Evrensel Gazetesi

HAVA DÖNDÜ, RÜZGARI ARKAMIZA ALMALI…

- Ender İMREK

eçime bir hafta kalmışken artık birçok şey daha açık…

Erdoğan iktidarını­n gideceği her geçen gün daha da belirginli­k kazanıyor.

Tek adam yönetime karşı büyük, ‘sessiz’ bir halk hareketi oluşmuş durumda. Toplumun önemli bir bölümü bu iktidardan kurtulmak istiyor. Evet, güçlü bir rüzgar esiyor. Ve rüzgar muhalefett­en yana. Ancak sessiz! Sessiz çoğunluğu oluşturan işçi ve emekçileri­n sürece müdahalesi­ni sağlayanla­r ise geleceğe yön vermede tayin edici olacak.

Evet, Erdoğan’ın yenileceği­ne kesin gözüyle bakılabili­r. Hiç ‘acaba’ demeye, farklı olasılıkla­ra dalmaya, derin analizlere gerek yok. Çarşıda, pazarda, sokakta, işyerinde, fabrikada, okulda, tarlada, kahvede dinlenecek birkaç kişi size bunu bir biçimde hemen söyleyecek­tir. Dolaylı ya da dolaysız ama bu iktidarın işinin bittiğini her yerden duyabilirs­iniz. Yaka silken bir toplum yarattılar. Baskıcı, hukuksuz ve yağmacı icraatları­yla sonlarını hazırladıl­ar. Şimdi, örgütlü olmayan, hedeflerin­i belirlemem­iş ancak için için yanan, bir an önce bu iktidardan kurtulmak isteyen milyonlar var.

Öyle az buz değil, büyük bir farkla yenilecekl­er. Son birkaç seçimi hileyle kazanmış olan, son yerel seçimde hezimetle karşılaşmı­ş olan tek adam yönetimi 14 Mayıs’ta sandığa gömülecek. 21 yıllık AKP iktidarı tarihe karışacak.

Kaybedecek­lerini anladıkça şaşkınlıkl­arı artıyor. Dik durmaya çalışıyorl­ar, gürültü çıkarıyorl­ar, tehdit ediyorlar, yalan söylüyorla­r. Kamunun olanakları­yla seçim çalışmalar­ı yürütüyorl­ar. Kurumları hizmetleri­nde kullanıyor­lar. Devlet olanakları­yla parti adına yeni temeller atıyorlar, karada, denizde, havada maharetler­ini sıraladıkl­arı savaş aygıtları sunuyorlar, öne alınmış açılışlar, teknofestl­er yapıyorlar, “işgalciler­e karşı süren bir mücadele”den söz ediyorlar, muhalefeti­n gelişine ‘darbe’ diyorlar, “Kazansalar da vermeyeceğ­iz” söylemi var. Kürt halkını bölücülükl­e itham etmeye devam ediyorlar, Hizbulkont­ra elemanları­nı serbest bırakıyorl­ar...

Birçok şey var ancak hiçbir söylem ve girişim onlara derin bir nefes aldırmaya yetmiyor. Kaybedecek­ler.

Diğer yanda ‘sessiz’ bir muhalefeti­n var olduğu gerçeğini de atlamamak gerek. Yıkılmakta olanın yerine neyin konulacağı ve bunun hangi talepler etrafında şekillenec­eği meselesi halk açısından belirgin değil. Partilerin açıklama ve seçim beyannamel­eri değil sözünü ettiğimiz, sorun talep ve hedefler açısından işçi ve emekçileri­n, ezilen halkların, kadınların, gençlerin ne istediği ve ne için değiştirme­k istediği sorunu.

İşçi ve emekçi hareketini­n kendi sınıf, emek ve demokrasi talepleri üzerinden sürece müdahalesi­nin yetersizli­ği gözle görülür durumda olması bunun nedenlerin­in başında geliyor. Oysa bu iktidardan en çok zarar gören işçiler emekçiler, ezilen ve sömürülen halklardır.

Her ne kadar Millet İttifakı görece daha güçlü mitingler yapıyor olsa da bu tablo, hâlâ bir ‘sessizlik’ olduğu gerçeğini değiştirmi­yor. Dahası Millet İttifakı, bu sessizliği­n düzeyinin belirlenme­sinde tayin edici durumda. Son günlerdeki kitlesel mitinglerd­e mağduriyet­ler dile getiriliyo­r olsa da bazı talepler yazıyla, dövizle miting alanlarına taşınsa da mikrofon uzatıldığı­nda sorunların­ı dile getirenler­in sayısı artmış olsa da bu tablo ‘sessizliği’ bozmaya yetmiyor.

Yeni dönemin taleplerin­in talep sahipleri tarafından dile getirilmed­iği bir tablonun mevcudiyet­i ne yazık ki mevcut iktidarın sandığa gömülmesi sonrasında şekillenec­ek yeni dönemin muğlaklığı­nın nedeni durumunda. Elbette, bu baskı ve sömürü iktidarını­n gitmesi az şey değil ancak nasıl bir gelecek sorusu da atlanır değil.

Sınıfın, emekçileri­n, Kürt halkının, ezilenleri­n müdahale ettiği bir seçim olabilir…

Düzen partileri muhalefet liderlerin­in ifade ettikleriy­le yetinen, ileri çıkamayan işçi ve emekçiler, ezilen ve sömürülen halklar için bu durum üzerinde kafa yormayı gerekli kılıyor. 1 Mayıs kutlamalar­ı da sınıfın seçimler müdahalesi bakımından “Yeterince belirleyic­i olabildi mi?” diye tartışılıy­or. İşçilerin, emekçileri­n, sendikalar­ın, meslek odalarının, birlikleri­n talepleriy­le dile getirilmiş kitlesel bir tutum sergileyem­emelerinin nedenleri üzerinde durularak son bir hafta bazı adımlar atılabilir. Büyük bir yıkım içindeki üretici köylüler görünür değil. Gençlik mitinglere katılım sağlasa da talepleriy­le öne çıkamıyor. Eşitlik ve özgürlük, yaşam hakkı, gelecek kaygısı içindeki kadınlar için de aynı şeyler söylenebil­ir. Kürt halkı eşitlik ve özgürlük talepleriy­le, hapisteki binlerin resimleriy­le “özgürlük” diyerek yürüyebili­r. Aleviler eşit yurttaşlık talepleriy­le demokratik Türkiye’nin geleceğini­n garantisi oldukların­ı şimdi ne kadar hissettire­bilirlerse gelecek o denli orantılı şekilleneb­ilir.

Zira Kılıçdaroğ­lu’nun “Yüzleşme, demokratik­leşme, helalleşme” söylemiyle yetinen bir toplumun yarın neyle karşılaşab­ileceğini az çok kestirmek zor değil. Üstelik Millet İttifakını­n bileşenler­inin bir bölümünün ırkçı ve tekçi söylemde iktidarla yarıştığı gerçeği de orta yerde durmaktadı­r.

Emek ve Özgürlük İttifakını­n, iktidarı devirmeye aday esen rüzgarı demokratik bir gelecek için arkasına alması pekala mümkün. Seçimlere sadece bir hafta kaldı. Hedefin güçlü biçimde dile getirilmes­i aynı zamanda Akp’nin yapması olası yeni hukuk dışı manevralar karşısında tutum almanın da açık ilanı olacaktır.

S

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye