CUMHUR’UN KALESI KAYSERI’DEN SEÇIM NOTLARI
onumuz elbette seçim. Kayseri’de insanlarla yüzeysel sohbetler edilince genel kanaat farklı çıkabiliyor. Ama evlerde, iş yerlerinde daha derinlere indikçe farklı eğilimlerin isteklerin baş gösterdiğini görüyoruz. Hakim siyaset anlayışının “Oy ver seni yönetsinler” noktasına indirgendiği, işçi emekçilerin sınıfsal kaygılar ve reflekslerle değil ama gelenekçi diyebileceğimiz atadan dededen alışılagelmiş din, milliyetçilik vb. ön yargılara fazlasıyla takılıp kalınan bir noktadan baktığını görüyoruz. Bu başlıklar hakim siyaseten vazgeçilmez aparatlarına dönüşmüş durumda. Öyle ki; başta Millet İttifakının ama en çok da emek ve demokrasi güçlerinin sürekli bir politik karşı duruşla ikna edici bir yol bulamadığının izlerini görüyoruz. “Sermayenin ve iktidarlarının kullandığı araçlarla yarışmak elbette çok kolay değil” denildiğini duyar gibiyiz. Doğru. Kendi kulvarımızdan, sınıf mücadelesinin canlı ve günlük pratiği içinden seslenemediğimiz her durumda onlarla yarışmak hiç de kolay değil. Bunu yapabilmek adına kulvardan sapılarak popüler, albenili, abartılı söylem ve araçlarla seslenmenin geçer akçe olduğu örnekler de görülüyor maalesef. Parlamenter çizginin fazlasıyla kutsanmaya başlandığı; emekçilerin yabancısı olduğu bu kulvar, haliyle her kesimden insanın aynı kategorik noktadan yurttaş eşitlemesi ile bir sınıf dışılığa saplanıp kalıyor. Bugünün seçimlerinde örnekleri çokça karşımıza geliyor. Emekçiler adına konuşan çeşitli çevreler, işçilerin birazdan değineceğimiz tartışmalarından bihaber; çıktıkları her kürsüden “yurttaşların” seçimi alıp götürdüklerine inanmalarını istiyorlar. İşçilerin politik eğilimleri bunlarla değişse başka şeyi tartışır olurduk kuşkusuz. İnanmak ve inandırmak çabası kesinlikle gereklidir. Zorunludur. Burada elbette “Seçimi kazanamayız ya da seçimler önemsizdir” saptaması da yapılmak istenmi
Kyor. Ama seçimciliğin her şey gibi gözükmesine vesile olmak, niyetten bağımsız diğer gerçeklerin çok bir şey olmadığı yanılgısını yerleştiren tutumu eleştiriyoruz. İkisinin bir arada gerçek zemininde ele alınmasına işaret edilmek isteniyor.
Neyse diyerek Kayseri’ye dönelim. Başta dediğimiz gibi hayatın bütün “sertliği” ile aktığı iş yerlerinde, evlerde durum farklı. Kendi sınıf mücadelesinin bir unsuru haline gelmemiş/getirilememiş olan seçimlerde emekçilerin esas eğilimleri hiç kuşkusuz medya vb’nin etkisiyle belirlenmeye çalışılıyor. İşçi ve emekçilerin çoğunda öne çıkan olgu savunma sanayinin güçlü olması, üretilen İHA/SİHa’lar, savaş gemisi vb. ile bağımsız bir devlet olunduğunun zannedilmesi. Buna rağmen son 1-2 yıldır ekonomik temelli birçok intihar girişiminin olduğunu da not etmeliyiz Kayseri’de.