O beyaz bayrakları işçilerin kanı kırmızıya boyuyor
ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) tarafından sendikalı işletmelere verilen “Beyaz Bayrak Ödülleri” önceki günlerde Ford, TÜPRAŞ, Türkiye Şişecam, SOCAR, Vakko, Kolin İnşaat, Sanko Tekstil, Sarkuysan gibi yerli ve uluslararası sermayeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin tarafından verildi.
Tüm dünyada esnek, kuralsız, ağır çalışma ve yaşam koşullarına karşı son aylarda artan grev ve protestoların ardından ülkelerde 1 Mayıs gösteri ve mitingleri, önceki yıllara kıyasla daha çok sayıdaki yerleşim alanında ve görece daha güçlü katılımla gerçekleşmişti.
Türkiye’de de 1 Mayıs’ın yaygın şekilde kutlanmasının ardından ÇSGb’nin bu ödülle gündem olmasına değineceğiz fakat adı “beyaz bayrakla” geçen uluslararası sermaye ve tekellerin kârları, toplu sözleşme, örgütlenme ve sendika hakkı konusundaki sabıkalarına değinmeyeceğiz.
Akp’nin 2002’den beri dillendirdiği aslında 20 yıllık projelerinden biri olan örgütlü ve toplu sözleşmeli iş yerlerine verdiği bir beyaz bayrak hikayesi...
BAKANIN ELEŞTİRDİĞİ SİSTEMİ AKP GETİRMİŞTİ
AKP ve tek adam hükümetinin vitrin yüzlerinden Çalışma Bakanı Vedat Bilgin, açıklamalarını sanki başka bir ülkenin bakanıymışçasına yapıyor. Memur-sen’in Uluslararası Emek ve Dayanışma Kongresi adındaki organizasyonunda Çalışma Bakanı Vedat Bilgin bir konuşma yapmış. Kapitalizme eleştiriler yönelten Bilgin sanki başka bir ülkede bakanmış gibi öyle böyle laflar etmemiş: “Reel ekonominin üretimi, kârları aritmetik olarak artıyor ama finans kapitalizm kârları geometrik olarak artıyor. 2008’de yaşanan ekonomik kriz bunu doğruladı. Bugün de bu devam ediyor. Demek ki kapitalizmin insan hayatını tahrip eden bir büyüme modeli var. Her şeyden önce emekçilerin hayatını yok ediyor.”
Vedat Bilgin, Bakanlığın bütçe görüşmelerinde gündeme gelen 43 madencinin yaşamını yitirdiği Amasra’daki patlamaya ilişkin konuşmuş, konuşmasında işçi sağlığı ve iş güvenliği sistemini eleştirmişti. Bilgin, “Bütün işletmeler özel bir kuruluştan iş sağlığı güvenliği hizmeti satın alıyor. Satın aldıkları hizmetin parasını patron ödüyor. Patronun işletmenin ödediği iş güvenliği iş sağlığı müessesesi işleyebilir mi? Bunun pratik faydası olmadığı ortada” demişti. Ancak Bakanın değiştirilmesini önerdiği sistem meslek örgütleri ve uzmanların tüm itirazlarına rağmen 2012’de AKP tarafından hayata geçirilmişti.
HER GÜN 5 İŞ CİNAYETİ
Her gün 5 iş cinayetinin yaşandığı, haftalık çalışma süresinin ortalama 55 saat olduğu, son bir yılda emeğin payı gayrisafi milli hasıladan (GSMH) yüzde 32.6’dan yüzde 25.4’e düşerek son yılların en yüksek yoksullaşmanın olduğu ülkenin bakanı değil sanki. Fransa’da bir işçinin 15 yılda çalıştığı iş günü sayısıyla Türkiye’de çalışan bir işçinin 10 yılda çalıştığı iş günü sayısı denk. Ülkedeki kayıt dışılık, işçi sağlığı ve güvenliği için gerekli önlemlerin alınmaması, can kayıplarının, örgütlenme hakkının gasbının çözümü, işçinin hakkını “tanıyan” patronlara devletin “beyaz bayrak” ödülü vermesi! İşçi sağlığı-iş güvenliği kurallarının uygulandığı, sendikal örgütlenmenin gerçekleştiği, işçiyi kayıtlı çalıştıran iş yerlerinin “haksız rekabetle karşı karşıya olduğunu” savunan bu anlayış, patronlara göz kırpıyor. Her türlü teşvikin öncelikli olarak “beyaz bayraklı” patronlara sağlanmasını öngören bu projenin sahipleri, patronun işçinin anayasal haklarını tanıdığı için ödüllendirilmesi gerektiğini söyler. İşin esası patronu desteklemek, işçi ise teferruat!
GERÇEKLER FARKLI
Sayın Bakan bir parçası olduğunuz iktidar döneminde 20 grev ertelendi (yasaklandı), 200 bine yakın işçinin sözleşme hakkı engellenmiş oldu. İşçiler kolluk güçlerini karşısında görüyor her sendikalaşma deneyiminde.
Farplas: Otomotiv parçaları üreten Farplas fabrikasında Birleşik Metal-İş Sendikası ile örgütlenen işçiler, tazminatsız bir şekilde işten çıkarıldı. İşçiler, ücret artışı ve işe iade talepleriyle başlattıkları direnişle fabrikaya kapanmış, 108’i gözaltına alınmıştı.
Bel Karper: Tekirdağ Çorlu’da faaliyet gösteren Bel Karper fabrikasında, işçilerin örgütlü olduğu Tekgıda-İş Sendikasının 6 yıl süren davayı kazanmasının ardından patron TİS masasına oturmadı. İşçilerin TİS görüşmelerinin yapılması talebiyle başlattıkları grev 260 gün sürmüştü.
Enerya: Denizli’de Enerji-sen’e üye oldukları için işten atılan doğal gaz dağıtım şirketi Enerya’da çalışan 70’ten fazla işçi direnişe başladı.
Destek Otomotiv: Bursa’da Destek Otomotiv fabrikasında sendikalaştıkları için işten atılan ve direnişe başlayan 100’e yakın işçiye yönelik polis müdahalesi sonucu 7 işçi hastaneye kaldırıldı.
Mata: Ek zam için iş bırakarak direnişe geçen Mata işçileri Ankara’ya yürümek istediklerinde karşılarına yüzlerce polis dikildi.
Bu müdahaleler konusunda da listeyi uzatmak mümkün.
TABLO PATRONLARA TEŞVİK, İŞÇİLERE CEZA
İşçilerin yüzde 86’sının sendikasız, yüzde 93’ünün toplu iş sözleşmesi kapsamında olmadığı, toplu iş sözleşmesi kapsamı ve sendikalaşma açısından OECD (Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü) sonuncusu olduğu ülkede patronlara “beyaz bayrak” vermek yerine yasaları çiğnediği için ceza verilmesi, patronların otoritesinin sınırlanması gerekmektedir. Ancak tablo patronlara teşvik, işçilere ceza şeklinde tam tersi. İşçi sendika dese işten atılıyor, grev dese yasaklanıyor. Sendikalaşma oranını düşüren ana faktör tek adam sistemi ile kalıcı olarak kurumak istenen örgütlenme ve sendikalaşma önündeki baskıcı yaklaşımların toplamıdır.