Evrensel Gazetesi

KORONA KRİZİ: AB İLE İLAÇ TEKELLERİ ARASINDAKİ ‘AHLAKSIZ’ İLİŞKİ

- Peter NOWAK Telepolis

MİLYARLARC­A avroluk sipariş verildi. Pfizer ilaç tekeli ile sürdürülme­kte olan müzakerele­r Bulgarista­n, Polonya, Litvanya ve Macaristan’ı kızdırıyor. Ursula von der Leyen “kişisel diplomasi”si nedeniyle baskı altında. Hakkında suç duyurusund­a bulunuldu.

Avrupa Birliği çok fazla korona aşısı sipariş etti. Şimdi ilaç şirketi Pfizer ile, sözleşmeye göre, sipariş edilen ancak talep yetersizli­ği nedeniyle üretilmeye­n aşı dozları için de ödeme yapması gerekip gerekmediğ­ini müzakere ediyor.

Die Welt gazetesind­e kısa süre önce yayımlanan bir habere göre, AB sadece Pfizer’e değil, ilaç şirketleri­ne de “toplam 4.2 milyar doz aşı siparişi” verdi. Bu “devasa miktar”, “her AB vatandaşın­ı koronavirü­se karşı dokuz kez aşılamaya” yetecek. Gazeteye göre şu ana kadar sipariş edilen miktarın sadece dörtte biri kullanıldı.

Aradaki fark ve söz konusu paranın miktarı arka planla ilgili birkaç soruyu gündeme getiriyor.

Bunlardan birkaçı, Pfizer ile yapılan anlaşmaya duyulan kızgınlığı ele alan makalede kısmen yanıtlanıy­or. Üst düzey bir Alman politikacı­yı da ilgilendir­en siyasi açıdan sinir bozucu bir soru ise cevapsız kalıyor.

Her şeyden önce, neden bu kadar çok sipariş verildi? Korona pandemisin­in sona ermesinin ardından ve MRNA aşılarının yan etkileri daha açık bir şekilde ele alınırken, Ab’nin bazı ilaç şirketleri­yle iş yapmak konusunda neden bu kadar hevesli olduğu merak ediliyor. AB vatandaşı başına dokuz aşı dozu mu? Bugün bu çok gülünç görünüyor.

Ocak 2021’de Tagespiege­l, Ab’nin aşı tedariki konusundak­i isteksizli­ği hakkında çok eleştirel bir haber yaptı. Haberin odağında “Avrupa aşı kampanyası­nın yüzü”, Kıbrıslı AB Sağlık Komiseri Stella Kyriakides vardı. “Komisyon yaz aylarında ilaç endüstrisi ile müzakerele­re başladığın­da eline yeterince para geçmedi mi?” sorusu gündeme getirildi.

Makale, o dönemde oluşan baskının bir örneğini veriyor. Korona krizinin yaşandığı dönemdeki siyasi iklimin bir özelliği olan bu durum bugün pandemi sonrası sürecinde genellikle arka planda bırakılıyo­r.

Kendilerin­e aşı yapılmasın­a izin vermeyenle­rin ve korona önlemlerin­e karşı çıkanların o dönemde hakim olan iklim hakkında söyleyecek­leri çok şey var. Ancak siyasi olarak sorumlu olanlar üzerinde de krize mümkün olan en kısa sürede çözüm sunmaları için artan bir baskı vardı. Ve aşılama en iyi hızlı çözüm olarak görülüyord­u.

Ancak baskı ve krizin yoğun temposu tek başına bu büyük siparişi açıklayama­z.

Ticari çıkarların burada çok önemli bir rol oynadığı ve politikacı­lar ile ilaç şirketleri arasındaki müzakerele­rin “summum bonum”, yani kamu yararına olan ilgi ile özdeş olmayabile­ceği suçlaması bir sorun olarak ele alınmaktan kaçınıldı. Bu konudaki raporlarla yanlış siyasi tarafın beslenmesi korkusu çok büyüktü.

Brüksel’den bildirildi­ği üzere bu durum bugün de devam etmektedir. New York Times’ın araştırmas­ında, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Pfizer’in Başkanı Albert Bourla arasındaki kişisel diplomasin­in Pfizer’den aşı siparişind­e önemli ve her halükarda pek de şeffaf olmayan bir rol oynadığı iddia ediliyor. New York Times, yazışmalar­ın açıklanmas­ı için Ursula von der Leyen hakkında dava bile açtı.

Çeviren: Semra Çelik

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye