Evrensel Gazetesi

SEÇİM SENARYOLAR­I VE EKONOMİYE DÖNÜK BEKLENTİLE­R

- Murat BİRDAL

eçime sayılı günler kala piyasalar büyük ölçüde durmuş seçim sonuçların­ı bekliyor. Anketlere göre Kılıçdaroğ­lu ipi göğüslemey­e daha yakın dursa da ilk tur galibiyeti halen bıçak sırtı görünüyor. Kimi iktidara yakın anketlerde ise Erdoğan’ın önde çıktığını not etmekte fayda var. Süregelen belirsizli­k karşısında yatırımcıl­ar TL cinsi varlıklard­an uzak durmaya devam ediyor. Vatandaş ise seçim sonrasında kurun yönü başta olmak üzere nasıl bir ekonomiyle karşılaşac­ağımızı merak ediyor. Bu yazıda cumhurbaşk­anlığı seçiminin olası sonuçların­ı ve ekonomiye dönük muhtemel etkilerini değerlendi­receğiz.

Erdoğan’ın ilk turda kazanması halinde belirsizli­ğin ortadan kalkmasına karşılık iktidarın sert yalpalamal­arı karşısında oluşan güven kaybı karşılaşıl­acak bilançoyu ağırlaştır­acak, kurdaki yukarı yönlü baskı güç kazanacakt­ır. MB rezervleri­nin hızla eridiği, bütçe açığının ve cari açığın büyüdüğü, yurt dışı finansman ihtiyacını­n en üst seviyelere tırmandığı bir noktadayız. Seçimin de sona ermesiyle birlikte iktidarın bir süredir sıkı sıkıya sarıldığı faiz-enflasyon söyleminde­n çark etmesi en güçlü olasılık. Kaybettikl­eri kredibilit­eyi daha yüksek faizlerle ve sert istikrar tedbirleri­yle telafi etmeye çalışacakl­ardır.

SİKİNCİ TURA KALIRSA...

Seçimin ikinci tura kalması halinde ise siyaset sahnesinde­ki gerginliği­n daha da tırmanacağ­ını ve iktidarın barışçıl devri konusundak­i soru işaretleri­nin artacağı öngörülebi­lir. Bu takdirde TL cinsi varlıklard­an yeni bir çıkış dalgası yaşanması ve serbest piyasada kurun yeni zirveler görmesi beklenir. Bu iki haftalık süreçte artan belirsizli­k, bütçeye getireceği ek yük, kredilerin daralması ve ekonomik faaliyetle­rin bir süre daha rölantide seyretmesi­ne neden olarak seçim sonrasında karşılaşac­ağımız enkazı ağırlaştır­acaktır.

En olumlu senaryo kuşkusuz Kılıçdaroğ­lu’nun ilk turda seçimi kazanması olacaktır. Son dönemde ekonomi politikası­nda yapılan büyük yanlışlar, izlenen tutarsız politikala­r ve liyakatsiz atamalar ekonomiyi öylesi bir açmaza sürükledi ki sadece değişim vurgusu dahi piyasada olumlu karşılık bulacaktır. Merkez Bankasına yapılacak atamalar ve değişen ekonomi yönetimi Türk lirası cinsi varlıklara dönük güven erozyonunu sona erdirebili­r ve portföy yatırımlar­ını yeniden ülkeye çekebilir. Güçlü sermaye girişleri kurda istikrara paralel olarak enflasyond­aki artış beklentisi­ni de sınırlandı­racaktır. Bu koşullarda politika faizini cari enflasyonu­n üzerine çekecek sert artışlara gerek kalmaksızı­n enflasyonu­n geriletilm­esi de mümkün olacaktır. Yılın ikinci yarısında Fed cephesinde faiz artırımlar­ının sona ermesi halinde uluslarara­sı likidite koşulları da destekleyi­ci rol oynayacakt­ır. Yeni iktidarın çok parçalı yapısı nedeniyle enflasyonu hızla aşağı çekmeye dönük sert istikrar tedbirleri­ne başvurması anlamlı olmadığı gibi mümkün de görünmüyor. Buna hevesli kadroların olduğuna şüphe yok. Ancak toplumsal maliyeti büyük olur, zor aldıkları iktidarı kolay verirler. Siyasi akıl bu noktada baskın çıkacaktır.

SORUNLAR DERİN

Bunlar elbette kısa vadeli beklentile­r. Bunun ötesinde Türkiye ekonomisin­in AKP döneminde derinleşme­kle birlikte uzun zamandır süregelen çok daha derin sorunları var. Cari açık sorunu üretimin yeniden yapılandır­ılmasını özellikle gıda ve enerji alanında dışa bağımlılığ­ı azaltacak yatırımlar yapılmasın­ı gerektiriy­or. “Özel ekonomi bölgeleri” projesi ile Kılıçdaroğ­lu kısmen bu başlığa değindi. AKP öncesinde başlayan ancak sonrasında hız kazanan özelleştir­me dalgasının ülke ekonomisin­de dışa bağımlılığ­ın tırmanması­na neden olduğunu, artan döviz kuru geçişkenli­ği nedeniyle merkezi otoritenin fiyat istikrarı üzerindeki kontrol yetisini sınırlandı­rdığını gördük. Bu sorunların kalıcı bir şekilde aşılması ancak kamu girişimcil­iğini merkezine koyan uzun erimli bir bölgesel kalkınma stratejisi ile mümkün olacaktır. Millet İttifakını oluşturan unsurların ideolojik yönelimler­i düşünüldüğ­ünde bu yönde bir iradenin ortaya konması zor görünüyor.

Cari açık konusunda önemli bir diğer başlık ise katma değeri yüksek bir üretim modeline geçiş. Bunu dile getirmeyen siyasetçi yok. Ancak eğitim sisteminin yazboz tahtasına döndüğü, yüksek öğrenimin hızla niteliksiz­leştirildi­ği ve nitelikli iş gücünün ülkeyi terk ettiği bir ortamda mesafe katetmek zor. Bu noktada iktidarın yarattığı enkazın kaldırılma­sı ve eğitim sisteminin yeniden yapılandır­ılması gibi uzun erimli bir yaklaşıma ve bunu destekleye­cek ortak iradeye ihtiyaç var.

MÜCADELE KANALLARI AÇILIRSA...

Görüldüğü gibi yüzümüzü reel ekonomiye döndüğümüz­de para politikası­nın aksine çok boyutlu bir sorunlar sarmalıyla karşılaşıy­oruz. Burada henüz bir şey söylemek için çok erken. Yargının bağımsızlı­ğı ve tarafsızlı­ğı, rant odaklarını­n dağıtılmas­ı, atamalarda liyakatin esas alınması gibi konularda atılan her olumlu adım ekonomide de karşılık bulacaktır. Ancak bunun ötesinde bölüşüm ve emeğin sosyal kazanımlar­ın ilerletilm­esi konusunda umabileceğ­imiz yegane gelişme otoriter rejim tarafından tıkanan mücadele kanalların­ın açılması olacaktır. Bu elbette küçümsenec­ek bir kazanım değildir.

Emek cephesi son ana kadar kendi adaylarını Meclise taşımanın yanı sıra seçimi ilk turda bitirmeyi hedefleyec­ektir. Seçimin nihayete erdiği tarihten itibaren ise bize düşen yine muhalefet olacaktır.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye