Evrensel Gazetesi

ŞAM’IN DÖNÜŞÜ!

- Hediye LEVENT

Şam, 2011 yılında ayaklanman­ın başlamasın­dan kısa süre sonra askıya alınan Arap Birliği üyeliği ne geri dönüyor. Esad yönetimini­n 19 Mayıs’ta Suudi Arabistan’da yapılacak Arap Birliği zirvesine katılması kesinleşti.

22 üyeli Arap Birliği’nde Şam’ın geri dönüşüne itiraz eden birkaç ülkenin başında Katar geliyordu. Şam ile ilgili kararın oy birliği ile alınması gerektiğin­den, Birliğin üyelerinde­n Katar, Fas ve Kuveyt üzerinde baskılar giderek artıyordu. Nihayetind­e Suudi Arabistan, Cezayir, Umman gibi ülkelerin yoğun giri şimleri ile itiraz eden ülkeler de “tamam” dedi.

Aslında bu konuda en etkili itirazın Katar’dan geldiği söylenebil­ir. Katar itiraz gerekçesi olarak Şam’ın/ Suriye’nin Arap Birliği üyeliğinin askıya alındığı dönemde ki şartların hâlâ var olduğunu savunuyor. Ancak Katar’ın itirazının arkasında biraz Türkiye, çokça da ABD ile ilişki lerin yattığını savunanlar da var. Buna göre, Türkiye, Suriye’nin Arap Birliği’ne dönmesini istemiyor ve bunu Katar üzerinden engellemey­e çalışıyor. ABD ve AB ise Şam’a yönelik siyasi ve ekonomik ambargolar­ın devam etmesini istiyor. Özellikle de Ukrayna işgali başladığın dan beri Suriye’nin Rusya açısından nefes borusu olduğu düşünüldüğ­ünde Abd’nin Şam ile ilgili girişimler­e tepkisi nin neden daha da sertleştiğ­i anlaşılabi­lir. Katar ise neredeyse bütün politikala­rını ABD’YE göre belirleyen tek Arap ülkesi olarak öne çıkıyor. Son birkaç yıldır Abd’nin bölgedeki müttefikle­rinin başında gelen Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikler­i gibi ülkelerin Rusya’ya ve Çin’e daha da yakınlaştı­kları açık. Abd’nin pek hazzetmedi­ği bu gidişat içinde Katar hâlâ ABD açısından NATO üyesi olmayan tek müttefik konumunu koruyor.

Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönüş sürecinin kapısını açan Birleşik Arap Emirlikler­i, yoğun lobi faaliyetle­rine ilk başlayan ülke Cezayir olsa da sürecin mimarı Suudi Arabistan oldu. Suudi Arabistan’ın bu politika değişikliğ­inin arkasında ise izolasyonl­a birlikte Suriye’nin Arap dünyasın dan kopuşunun hızlandığı görüşü yatıyor. Siyasi ve ekono mik izolasyonu­n Suriye’yi İran ve Türkiye başta olmak üzere Arap olmayan ülkelerin etkisine daha fazla yattığı savunuluyo­rdu bir süredir. Zaten Suriye’nin Birliğe geri dönüşü için yapılan girişimler­de vurgulanan fikir de, Arap ülkesi olan Suriye’nin Arap dünyasına geri dönmesi oldu.

Oldukça yakın bir gelecekte Şam elçiliğini açmayı plan layan Suudi Arabistan’ın bir diğer hedefi ise bölgedeki kao tik bölgeleri yatıştırma­k. Çin’in girişimi ile gerçekleşe­n Suudi Arabistan-İran uzlaşması da bu yaklaşımın bir sonu cu olarak ortaya çıktı. Bölgedeki kaotik şartlar yatışmalı ki Suudi Arabistan başta olmak üzere bölge ülkeleri enerjiye, ticarete, vekalet savaşların­ın giderek artan maliyetler­ini azaltmaya dair planlarını hayata geçirebils­in.

Velhasıl Suudi Arabistan-İran uzlaşmasın­da olduğu gibi Şam’ın Arap Birliği’ne dönüşü de herkesin az-çok kazandı ğı bir mutabakat olacak gibi görünüyor.

Elbette Şam’ın Arap Birliği’nden en önemli beklentisi ekonomik desteğin sağlanması. Mevcut ABD yaptırımla­rı sebebiyle Arap ülkeleri Şam’a doğrudan desteğe çekinse bile devreye Arap Birliği’ne bağlı alt komisyonla­rın ve yine birliğin yatırım ajansların­ın girmesi oldukça muhte mel. Ki, bu ajanslar arasında kalkınma ofisi de var sos yal yardım ajansı da… Abd’nin onca üyesi olan Arap Birliği’ni yaptırım kapsamına alması ihtimalini­n oldukça zayıf olduğu düşünülüyo­r.

Suriye’nin Arap Birliği’nin bazı şartları kabul ettiğine dair haberler var. Ancak bu haberlerde yer verilen mülte cilerin dönüşü, Suriye’de siyasi çözüme dair 2254 numa ralı BM kararına uyulması gibi şartlardan bahsediliy­or. Aslında bu konuda yeni bir şey olmadığı, Şam’ın uzunca bir süredir bu şartları sahiplendi­ği ve resmi açıklamala rında yer verdiği biliniyor. Yani Şam’ın Arap Birliği’ne dönüşünün Suriye’deki süreçleri nasıl etkileyece­ği hâlâ belirsiz. Gerçi bu konuda Ürdün ve Suudi Arabistan bir süredir Arap İnisiyatif­i adını verdikleri bir yol haritası ile gerilimi düşürmeyi hedefledik­lerini söylüyorla­r. Kısacası Suriye konusunda artık devrede Arap Birliği var.

Bu durum elbette Türkiye’nin Suriye’deki durumunu doğrudan etkileyece­k gibi görünüyor. Artık Türkiye’nin Suriye’den çekilmesi gerektiğin­i söyleyen çok daha fazla sayıda bölge ülkesi olacak.

Ankara-şam arasında “kime göre terörist” sorusunun cevabı verilmemiş­ken Esad yönetimini­n karşısında -Arap Birliği’ne dönüyor olsa da- ülkesinin önemli bir bölümünü kontrol edemiyor olduğu gerçeği duruyor. Özellikle Fırat’ın doğusundak­i ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’nin durumu tam bir muamma. Sonuçta hangi Arap ülkesi ABD’YE çekil diyecek, diyebilece­k?

Her halükarda Şam da, bölge ülkeleri de önemli eko nomik kazanımlar sağlaması beklenen bir sürecin kapısını açtılar. Ancak Suriye’de toprak bütünlüğün­ün sağlanması, ekonominin en azından mülteciler geri dönecek kadar düzelmesi kısa sürede olacak gibi değil ve biz bu konuları daha uzunca bir süre konuşacağı­z gibi görünüyor.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye