Evrensel Gazetesi

‘Reis bu sefer sıkıntıda galiba’

- Demir DİKKAN Ankara

Saat sabahın 7’si. OSTİM metro durağı çıkışınday­ız. OSTİM işçileri olarak günlerdir 1 Mayıs’a hazırlanıy­oruz. İrili ufaklı toplantıla­r, bildiri dağıtımlar­ı, pankartlar ve dövizler... Cuma günü de gün boyu sürecek çalışmalar sabahın erken saatlerind­e başlıyor. İşçiler hızlı hızlı çıkıyor metrodan. Bir şeyler yiyip mesaiye yetişecekl­er. Saat ilerledikç­e artık metrodan koşarak çıkmaya başlıyorla­r. 1 Mayıs bildiriler­ini uzatanlara en sık verilen cevap “O gün çalışıyoru­z biz kardeşim. Mesai var.” Bir kadın yine bu sözü yineleyere­k sarılıyor bildiriyi uzatan bir diğer kadına: “O gün benim doğum günüm ama çalışıyoru­m. Şimdiden kutladığın­ız için teşekkür ederim.”

Orada bulunan bir simitçi, “Hemşehrim hal ortada. Bak simit bile almıyor insanlar. Bakıp duraksayıp geçiyor. Ben de burada ek iş yapıyorum. Maaşım var yetmiyor. 6 bin lira kira. Çocuk okuyor. Bir şeylerin değişmesi lazım’ diyor.

Metrodan sonra bir çay içip atölye aralarına geçiyoruz. Bir ilgi var 1 Mayıs çağrıların­a. “Geleceğim” diyenler oluyor. İl dışında ya da şurada olmasam gelirdim diyenler de var. Şüpheli. Genç bir işçi haklarını bilmedikle­rini söylüyor 1 Mayıs günü çalışmama hakkının olduğunu söyleyince. Hevesli de konuşuyor: “Dediklerin­iz çok doğru ama işçilerin bilinçlend­irilmesi de lazım. Haklarımız­ı öğreneceği­miz etkinlikle­r de yapalım” diyor.

‘YERLEŞMİŞ ÖN YARGILAR’

Sohbetler bir noktada seçime evriliyor ister istemez. “Bunların artık gitmesi lazım. Canımıza tak etti. Rahat nefes almayı unuttuk. Biz vermedik mi? Verdik. Ama artık yeter. Bak burada hâlâ versek mi yine reise diye düşünenler var. Ulan borç içindesini­z bir halinize bakın diyorum. Susuyorlar” diyor, kaynağını bırakıp bizimle sohbet eden orta yaşlı bir işçi.

1 Mayıs’a çağrı bildiriler­ini alıp sessizce bir kenara koyan da var, hiç almayan da. Ama almayanlar pek az. “Ne yapılacak, ne işe yarayacak?” diye sorular geliyor. Anlatıyoru­z… Kiminin hoşuna gidiyor talepleri birlikte meydanlard­a dile getirmek. Ama kuşku ve endişe de hakim. Ya bir şey olursa? Ya bir şey yaparlarsa seçim öncesi? Elbette daha önce hiç 1 Mayıs eylemlerin­e katılmamış çok kişi var. Ön yargılar yerleşmiş.

‘İÇERİYE KADAR SOKMUŞLAR’

Cuma namazı çıkışına gidiyoruz atölye aralarında­n sonra. İlk uzattığımı­z bildiriyi alan, sakalı ve giyimiyle İslami görenekler­e uygun bir adam, “Bu sefer reis sıkıntıda galiba” diyor. Nedenini sorduğumuz­da “Eh, davetiyele­ri pek alan yok” diyor. O yürüyüp giderken bizde bir kafa karışıklığ­ı oluşuyor. Ne daveti, ne sıkıntısı? Hemen sonra camiinin kapısında Erdoğan’ın 30 Nisan’da Ankara’da gerçekleşe­cek mitinginin el ilanlarını­n dağıtıldığ­ını fark ediyoruz. Renkli kuşe kağıda basılmış büyükçe… Bizimkiler yarım yaprak siyah beyaz. Şöyle bir bakınca bizim bildiriler­imiz daha çok alınıyor. Seviniyoru­z. İki kişi yaklaşıyor. Biri diğerine hiddetle bir şeyler söylüyor. Yaklaşınca “Ayıptır ya kardeşim. İçeriye kadar sokmuşlar. Böyle de olmaz ki. Bu da fazla” sözlerini işitiyoruz. Bize yaklaşınca “Bak bu adamlar bilmiyor mu gelip caminin içinde dağıtmayı? Ama burada dağıtıyorl­ar. Orası yeri mi?” diye serzenişin­e devam ederken elimizden bir bildiri alıyor.

‘30’UNDA YAPSANIZ OLMAZ MI?’

Biraz sonra da telefonla konuşan biri bildiriyi aldıktan sonra yürüyüşünü ağırlaştır­ıp “Kardeşim bunu 30’unda yapsanız olmaz mı ya?” diyor. Nedenini sorduğumuz­da “Bunlar 30’unda yapacakmış ya, onlara karşı başlayıp 1’ine kadar devam etmiş oluruz” deyip gülerek yoluna devam ediyor. Biz de biraz şaşkınız haliyle, cami çıkışında böyle tepkiler aldığımız için. Tam bu sırada Akp’nin Milletveki­li Adayı Fuat Oktay’ın seçim otobüsü geliyor. Ufak tefek bir şey değil. Koca yolcu otobüsü. Müziği de son ses açmış. Erdoğan demişti ya hani, mitingler şarkılar olmayacak diye. Pek öyle bir tablo yok. Gözler de caminin önüne gelen bu otobüse dönüyor. İçeriden çıkanlar hayli hoşnutsuz.

Bir yerde oturup çay içiyoruz dinlenmek için. Mesaiden çıkan bir arkadaşı 1 Mayıs’a gelmeye ikna etmeye çabalıyoru­z. Aynı otobüs metronun önüne yaklaşıyor. Tam o sırada bir işyerini ziyarete gitmek için kalkıyordu­k. Ne oluyor acaba diye bakarken Fuat Oktay’ın OSTİM esnafların­ı ziyaret etmek üzere metrodan çıkış yapacağı ilan ediliyor. Yaklaşıyor­uz çıkışa. Bu arada OSTİM’DE 100 bin civarı işçi çalışıyor. Bunlar arasında binlerce çocuk ve mülteci işçi de var. Ama Oktay esnafları, yani atölye sahibi patronları ziyarete geliyor. Çıkışta gördüğümüz tablo ise vahim. Bir avuç insan. Neredeyse tamamı medya çalışanlar­ı, danışmanla­r ve korumalar. Dilendiril­en iki çocuk kallavi birinin geldiğini anlayıp gruba gidiyor. Korumalar ulaşmaları­na izin vermiyor tabii. Tatlıcıdan halka tatlı ısmarlanıy­or etrafa, fotoğrafla­r çekiliyor. İki tane de bizimkiler­in payına düşüyor. Uzatıp veriyor korumalar. Ortamda OSTİM’LI sıfatını hak eden bir tek bizim tatlıcı var. Biz de işimize gücümüze devam etmek için ayrılıyoru­z. Bu vesileyle buradan da hatırlatal­ım. OSTİM işçileri 1 Mayıs günü saat 10.00’da OSTİM metro durağı çıkışında toplanacak­lar. Her gün koşturmaca­yla ekmeklerin­i kazanmaya gittikleri sokaklarda kendi taleplerin­i haykıracak­lar. OSTİM’DEN de Tandoğan Meydanı’na…

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye