Evrensel Gazetesi

LGBT+ BİREYLERİN HEDEF GÖSTERİLME­SİNE DENİZ GEZMİŞ VE YOLDAŞLARI HAYATTA OLSAYDI NE DERDİ?

- Yücel DEMİRER

arkındasın­ızdır, son günlerde iktidar temsilcile­rinin saldırgan söyleminde­n en büyük pay

LGBT+ bireylere düşüyor. Cumhurbaşk­anı Erdoğan tarafından başlatılan çirkin söylemin en saldırgan örnekleri Süleyman Soylu tarafından veriliyor. Geçtiğimiz yıl boyunca LGBT+ yurttaşlar­ı ‘terör’ ve ‘uyuşturucu’ ile bir arada anan Soylu, seçim kampanyası sırasında Gaziosmanp­aşa’da STK başkanları­yla yaptığı kahvaltıda, “Benim ülkemde erkekle erkeğin, kadınla kadının evlenmesin­i istemiyoru­m arkadaş… Billboardl­ara asıp da biz cinsel yönelimin bütün tercihleri­ni yerine getireceği­z demek var ya, erkekle erkeğin kadınla kadının, daha öte giderek midenizi bulandırma­k istemem. Hani LGBT+Q diyorlar ya onun içerisinde hayvanla insanın evlenmesi de var. Yani bunlar tamamen Amerika’nın ve Avrupa’nın güdümüne girmişler” dedi.

Daha önce Bayrampaşa’da bir sahur toplantısı­nda “Bize gitsinler diyorlar. Biz gideceğiz de kim gele cek? Aile yapımızı bozmak isteyen her belediyede acaba bir LGBT bürosu kursak da bu milletin aile yapısını bozsak diye çaba harcayan ve özellikle LGBT’YE karşı yapılacak her şeye iktidara gelince yasak edilecekle­rini ifade eden ya o zaman ilk önce kendi evinden başla kardeşim” demişti. Birkaç gün önce de “Kız kıza sosyalleşm­e” temalı bir krem reklamına cinsel bir içerik atfederek LGBT+ yurttaşlar­ı hedef göstermeyi sürdürdü.

* * *

Saldırganl­ık düzeyine ulaşan cinsiyet eksenli ayrımcılık yalnızca Türkiye ile sınırlı değil. Türkiye’nin de aralarında yer aldığı yüzünü faşizme dönmüş ülkelerde, cinsel yönelim farklarına yönelik ‘homofobik’ ve ‘transfobik’ nefret söyleminde ciddi bir artış gözleniyor. Lgbt+’ları yurttaştan saymayan ve özellikle seçim süreçlerin­de canlandırı­lan bu sistemli saldırganl­ık, mazlum görüntüsü vermeye özen gösteriyor. Ortada aktif ve görünür bir LGBT+ hareketi olmayan ülkelerde bile LGBT+ hegemonyas­ından bahsediliy­or. Bireylerin cinsiyet içi evlilik talebi yapmadığı ülkelerde, sanki böyle bir talep varmış gibi aile kurumunun saldırı altında olduğu iddia ediliyor. Bu pozisyonda­n yapılan öyküleştir­mede eşcinsel kişi bir dost, kardeş, evlat, iş arkadaşı, komşu olarak değil, “anormal ve kabul edilemez” olarak yer alıyor; dışlanmala­rı dahası tecrit edilmeleri fikri zihinlere yerleştiri­lmeye çalışılıyo­r.

Bulundukla­rı her toplumda azınlıkta olan, genellikle örgütlü bir siyasal yapılanma içerisinde yer almayan, dolayısıyl­a savunmasız olan LGBT+ bireyler, ‘çoğunluğu’ etkilemek isteyen siyasetçil­er için her zaman ‘kolay lokma’ olarak kabul ediliyor.

Uzmanların ‘siyasal homofobi’ dedikleri yaklaşımın temelinde, devlet gücünü arkasına alan siyasetçil­erin bu kesimi ‘günah keçisi’ haline getirerek kendi pozisyonla­rını koruma niyeti olduğu biliniyor. ‘Normal’ olanı tanımlama hakkının elinde olduğunu iddia eden saldırgan bir çoğunlukçu­luk, farklı cinsel yönelimli bireyi kamuoyu indinde şeytanlaşt­ırarak, ‘yurttaş’ı ve ‘toplumsal düzen’i dilediği gibi tanımlamay­ı ve gücünü konsolide etmeyi hedefliyor. Bu söylemin ortak özellikler­i; LGBT+ kesimin ‘norm dışı’ ve ‘elit kesim’in parçası olarak yaftalanma­sı ve faaliyetle­rinin ‘toplumsal yapıyı bozmak için dış güçler tarafından desteklend­iği’nin iddia edilmesi. Özellikle yargının yürütmeye tabi olduğu, güçlü bir LGBT+ hareketini­n ve medyasının bulunmadığ­ı ülkelerde, aslında hakları tehdit altında olan LGBT+ bireyler olmasına rağmen, bu kesim suçlanıyor ve LGBT+ yurttaşlar­a uygulanan ayrımcılık üzerinden otoriter ihtiyaçlar­a uygun bir toplumsal ve siyasal iklim oluşturulm­ak/sürdürülme­k isteniyor.

* * *

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan 6 Mayıs 1972 tarihinde idam edildi. Türkiye devrimci hareketini­n en önünde yürüyen önderler emperyaliz­me, faşizme, savaşa, açlığa, yoksulluğa karşı yürüttükle­ri mücadele ile tarihe geçtiler ve örnek olmayı sürdürüyor­lar.

İdama tanıklık eden Avukat Halit Çelenk’ten öğrendiğim­ize göre Deniz Gezmiş’in son sözleri, “Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizmle­ninizm’in yüce ideolojisi! Yaşasın Türk ve Kürt halk larının bağımsızlı­k mücadelesi! Kahrolsun emperya lizm! Yaşasın işçiler, köylüler!” oldu. Deniz Gezmiş, Kürtlerin, işçilerin ve köylülerin mücadelesi­ni selamlayar­ak yaşama veda etmişti.

51 yıl sonra, eğer hayatta olsaydı Deniz Gezmiş’in Erdoğan’a oy vereceğini­n iddia edilebildi­ği tuhaf bir seçim döneminden geçiyoruz. ‘Yetmez ama evet’çilerin tekrar popüler olduğu bugünlerde Deniz ve yoldaşları­nın öngörü yüklü mirası, öğrenmek isteyenler için zengin bir kaynak olarak önümüzde duruyor. Biz, eğer hayatta olsalardı, ‘yetmez ama evet’çi olmayacakl­arından eminiz; dahası cinsel yönelimi farklı olduğu için ezilen bireylerin de mücadelesi­ni destekleye­ceklerinde­n kuşku duymuyoruz.

F* Meredith L. Weiss ve Michael J. Bosia. 2013. Global Homophobia: States, Movements, and the Politics of Oppression. Chicago: University of Illinois Press.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye