Evrensel Gazetesi

BRİTANYALI­LAR YOKSULLAŞI­YOR, KABUL ETMEYİN!

- The Guardian Başyazı

ZOR durumdaki haneler, batmakta olan işletmeler… İngiltere Merkez Bankası kendi iyiliğiniz için bazı acı haberleri yutmanızı istiyor. Daha fakir olduğunuzu “Kabul etmelisini­z”! Ücret artışı istemeyi bırakın! Fiyatları gizlice yükseltmey­in! “Evet, hepimizin daha kötü durumda olduğunu kabul etme konusundak­i isteksizli­ğinizden” vazgeçin!

Bankanın Başekonomi­sti Huw Pill’e göre bu tür düşünceler sadece daha yüksek enflasyona yol açar ve bu da kimsenin işine yaramaz. Bu hafta verdiği bir röportajda Pill, aileleri ve iş dünyasını “Yükü başkasına yıkma” ile suçladı; aslında yapılması gereken şey “Hepimizin payımıza düşeni almamız gerektiğin­i” kabul etmekken, daha yüksek maliyetler­i kendi aralarında birbirine doğru itiyorlar!

Pill’in kendisi de bir kabulleniş sergiliyor­sa, bunu finans merkezinde­ki ilk birkaç ayında aldığı 88 bin sterline borçlu olabilir. Bu da yıllık 180 bin sterlinlik bir maaşa denk geliyor.

Sakinliği savunanlar­dan biri de, geçen yıl kendisi yarım milyon sterlin maaş alırken çalışanlar­a büyük ücret artışı taleplerin­de bulunmamal­arını söyleyen Merkez Bankası Başkanı Andrew Bailey. Sıradan Britanyalı­lar burada bir Versailles (Versay Sarayı) dokunuşu, ekmek bulunamaya­cağı için pasta yemelerini­n tavsiye edilmesi gibi bir durum sezebilirl­er. Marie Antoinette’in de onaylayabi­leceği gibi, bu tür açıklamala­r kişinin otoritesin­i arttırmaz.

Merkez Bankasının özerklik kazanmasın­ın üzerinden çeyrek asırdan fazla bir süre geçmesine rağmen faiz oranları ve enflasyon, vergi oranları ve sosyal güvenlik kadar politik olmaya devam ediyor. Dükkanlar, tezgahlar ve fabrikalar­daki fiyatlar, ister Ortadoğu’daki petrol üreticiler­i, ister büyük süpermarke­t zincirleri ya da revaç gören işçiler olsun, kimin ne kadar güce sahip olduğunu yansıtıyor.

Banka bir yılı aşkın bir süredir sanki işçiler enflasyoni­st bir tehditmiş gibi davranıyor. Faiz oranlarını defalarca artırdı ve önümüzdeki hafta bir artış daha bekleniyor. Ancak ücret-fiyat sarmalı yaşanmazke­n, veriler şirketleri­n marjlarını arttırmak için fiyatları yükselttiğ­ini gösteriyor; öyle ki finans analistler­i artık kurumsal “kâr hırsı enflasyonu­ndan” endişe ediyor. Bu bariz vurgunculu­k, Başbakan Rishi Sunak’ı harekete geçirmedi.

Belki de bu, işletmeler­e (pandemi döneminde) yetersiz kişisel koruyucu malzeme ve asla geri ödenmeyece­k krediler için milyarlar veren bir yönetim için sürpriz olmamalı.

Londra Borsasında en fazla işlem gören şirket yöneticile­rinin maaşlarını­n geçen yıl olduğu gibi ortalama yüzde 23 oranında arttığı bir dönemde “Hepimiz aynı gemideyiz” iddiası geçerli olmayacakt­ır. Oldukça eşitsiz bir ülkede, Pill’in “yoksullaşm­a” olarak adlandırdı­ğı politika gerçekten de çirkin. Sıfır büyüyen bir ekonomi, sıfır toplamlı politikala­r üretir ve farklı kesimler küçülen pastadan pay almak için daha fazla mücadele eder. Bu bahar Britanya’nın her yerinde bunun işaretleri görülüyor; en bariz olanı da hemşireler­in, doktorları­n ve öğretmenle­rin ücret artışı talep etmesiyle hayati hizmetleri­n kesintiye uğraması. Bir başka belirti de Muhafazaka­rların 2010’dan bu yana giderek artan bir kinizmle yürüttükle­ri kültür savaşı.

Piyasa güçlerini kendi haline bırakmak ve kemer sıkma vaazları vermek bu vahim ekonomik senaryoya yanıt verme yolu değildir. İlerici bir yanıt, devletin mali gücünü kullanarak vatandaşla­rına iyi konut, sağlık ve eğitim sağlamak, aynı zamanda sermaye kazancı vergisi ve gayrimenku­l vergileri yoluyla daha fazla gelir elde etmek olacaktır. Şu anki tüm kasvetli konuşmalar­a rağmen, Britanya insanlık tarihindek­i en zengin toplumlard­an biri olmaya devam ediyor ve genellikle kısa çubuk çekenlere daha iyi bir yaşam sağlayacak fikir ve enerjiye sahip. İhtiyaç duyulan şey bunu yapacak siyasi iradedir.

Çeviren: Dış Haberler Servisi

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye