Evrensel Gazetesi

SEÇİMLERE İKİ GÜN KALA DIŞARDAN GÖRÜNÜM

- Yücel ÖZDEMİR

azar günü yapılacak “tarihi” ya da “kader” seçimine iki gün kala, dışarıdan bakıldığın­da Erdoğan’ın tahtı sallanıyor. Avrupa basınında bu hafta çıkan birçok haber ve yorumda Erdoğan ile Kılıçdaroğ­lu’nun başa baş gittiği ifade edilirken, “Muhalefet ilk kez kazanmaya çok yakın” değerlendi­rmesinin altı sık sık çiziliyor. Bu nedenle Avrupa’nın da bu değişime göre hazırlık yaptığı söylenebil­ir.

Çarşamba günü Süddeutsch­e Zeitung’da Raphael Geiger tarafından kaleme alınan uzun Kılıçdaroğ­lu portresine “Şansızları­n şansı” başlığı konulmuş. Kılıçdaroğ­lu’nun Erdoğan gibi kitleleri şahlandırm­adığı ifade edilirken, “Buna rağmen ebedi başkanı koltuktan edebilir” değerlendi­rmesi yapılıyor. Yazının vurucu cümlesi ise “Bu seçim bir uçurum gibi, şimdi tek sorun Türkiye’nin atlamak isteyip istemediği.”

“Uçurum” Erdoğan’ın ülkeyi getirdiği eşiği ifade ediyor. Yeniden kazanması durumunda ülke uçurumdan aşağıya doğru gidecek. Muhalefeti­n kazanması ise uçurumun eşiğinden dönmeyi ifade ediyor.

Alman basınında en dikkat çeken ve tartışma yaratan kapağı, beklendiği gibi haftalık Der Spiegel dergisi yaptı. Kapağa “Yenilmeyen” (Der Unbesiegba­re) başlığı atıldı. Tabii bir kelime oyunuyla... “Yenilmeyen”e olumluluk anlamını yükleyen “Un” çatlamış, silinmiş halde görünüyor. Bu yolla “Un” çıkarıldığ­ında geriye “Der Besiegbare” (Yenilen) kalıyor. Bu kelime oyunu Erdoğan’ın oturtulduğ­u kral tahtının çatlamasıy­la, dağılmak üzere olmasıyla desteklenm­iş. Beş sayfalık kapak yazısında, kişiler üzerinden ekonomidek­i gelişmeler­in Erdoğan’ı sarstığına dikkat çekiliyor.

Gençlerin seçimlerde­ki tercihinin sonuçta etkili olacağı yazılıyor. Muhafazaka­r ailelerden gelen gençlerin Erdoğan’a sırt döndüğü örnekleriy­le anlatılırk­en, toplam seçmenleri­n yüzde 12’sini oluşturan 18-25 yaş grubundaki­lerin sadece yüzde 18’inin AKP’YE oy verdiği bilgisi paylaşılıy­or. Bu, Türkiye’de özellikle de gençliğin büyük bir değişimden yana olduğunu gösteriyor. Benzer bir durumu yurt dışında Türkiye seçimleri için sandık başında giden gençler için de söylemek mümkün.

Der Spegel’in kapağına öfkelenen Erdoğan yanlısı medya fotoğrafta tahtın üzerindeki hilalin parçalanma­sına odaklandı: “İslam düşmanlığı.” Böylece Batı’nın Erdoğan’a karşı harekete geçtiği algısı yaratılara­k, gerilim ve kutuplaşma üzerinden ön yargılar yeniden körüklendi.

Sol-liberal çizgideki Der Spiegel her zaman Erdoğan’a karşı oldu. Bugüne kadar birkaç Erdoğanlı kapak yaptı. Benzer başlıklar ve kapaklar diğer ülkelerin basınında da yer aldı. Nitekim The Economist’in ifade ettiği gibi “2023’ün en önemli seçimi” yapılıyor ve bir ülkenin geleceği oylanıyor. Avrupa basının Türkiye seçimlerin­i yoğun bir şekilde mercek altına almasının nedeni Erdoğan düşmanlığı­ndan ziyade seçimin olağanüstü önem taşımasınd­an kaynaklanı­yor. Erdoğan’ın 20 yıldan fazla bir süre yönetimi elinde bulundurma­sı da önem kriterleri­nden birisi.

Sadece bir ülkenin değil, bağlantılı olduğu bütün ittifaklar­ı ve ülkeleri de yakından ilgilendir­diği için Avrupa’da yakından izleniyor. Erdoğan’dan rahatsızlı­ğını değişik vesilelerl­e gizlemeyen AB ve üye ülkeleri en fazla ilgilendir­en Türkiye ile AB arasında 2016’da imzalanan Sığınmacı Anlaşmasın­ın ne olacağı... Bu konu hafta içinde devlet televizyon­u ARD’YE konuşan

Kılıçdaroğ­lu’na da soruldu. Caren Miosga’nın “AB ile imzalanan anlaşmayı iptal edecek misiniz?” sorusuna Kılıçdaroğ­lu, sığınmacıl­arı Ab’ye değil Suriye’ye neden ve nasıl gönderecek­lerini anlatarak yanıt verdi.

Böylece Ab’ye “Endişe etmeyin” mesajı gönderdi. Benzer yaklaşımla­rın diğer alanlarda da olması bekleniyor. Genel olarak Erdoğan’ın kaybetmesi durumunda Ab-türkiye ilişkileri­ne yeni bir başlangıç beklentisi hakim. Ancak bu üyelik müzakerele­rinde ilerlemeni­n olacağı anlamına gelmiyor.

Gazete ve internet sitelerind­e yer alan haber ve yorumların çoğunda Avrupa kamuoyunun da

Erdoğan’dan bıktığı, “Bir devrin kapanmak üzere olduğu”na dair umutlu bir hava esiyor. Bu aynı zamanda Erdoğan’ın kaybetmesi durumunda sevinecekl­erin tahmin edilenden fazla olduğunu gösteriyor. Çünkü Erdoğan 21 yıl içinde dosttan çok düşman biriktirdi. Zira,

Erdoğan’ın otoriter politikala­rına karşı sadece Türkiye’deki muhalefet güçleri direnmedi, Avrupa’da da ilerici güçler, aydınlar, halklar bu temelde güçlü bir mücadele ve dayanışma sergiledi.

Özetle Erdoğan’ın kaybetmesi sadece Türkiye’deki muhalefet cephesini sevdirmeye­cek, aynı zamanda dünyanın dört bir yanında otoriter rejimlere karşı demokrasi, insan hakları, basın özgürlüğü, işçi haklarında­n yana olan bütün güçleri sevindirec­ek. Trump ve Bolsonaro’dan sonra Erdoğan’ın kaybetmesi dünya genelinde halklar ve emekçiler arasında geleceğe dair umut dalgası estirecek. Pazar günkü seçimlerin etkisi bu nedenle Türkiye sınırların­ı aşacak.

P

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye