‘GELEN YAKIT İŞLENMESE BİLE RADY ASYON YAYIYOR, NEREDE SAKLANACAK?’
YAKITIN getirilmesini Rosatom’un, Atom Enerjisi Ajansına bildirmesi ve yakıtın gelmesi ile sahanın nükleer tesis olarak tespit edilmiş olduğunu ifade eden Koçak, “Yakıt en az bir sene bekleyecek. Deniz kenarında 10 kilometrelik alanda 12 km’lik bir tünel açtıklarını gösterdiler. Her halükarda işlenmese bile radyasyon yayıyor. Bu yüzden yakıtı oralarda saklayacaklar gibi görünüyor. Ancak onun tedbirlerinin ne kadar alındığı kimsenin denetiminde değil. Rosatom’un ücretini ödediği Avusturalya gözetim şirketi var. Temelde Rusya yatırımı olan bir şirket gözetimi üstlendi ama ne Uluslararası
Enerji Ajansı ne Türkiye’de bu konu ile ilgili teknik elemanlar, TMMOB, EMO gibi kurumlar, nükleer fizik alanında yetkin akademisyenler depolama alanını görebiliyorlar. Denetim, gözetim yapamıyorlar. Korumanın ne kadar sağlıklı olduğu bilinmiyor” dedi.
‘PLASTİK ATIK ÇÖPLÜĞÜ OLDUK, ŞİMDİ DE NÜKLEER ATIK ÇÖPLÜĞÜ OLMAYALIM’
Ağırlığı Fransa ve İngiltere olmak üzere Avrupa’da nükleer santrallerin ihtiyaç duyduğu nükleer yakıtların en önemli tedarikçisinin ambargo uygulanan Rusya olduğunu dile getiren Koçak, “Bu ülkelerin Rusya’dan açık yollarla yakıt alması mümkün değil. Bu yüzden Adana’nın Avrupa’nın plastik atık çöplüğü yapıldığı gibi Avrupa’ya ya da başka bir ülkeye Akkuyu üzerinden transfer yapılması olasılığı var. Depolama uzun süreli olduğu için depolanan her yerde doğal hareketler, deprem sonucu risk oluşabilir. İkincisi de yer altı suları ile su sistemine karışabilir. Bunun için eylem yapıyoruz. Tepki gösteriyor, halkımızı da nükleer santrallerin durdurulması için tepki göstermeye davet ediyoruz” dedi.