sendika yetki başvurusu yapa cakken başka iş kolunda gözüken diğer depolardan insan kaydırdılar ve sayıyı yükseltiler. Bu durumu da hızlıca analiz ettik ve hemen üyelikleri tamamladık.
Bir kez daha sayı arttırdılar ve o açığı da kapattık. Sonra yine yetki başvurusu aşamasına geldik ve bu kez iş kolunu değiştirdiler. Böyle olunca biz de depo da iş durdurduk. İkramiye, maaş artışı, iş kıyafetleri, çay ocağı gibi taleplerimiz vardı. İş bırakma eylemimiz ikinci günündeyken deponun genel müdürü ile bir toplantı yapıldı. Taleplerimiz kabul edilerek bir proto kol imzalandı. Bu tabii ki örnek bir süreç ve fiili bir protokolle aslında sözleşme yapıldı. Şimdi ise iş kolu değişikliği ile ilgili davanın sonuçlanmasını bekliyor in sanlar. Elbette bu durumlar işçinin kafasını karıştırıyor. ‘Bu iş ol mayacak’ denmeye başlı yor. Ama işte kenetle nince de her şey oluyor, protokol imzalanmasın da olduğu gi bi. Çok engel var ve kim se işçinin lehine adım at mıyor. Ama bi zim gücü müz de birliğimiz dir. Bunu aklımızdan çıkarmama mız lazım.”