‘Reis bu sefer sıkıntıda galiba’
Saat sabahın 7’si. OSTİM metro durağı çıkışındayız. OSTİM işçileri olarak günlerdir 1 Mayıs’a hazırlanıyoruz. İrili ufaklı toplantılar, bildiri dağıtımları, pankartlar ve dövizler... Cuma günü de gün boyu sürecek çalışmalar sabahın erken saatlerinde başlıyor. İşçiler hızlı hızlı çıkıyor metrodan. Bir şeyler yiyip mesaiye yetişecekler. Saat ilerledikçe artık metrodan koşarak çıkmaya başlıyorlar. 1 Mayıs bildirilerini uzatanlara en sık verilen cevap “O gün çalışıyoruz biz kardeşim. Mesai var.” Bir kadın yine bu sözü yineleyerek sarılıyor bildiriyi uzatan bir diğer kadına: “O gün benim doğum günüm ama çalışıyorum. Şimdiden kutladığınız için teşekkür ederim.”
Orada bulunan bir simitçi, “Hemşehrim hal ortada. Bak simit bile almıyor insanlar. Bakıp duraksayıp geçiyor. Ben de burada ek iş yapıyorum. Maaşım var yetmiyor. 6 bin lira kira. Çocuk okuyor. Bir şeylerin değişmesi lazım’ diyor.
Metrodan sonra bir çay içip atölye aralarına geçiyoruz. Bir ilgi var 1 Mayıs çağrılarına. “Geleceğim” diyenler oluyor. İl dışında ya da şurada olmasam gelirdim diyenler de var. Şüpheli. Genç bir işçi haklarını bilmediklerini söylüyor 1 Mayıs günü çalışmama hakkının olduğunu söyleyince. Hevesli de konuşuyor: “Dedikleriniz çok doğru ama işçilerin bilinçlendirilmesi de lazım. Haklarımızı öğreneceğimiz etkinlikler de yapalım” diyor.
‘YERLEŞMİŞ ÖN YARGILAR’
Sohbetler bir noktada seçime evriliyor ister istemez. “Bunların artık gitmesi lazım. Canımıza tak etti. Rahat nefes almayı unuttuk. Biz vermedik mi? Verdik. Ama artık yeter. Bak burada hâlâ versek mi yine reise diye düşünenler var. Ulan borç içindesiniz bir halinize bakın diyorum. Susuyorlar” diyor, kaynağını bırakıp bizimle sohbet eden orta yaşlı bir işçi.
1 Mayıs’a çağrı bildirilerini alıp sessizce bir kenara koyan da var, hiç almayan da. Ama almayanlar pek az. “Ne yapılacak, ne işe yarayacak?” diye sorular geliyor. Anlatıyoruz… Kiminin hoşuna gidiyor talepleri birlikte meydanlarda dile getirmek. Ama kuşku ve endişe de hakim. Ya bir şey olursa? Ya bir şey yaparlarsa seçim öncesi? Elbette daha önce hiç 1 Mayıs eylemlerine katılmamış çok kişi var. Ön yargılar yerleşmiş.
‘İÇERİYE KADAR SOKMUŞLAR’
Cuma namazı çıkışına gidiyoruz atölye aralarından sonra. İlk uzattığımız bildiriyi alan, sakalı ve giyimiyle İslami göreneklere uygun bir adam, “Bu sefer reis sıkıntıda galiba” diyor. Nedenini sorduğumuzda “Eh, davetiyeleri pek alan yok” diyor. O yürüyüp giderken bizde bir kafa karışıklığı oluşuyor. Ne daveti, ne sıkıntısı? Hemen sonra camiinin kapısında Erdoğan’ın 30 Nisan’da Ankara’da gerçekleşecek mitinginin el ilanlarının dağıtıldığını fark ediyoruz. Renkli kuşe kağıda basılmış büyükçe… Bizimkiler yarım yaprak siyah beyaz. Şöyle bir bakınca bizim bildirilerimiz daha çok alınıyor. Seviniyoruz. İki kişi yaklaşıyor. Biri diğerine hiddetle bir şeyler söylüyor. Yaklaşınca “Ayıptır ya kardeşim. İçeriye kadar sokmuşlar. Böyle de olmaz ki. Bu da fazla” sözlerini işitiyoruz. Bize yaklaşınca “Bak bu adamlar bilmiyor mu gelip caminin içinde dağıtmayı? Ama burada dağıtıyorlar. Orası yeri mi?” diye serzenişine devam ederken elimizden bir bildiri alıyor.
‘30’UNDA YAPSANIZ OLMAZ MI?’
Biraz sonra da telefonla konuşan biri bildiriyi aldıktan sonra yürüyüşünü ağırlaştırıp “Kardeşim bunu 30’unda yapsanız olmaz mı ya?” diyor. Nedenini sorduğumuzda “Bunlar 30’unda yapacakmış ya, onlara karşı başlayıp 1’ine kadar devam etmiş oluruz” deyip gülerek yoluna devam ediyor. Biz de biraz şaşkınız haliyle, cami çıkışında böyle tepkiler aldığımız için. Tam bu sırada Akp’nin Milletvekili Adayı Fuat Oktay’ın seçim otobüsü geliyor. Ufak tefek bir şey değil. Koca yolcu otobüsü. Müziği de son ses açmış. Erdoğan demişti ya hani, mitingler şarkılar olmayacak diye. Pek öyle bir tablo yok. Gözler de caminin önüne gelen bu otobüse dönüyor. İçeriden çıkanlar hayli hoşnutsuz.
Bir yerde oturup çay içiyoruz dinlenmek için. Mesaiden çıkan bir arkadaşı 1 Mayıs’a gelmeye ikna etmeye çabalıyoruz. Aynı otobüs metronun önüne yaklaşıyor. Tam o sırada bir işyerini ziyarete gitmek için kalkıyorduk. Ne oluyor acaba diye bakarken Fuat Oktay’ın OSTİM esnaflarını ziyaret etmek üzere metrodan çıkış yapacağı ilan ediliyor. Yaklaşıyoruz çıkışa. Bu arada OSTİM’DE 100 bin civarı işçi çalışıyor. Bunlar arasında binlerce çocuk ve mülteci işçi de var. Ama Oktay esnafları, yani atölye sahibi patronları ziyarete geliyor. Çıkışta gördüğümüz tablo ise vahim. Bir avuç insan. Neredeyse tamamı medya çalışanları, danışmanlar ve korumalar. Dilendirilen iki çocuk kallavi birinin geldiğini anlayıp gruba gidiyor. Korumalar ulaşmalarına izin vermiyor tabii. Tatlıcıdan halka tatlı ısmarlanıyor etrafa, fotoğraflar çekiliyor. İki tane de bizimkilerin payına düşüyor. Uzatıp veriyor korumalar. Ortamda OSTİM’LI sıfatını hak eden bir tek bizim tatlıcı var. Biz de işimize gücümüze devam etmek için ayrılıyoruz. Bu vesileyle buradan da hatırlatalım. OSTİM işçileri 1 Mayıs günü saat 10.00’da OSTİM metro durağı çıkışında toplanacaklar. Her gün koşturmacayla ekmeklerini kazanmaya gittikleri sokaklarda kendi taleplerini haykıracaklar. OSTİM’DEN de Tandoğan Meydanı’na…