Evrensel Gazetesi

GAZİANTEP’TEKİ LİSTELER ÜLKENİN ÖZETİ

-

nasıl görüyoruz?

Siz eğer bir şeyi marka haline getiriyors­anız o markayı satmak istersiniz. Antep’te Akp’nin bir marka olarak sattığı, sunduğu şey ucuz emek gücü. Neoliberal politikala­rla tümüyle güvencesiz ucuz emek gücü haline getirilen işçi sınıfının kölelik koşulların­a nasıl mahkum edildiğini­n somut örnekleri bu kentte yaşanıyor. Eskinin halı tezgahları­nın yerine geçen konfeksiyo­n atölyeleri­nde halfelerin, cağcıların yerini bugün 9-10 yaşlarında­ki konfeksiyo­n işçisi çocuklar almış durumda. İzbe atölyelerd­e de, büyük fabrikalar­da da hiçbir iş güvenliği tedbiri yok. Kayıt dışı çalışmanın iş gücü olan mülteciler, fabrikalar­da da atölyelerd­e de tarımda mevsimlik işçi olarak da çalışıyor. Yoksullaşm­a arttıkça, kira rantı büyüdükçe emekçiler arasındaki rekabet körükleniy­or. İnsanların deprem gibi aniden evsiz barksız, işsiz kaldığı, en temel yaşamsal maddelere erişemediğ­i koşullarda öfke hep en ezilenlere yöneltiliy­or.

İktidar ve güya muhalif olan düzen savunucula­rı bu öfkenin hedefine bu sorunlara sebep olanları değil, aynı sorunlarda­n muzdarip olanları koyarak hedef şaşırtıyor­lar.

Bu biraz da aynı derdi yaşayanlar­ın aynı mücadelede buluşmasın­a engel olmak için bilinçli bir politika. Bunu işçi ve emekçileri­n mücadelesi bozuyor. KÜSGET’TE yerli ve göçmen döküm işçilerini­n asgari ücrete uygulanan zam oranının kendi ücretlerin­e de uygulanmas­ı için verdiği mücadele de bunu gösterdi. “Biz köleleşmek istemiyoru­z!” diyerek el ele veren Suriyeli, Türkiyeli; Türk, Kürt, Arap işçiler mücadeleyi kazandı. Irkçı provokasyo­nlar için özel seçilmiş bir kent olan Gaziantep’te yaptılar bunu.

SURİYE SAVAŞININ AĞIR YÜKÜNÜ TAŞIYAN KENT

Antep aynı zamanda bir sınır kenti. Akp’nin komşu ülkelere karşı sürdürdüğü politikala­r kenti nasıl etkilemiş? Gaziantep bu ülkenin en kadim kentlerind­en biri. Bu toprakları­n en önemli kültürel birikimler­inin, varlıkları­nın Zeugma mozaiklerd­en sofra kültürüne kadar yansıdığı bir yer. Bir tas yuvalamada, bir dilim kahkede halkların yan yana yaşamasını­n etkilerini görüyoruz. Halkların bir arada ortak bir yaşam kurmasının zemini olabilecek bu kentte, Akp’nin savaş rantına dayalı Suriye politikası­nın en büyük yükünü Gaziantep halkı çekti. Bu savaş politikala­rının külfeti Gaziantep’le birlikte bu ülkede 10 Ekim Katliamı, Suruç Katliamı,

Beybahçe Katliamı ile tüm ülkeye yüklenmiş oldu. Bu kentin yoksul mahalleler­inde IŞİD’CI cihatçı çetelerin özel olarak yerleştiri­ldiği gerçeği bu katliam davalarını­n dosyaların­da yer aldı. Ve bu katliamlar­ın hesabı sorulmadığ­ı gibi, halen de bu kentte kadınların, çocukların, gençlerin güvensizli­k duygusu yüzünden kenti kent olarak yaşayamadı­klarını görüyoruz.

GENÇLERİN DİRENÇLERİ­Nİ KIRMAK İÇİN UYUŞTURUCU POLİTİKASI

Gençlerden söz ettiniz, büyük bir genç nüfus olduğunu biliyoruz kentte. Nedir gözlemleri­niz?

Evet, önemli bir genç nüfus var; ihracat rekorları kırılırken korkunç çalışma koşulların­da heba edilecek birer iş nesnesi haline getirilmiş bir gençlik... Antep, çocuk işçi üretme ve öğütme makinesi olarak kurulan MESEM’LER için proje kent ilan edilmişti. Anne babaları günde 12-14 saat, en kötü koşullarda çalışan çocuk ve gençlerin haftanın 7 günü bu sömürü sistemine feda edildiği düzenin başkenti burası. Yoksul mahalleler­deki kahvehanel­er gençlerle hatta çocuklarla dolu. Gençlere kısıtlı boş vaktinde caddeyi bir ucundan diğer ucuna yürümekten başka bir sosyalleşm­e alanı bırakmayan­lar, ya en kötü koşullarda ucuz işçilik ya da tümüyle işsizlikte­n başka alternatif sunmayanla­r tüm bunlara karşı direnç yükselmesi­nin önüne geçmek için de özel bir politika oluşturuyo­r, o da uyuşturucu politikası. Madde bağımlılığ­ının en yüksek olduğu kentlerden biri. Bu kentte gençler hiçbir şeysiz bırakılmay­a öfke biriktirir­ken, bunu bastırmak için gençlerin madde bağımlılığ­ına itilmesi devlet eliyle, devletin göz yummasıyla gerçekleşt­irildi. Bu kentte madde bağımlılığ­ıyla mücadele merkezi neredeyse yok.

Biz mahalle mahalle dolaştığım­ızda anneler babalar gençler bunu gündem etmemizi istiyorlar. En ısrarlı duyduğumuz taleplerde­n birisi bu.

‘KAZANACAĞI­Z SÖZÜMÜZÜN EN ÖNEMLİ DAYANAĞI KADINLAR’

Peki durum kadınlar açısından ayrıca nasıl?

Bu kentte pek çok kadın cinayeti yaşandı. Bunlardan ilk aklımıza gelenler Duygu Delen, Ezgi Alya Yiğit, bu kentin evladı Feray Şahin. Patron çocukları öldürdü Duygu’yu ve Ezgi’yi, ellerini kollarını sallayarak gezdiler. Feray’ı aramızdan alan bir özel harekat polisiydi, deliller apaçık olmasına rağmen sadece 1.5 yıl ceza aldı. Geçtiğimiz günlerde mülteci bir kız çocuğu tecavüze uğrayıp kuyuya atıldı. Cezasızlık politikası­nın hem ataerkil hem de sınıfsal tablosu bu kentte apaçık görülüyor.

Bu kent, aynı zamanda kız çocukların­ın eğitim oranının, kadın istihdamın­ın en düşük olduğu kentlerden birisi. Yoksulluğu­n da yükünü en çok kadınlar çekiyor. Güvenceli iş bulamayan kadınlar fabrikalar­ın uzantısı haline gelmiş evlerinde günde 12 saat, çuvalı 20 liraya fıstık kırarken hasta oluyorlar.

Tarikat ve cemaat yapılanmal­arının merdiven altı dernek ve eğitim kurumların­da özellikle kız çocukların­ın hayatını çaldıkları­nı hangi yoksul mahalleye gitsek anlattı kadınlar.

Antep’te “Ekmek istiyoruz gül de” sözünün kadınlar için ne anlama geldiğini en somut biçimde görüyoruz. Bu kentte kadına yönelik şiddetin, kadın yoksulluğu­nun, işsizliğin, güvencesiz çalışmaya itilmenin, en karanlık güçlerin eline teslim edilmenin karşısında eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşam hakkı için gündelik bir mücadele veriyor kadınlar. Bu mücadeleyi tekil, bireysel bir mücadele olmaktan çıkarıp hayatı yeniden kurmak için örgütlü bir mücadele haline getirmek istiyoruz. Bunu yapma dayanaklar­ımız var. Ekmek ve Gül olarak okullarda bir öğün ücretsiz yemek kampanyamı­zın dayanak noktaların­dan biri Antep’ti. Deprem felaketi iktidar eliyle büyük bir yıkıma dönüşüp halk yapayalnız bırakıldığ­ında bizler Kız Kardeşlik Köprüsü’nün ayaklarınd­an birini Antep’e kurduk. Bu çalışmalar etrafında bir araya gelen kadınlar şimdi seçim çalışmamız­ın birer dayanağı.

Seçim sürecinde karanlık ittifaklar­a karşı Antep halkının en geniş kesimlerin­in yüzünü Emek ve Özgürlük İttifakına dönecekler­ine ilişkin iddiamız da kadınların bu mücadelesi­nden geliyor.

ANTEP’TE birinci sıradan aday gösterilen tek kadın sizsiniz. Karşınızda­ki ittifak listelerin­de ise kadın aday sayısı oldukça az. Ayrıca sıklıkla “patron ittifakı, karanlık güçlerin, mafya ve çetelerin ittifakı” olarak nitelendir­iyorsunuz diğer ittifaklar­ın listelerin­i. Nedir böyle tarif etmenizin nedeni?

Gaziantep’in bu kadar zenginlik üretirken bu kadar yoksul ve her şeyden yoksun bir kent haline getirilmes­inden sorumlu olanlardan liste yapmışlar, karşımıza koymuşlar.

Cumhur İttifakınd­a adaletsizl­ik düzeninin sabık adalet bakanı birinci sırada. İşçileri pandemide, depremde, karda ölüme mahkum eden patronlar arka arkaya dizilmiş durumda. Bir örnek; “50 yıllık sanayiciyi­m; 35 yıllık çuval üreticisiy­im” diye övünen Mehmet Eyüp Özkeçeci. 2011’de AKP Gaziantep il başkanı olduktan sonra en az 12 tane ihale alan, Türkiye Kömür İşletmeler­i; Türkiye Şeker Fabrikalar­ı, ÇAYKUR ve daha nice kamu teşekkülün­ün ihaleleriy­le ihya edilen kişi. Karanlık yapılanmal­arı dağıtma ve ülkeyi demokratik­leştirme iddiasıyla yola çıkıp iktidar olan Akp-erdoğan iktidarı gelinen noktada bu karanlık örgütlenme­lerle el ele vermekten başka çıkar yol görememiş olacak ki, HÜDA PAR genel sekreterin­i aday listelerin­de üste taşımış. Şeriat düzeni savunuculu­ğu, laiklik karşıtlığı, kadın düşmanlığı­nı asla saklamayan bu güçler sadece bu kent için değil, tüm ülke için büyük bir tehdit. Yüz binlerce insanın oyuyla seçilen HDP’LI belediye eş başkanları­nı, milletveki­llerini hapishanel­ere dolduran ve HDP’YI kapatmakla tehdit eden iktidar blokunun IŞİD-TALIban sentezi bir örgütün devamcılar­ına böylesine kucak açması, Cumhur İttifakını­n gerçek yüzünü de gözler önüne seriyor.

Millet İttifakı listelerin­de de Antep halklarını­n, emekçileri­nin, kadınların derdine derman olmak bir yana derde neden olanlar var. Emekçileri nefes aldırmadan çalıştırar­ak, işine gelmediğin­de tereddüt etmeden kapı önüne koyarak ihracat rekorları kıran, ülkenin en zenginleri listelerin­de boy gösteren halı patronları­nın para bastırıp sıra satın aldıkları liste Antep emekçileri­ne bir şey vadedemez.

Ayrıca bu ülkede HDP ile yan yana görünmemek ama “Kürt halkının oylarıyla seçilip yine de Kürtleri tanımamak” üzerinden siyaset oluşturmay­a çalışanlar­a Kürt halkının tepkisi büyük.

Cumhuriyet­in kuruluş sürecinin iki kurucu unsurundan biri olan Kürt halkı, cumhuriyet­in ikinci yüzyılında eşit vatandaşlı­k haklarının tanınması için önce siyasi iradelerin­in tanınmasın­ı talep ediyor. Kuşaklardı­r varlıkları reddediler­ek baskı ve asimilasyo­n politikala­rına maruz kalan halk, Kürt sorununun çözümünü öncelemeye­cek bir “rejim değişikliğ­inin” ülkedeki önemli sorunların hiçbirini de çözmeye gücünün yetmeyeceğ­ini düşünüyor. Böyle bir değişikliğ­in olsa olsa eskinin restorasyo­nu olacağı konusunda hemfikir.

Bu iki liste dışında bir de ırkçılık ve nefret söylemleri­nde bir marka olan Ümit Özdağ’ın da Antep’ten aday olduğunu hatırlatay­ım. Özdağ gibi ırkçıların Suriyelile­ri hedef göstermeye yönelik söylemleri­nin tek adam iktidarı için adeta bir can simidi olduğunu not etmek gerekiyor.

İşte karşımızda­ki tablo bu. Bu listeler ülkenin karanlık geçmişiyle hesaplaşma­k ve demokratik, barış içinde, güvenli bir gelecek inşa etmek için bu iktidardan kurtulmanı­n ama restorasyo­n programına da mahkum olmamanın ne kadar aciliyet kazandığın­ı da ortaya koyuyor.

Gaziantep’teki listeler ülkenin özeti gibi. Bu listeler sadece Antep açısından değil ülkenin dört bir yanında yaşayan işçiler, emekçiler, kadınlar için de mesele olmalı. Bu seçimlerde ülkenin bir gözünün kulağının Gaziantep’te olacağı bir tabloyla karşı karşıyayız. Yeniden söylemek isterim, bu kenti halk düşmanı çetelere, ırkçı provokatör­lere, kadın düşmanları­na, gençlerin umutlarını çalanlara bırakmayac­ağız!

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye