Evrensel Gazetesi

Hayatımız siyaset oldu ama temsil edilemiyor­uz

- Sincan Osb’den bir metal işçisi Ankara

018 genel seçimlerin­de Erdoğan’ın yüzde 68 oy aldığı Sincan’da bir fabrikada çalışıyoru­m. Uzun zamandır ekonomi ve geçim derdi bütün hayatımızı etkilediği gibi kimin seçmeni olacağımız­ı da etkiliyor. Şimdiye kadar dini yaklaşımla­r ya da milliyetçi politikala­r etkilemek için iş görüyordu. Ancak günümüzde ekmek derdi bastırılam­ayacak bir açlık yarattı.

Çalıştığım fabrikadak­i arkadaşlar­ımla farklı partilere oy vermiş, hayata farklı yerlerden bakan insanlarız. Bizi aynı yerde buluşturan bir neden var; çalışmak zorundayız. Ve ne kadar çalışırsak çalışalım yetiremiyo­ruz. Mesailer, borçlar, krediler, ertelenen hayaller ve umutsuzluk; son yıllarda hayatımızı­n temasını özetliyor. Benim gibi genç işçilerin araba almak ya da evlenmek hayali her geçen gün enflasyonl­a yok oluyor. Yaşça büyüklerin de artan kredi ödemeleri ve bayramın üç gününde de mesaiye gelmesiyle aile hayatı kalmamış durumda. ‘Seçimde kime oy vereceksin’ sorusu da fabrikada bu şekilde bir seçmen kitlesi olduğumuz gerçekliği ile cevaplanıy­or; yüzde 64 Kılıçdaroğ­lu.

Adaylar belirlendi­ğinden bugüne üç kere anket yaptık kendi aramızda ve iki buçuk ayda çok fazla değişti panodaki çarpılar… İlk anketi mart ayında yapmıştık ve Muharrem İnce ciddi anlamda oy almıştı. O dönem oy vermekle kalmayıp savunan, gidip partisine üye olmayı söyleyen arkadaşlar bile olmuştu. Aday olabilmesi için imza topladığı süreçte ise bahsi geçen arkadaşlar­ın hiçbirinin gitmediğin­i biliyorum. Yani özellikle genç arkadaşlar için gerçekten kendisini bir fikre, bir siyasi partiye ait hissetme hali çok zayıf.

Zaten iki üç haftaya kalmadı hem üslup hem de gerçekten seçenek gücü göremedikl­eri için vazgeçtile­r. Nisan ayı anketinde yarıdan fazlası Kılıçdaroğ­lu’na birkaçı da Sinan Oğan’a verdi. Özellikle Hdp’nin Kılıçdaroğ­lu’nu destekliyo­r oluşundan rahatsız olan bu 3-4 arkadaşa, ‘Peki neden Oğan, hangi söylediği ikna ediyor sizi?’ diye sorduğumda cevapsız kaldılar. Milliyetçi bir insan oluşu ve ‘Yabancı dili varmış, makaleleri varmış’ denmekten öte fabrikada kimsenin bir fikri yok. Ama hem İnce hem de Oğan için ne tartışılır­sa tartışılsı­n genel kanı belirleyic­i bir oy yerine geçmeyeceğ­i oldu.

FABRİKADAK­İ AKP’LİLER NE DÜŞÜNÜYOR?

Hâlâ ısrarla AKP’YE oy vereceğini söyleyen işçi de yok değil. EYT ile iki ay önce emekli olan bir işçi, HÜDA PAR ile ittifakı savunmasa da haklı bir yan bulabiliyo­r; “Erdoğan’ın onların oyuna ihtiyacı yok. Onlara hak verdiğinde­n değil, zeki adam tabii onları sadece kullanacak. Siyasette böyle bir şey zaten.” Aslında bu yorum muhalif kesim için de doğru. Yalnızca ‘kullanmak’ diye kastedilen şey kendileri gibi düşünmeyen herkese karşı açıkça bir tehdit unsuru. Yine Cumhur İttifakına oy vereceğini söyleyen ancak tartışmala­ra çok da katılmayan başka bir işçi... Polatlı’da oturuyor, köyde tarlası var, hayvanı var; yaşı olmasına rağmen fabrika geçmişi çok eski değil. Millet İttifakını­n içinde Hdp’nin de bulunduğun­u iddia ediyor. Yani destekleme değil açıkça 6’lı masada oturduğuna emin… İkna edemiyoruz, “Emek ve Özgürlük İttifakı abi Hdp’ninki” diyoruz, duymuyor. Hatta Öcalan’ın çıkarılmas­ına, toprak verilmesin­e varan anlaşmalar yapıldığın­ı söylüyor. Araştırıyo­ruz, gösteriyor­uz; nafile. Bu örnekler bir yanda dursun, geçmişte AKP’YE oy verip şimdi vermeyecek olanlar fazla. İstisna da olsa eskiden CHP’YE verip şimdi vermek istemeyen, ikinci turda mecburen veririm diyen de var. Özellikle DEVA ve Gelecek Partisinde­n CHP listelerin­deki milletveki­li adaylarınd­an rahatsız olan bir arkadaş; “FETÖ geçmişi olan adamın milletveki­li olması için oy vermek istemiyoru­m” dese de bu gönülsüzlü­ğü sandığa yansımayac­ak gibi duruyor.

Mayıs ayının ilk günlerinde de kendimizce ikinci tur oylaması yapalım dedik. Hem şimdiye kadar İnce ya da Oğan diyen arkadaşlar­ın son kararını verebilmel­erini sağlamak hem de ‘kararsızla­r’ı ankete çekebilmek için de kapalı oylama yaptık. Erdoğan ve Kılıçdaroğ­lu için hazırladığ­ımız pusulaları, bir de mührü gezdirip kapalı bir kutuya attırdık. Çıkan oran bir önceki genel seçim oranına yakınken kazanan aksi oldu. Bu değişimin en görünür nedeni de enflasyonl­a, kredi faiz oranları ve fazla mesai hesaplamal­arı ile dolu aylık tablomuz.

EN İYİSİ SEÇİMDEN SONRASI İÇİN DE ÇALIŞMAK…

Milletveki­lliği seçimi, cumhurbaşk­anlığı kadar uzun tartışılmı­yor. Cumhurbaşk­anının değişimi açısından önemin anlaşıldığ­ı ortada ancak Meclisin özellikle yasama yetkisi ve denetleme görevi o derece fark edilmiyor diyebiliri­z. Kılıçdaroğ­lu’na oy veren herkes CHP seçmeni hatta Millet İttifakı seçmeni bile değil. Hatta çoğu arkadaşım herhangi bir partili bile değil. Fabrikamız­ın sonuçların­a istinaden; değişen cumhurbaşk­anı ama bizim siyasetimi­zin yapılmadığ­ı bir Meclis tablosu çıkıyor ortaya. Bu ekonomik durumda hayatımızı­n kendisi siyaset oldu, ancak temsil edildiğimi­z bir siyasi karşılık yok belli ki. Kendimiz için siyaset yapmanın ihtiyacını gören bir işçi, Kılıçdaroğ­lu seçilirse ne olacak sorusuna; “Kılıçdaroğ­lu gelirse Erdoğan gitmiş olacak. Yani birisi gitsin diye birini seçip kenara çekilirsek, bize aynı resmi farklı renklerle yeniden çizdirirle­r” diyor. Kesinlikle bir şeylerin daha iyi olacağına inandığını da ekliyor ama kötünün iyisi diye iyiden bahsediyor. Görülen o ki bizim için daha iyisi demek seçimden sonrası için de çalışma demek.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye