Fransa’da işçiler etrafında tarihsel bir birlik sağlandı
ınıflar mücadelesi tarihine önemli sayfalar eklemiş Fransa işçi sınıfı, geçtiğimiz ocak ayından bu yana yine tarihi olarak not edilen bir mücadele sürdürüyor.
Ülke, geçtiğimiz ocak ayından bu yana emeklilik yaşını 64’e yükselten yasa tasarısı nedeniyle yaygın ve örgütlü bir işçi hareketine tanıklık ediyor. Büyük işçi konfederasyonlarının yanı sıra gençlik örgütleri ve geniş halk kesimlerinin de parçası olduğu hareket, enerji ve ulaşım gibi önemli sektörlerde etkili grevler ve kitlesel sokak protestoları örgütledi. İktidardaki Emmanuel Macron ve hükümeti ise halk desteğini yitirmek pahasına geri adım atmadı ve tasarı yasalaştı. Bugün kitlesel 1 Mayıs protestolarının gerçekleşmesi bekleniyor.
Fransa’da uzun yıllar sonra sendikal merkezleri birleştiren bu hareketin nasıl örgütlendiğini, kilit noktalarını ve bundan sonra sürecin nasıl gelişeceğini Fransız İşçileri Komünist Partisinden (PCOF) Françoise Dubois ile konuştuk.
Dubois, Fransa’da sınıf mücadelesinin güncel durumuna dair sorularımızı yanıtladı.
SÖFKE NASIL PATLADI?
Geçtiğimiz ocak ayından bu yana emeklilik yasasında değişikliklere karşı ciddi bir mücadele veriliyor. Bugün yasa geçti ancak biraz başa dönersek, bu yasa değişikliği, temelde emeklilik yaşını iki yıl uzatan bu reform, neden böyle büyük bir öfkeye yok açtı?
Yasaya yönelik bu reddediş, bir araya gelerek bu sosyal patlamaya yol açan çeşitli unsurlarla açıklanabilir.
Son yıllarda, çalışan kitlelerin yaşam ve çalışma koşullarına yönelik saldırılar, 2022 sonbaharında sosyal konutlara, işsizlere yönelik saldırılarla durmadı... İş gücü, sömürünün pekiştirilmesi nedeniyle fiziksel ve psikolojik olarak tükenmiş durumda. Sağlık, eğitim, ulaşım vb. kamu hizmetleri, kemer sıkma politikalarının etkisiyle işçilerin ve halkın aleyhine olacak şekilde kötüleşti. Pandemi ve haftalarca süren tecrit, genellikle en düşük ücret alan “ilk sıradakilerin” toplum hayatındaki rolünü vurguladı; çalışmanın anlamı ve varoluşun kırılganlığı hakkında düşünmemizi sağladı. Kovid-19 pandemisinin sona ermesinden bu yana, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yanı sıra büyük şirketlerde de ücretlerle ilgili grevler gelişmeye başladı. Enflasyonla birlikte bu grevler daha da arttı. İşte bu bağlamda hükümet reformunu açıkladı. Yani 2 yıl daha mümkün değil! Çok fazla!
ON YILLAR SONRA İLK DEFA
Yine ilk zamanlardan devam etmek istiyorum, ilk öfkenin ve ilk tepkilerin ardından mücadele nasıl örgütlendi, hangi aşamalardan geçti ve hangi sosyal kesimler bu mücadeleye nasıl katılım sağladı? Bu süreci biraz detaylandırmak gerekirse neler anlatırsınız?
İlk olarak tüm işçi konfederasyonları 19 Ocak’ta bir günlük grev ve gösteri çağrısında bulunmak üzere sendikalar arası bir toplantıda bir araya geldi. Bu on yıllardır gerçekleşmeyen bir durumdu. Bu birliktelik, reform projesinin bu sendikaların tabanı tarafından çok güçlü bir şekilde reddedildiğini yansıtıyor. Bu birliktelik, ayrıca, kendi sendika tabanlarının ötesinde çok sayıda insanı çe
Fransa’da ocak ayından bu yana emeklilik yaşını 64’e yükselten yasa tasarısına karşı işçi mücadelesi sürüyor. (Fotoğraf: Eren Araman/evrensel)
kerek olumlu bir rol oynadı.
Diğer günlerde de grev ve eylemler gerçekleşti: Bugüne kadar toplam 12 grev ve eylem gerçekleşti. Bazı sektörler birkaç gün boyunca grev yaptı. Özellikle demir yolu işçileri, elektrik işçileri, rafineri işçileri ve çöp toplayıcıları. Birçok yakıt deposu ve elektrik santralinin önünde grev hatları oluşturuldu; kavşaklar işgal edildi, sanayi ve lojistik bölgeleri bloke edildi vs.
İşçi sınıfının büyük taburları, özellikle de kamu şirketlerinde çalışanlar -ama sadece onlar değilharekete geçti. Çalışan nüfusun çok geniş kesimleri onların yanındaydı. İşçi sınıfı etrafında halk birliği sağlandı.
MERKEZLER ÇAĞRI YAPTI AMA GREVLER TABANDA ÖRGÜTLENDİ
Fransa basını ve genel olarak uluslararası hakim basın eylemleri daha çok çatışmaları öne çıkararak verdiği için detaylarını Türkiye’den görmemiş olabiliriz,
bu yüzden sormak istiyorum grev ve eylemler örgütlenirken sendika merkezlerinin çağrıları mı sadece etkili oldu? Yoksa tabanda da işçiler kendi örgütlenmelerini oluşturdular ve mücadelenin karar süreçlerine katıldılar mı?
Konfederasyonlar, çok yaygın bir şekilde takip edilen ulusal grev ve seferberlik günleri için çağrıda bulundu, ancak grev ve eylemler tabanda, şirketlerde, yerel bölgelerde, departmanlarda örgütlendi. UL (yerel sendikalar) ve UD (departman sendikaları), genellikle sendikalar arasında birlik içinde, ulusal eylem günlerinin dışında da yerel gösteriler örgütlediler. Yollarda ve otoyollarda barikatlar kurdular, grev gözcülüğü yaptılar, demir yollarını işgal ettiler, şirketlerde veya idarelerde elektrik kesintileri vb. gerçekleştirdiler ve propaganda eylemleri düzenleyerek ayrı bir rol oynadılar.
REFORM GREVLERİ SONA ERDİ, HAK GREVLERİ DEVAM EDECEK
Bugün grevler ve iş yerlerindeki mücadele ne noktada? Hâlâ devam eden grevler var mı?
Reformun geri çekilmesi talebiyle doğrudan bağlantılı olan grevler, reformun Anayasa Konseyi tarafından onaylanması ve yasanın hükümet tarafından yürürlüğe konmasının ardından kademeli olarak sona erdi. Gap kentindeki Enedis Termik Santralinde 28 gün süren işgalin ardından işçiler grevi sona erdirme kararı aldı ve “Biz vazgeçmek için değil, ara vermek için oy kullandık. Mücadele farklı bir çehreye bürünecek” dediler. Bu örnek, bu sektördeki genel havayı gösteriyor.
Ancak emeklilik reformuna karşı hareket sırasında da dahil olmak üzere hiç durmayan ücret talepli grevler Fransa’nın her yerinde yeniden başlıyor.
MÜCADELENİN ORTASINDA CGT KONGRESİ
Süreç devam ederken buradan baktığımızda mücadeleci bir sendika olarak öne çıkan Cgt’nin (Genel iş Konfederasyonu) genel kongresini yaptığını ve hatta başkanının değiştiğini gördük? Bu kongrede neler tartışıldı? İşçilerin talepleri kongrede nasıl ele alındı? Yönetimdeki değişim olumlu yönde oldu mu?
Harekete katılan milyonlarca insan 27-31 Mart tarihleri arasında yapılan CGT kongresini pek etkilemedi ama hareket, kendisini daha radikal olarak sunan ve Cgt’nin WFTU’YA (Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu) geri dönmesi için kampanya yürüten bir akımın yıllardır elinde tuttuğu bazı pozisyonların kristalize olmasını sağladı. Konfederasyonun lideri (Philippe Martinez) yeniden seçime girmedi ama yerine geçmesi için bir aday öne sürdü. WFTU akımı, CGT’DE var olan diğer muhalif akımlarla birlikte, eski yönetim tarafından öne sürülen adayın önünü kesti ve faaliyet raporunun reddedilmesini sağladı (kuşkusuz çok küçük bir yüzdeyle). Muhaliflerin birbirleriyle mücadele ettiği bu kongre, muhalefetin bazı değişikliklerini içeren yönelim raporunun oylanması ve yeni bir yönetimin seçilmesiyle sona erdi. Olumlu olan, merkezin birliğini korumuş olması, ancak yöneliminde kayda değer bir değişiklik olmadı.