NE YARGI BAĞIMSIZ NE BİLİM HAKİM
YARGININ bağımsız olmamasının da büyük bir etken olduğunu söyleyen Atal, “Normlar hiyerarşisine aykırı bir şekilde hu kuk, kanun, evrensel düzenlemeleri tanı mayacak bir şekilde Anayasa’ya ve ulusla rarası sözleşmelere aykırı kanun değişikliği yapıp kanun çıkarıyorlar, kendi işlerine gel meyen Anayasa, kanun ve yönetmelik hü kümlerini ise uygulamıyorlar. Bunu mahke melerde dile getirdiğimizde AKP’LI hakimler le karşı karşıya kalıyoruz. Mahkemelerde özellikle maden, termik, nükleer gibi çevre, ekoloji davalarını yürütmekle görevlendiri len hakimlerin önemli bir kısmı AKP’LI avu katken 2016’dan sonra avukatlıktan hakim liğe devşirilen hakimler” dedi.
2011’de Doğu Akdeniz Bölgesi’nde, Ada na-hatay-mersin sahil şeridinde yan yana 8 tane termik santral lisansı verildiğini hatır latan Atal, “Biz kümülatif etki lisans iptali davaları açtık. O zaman elektrik piyasası kanununa göre Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun kararına karşı ilk derece mah kemesi olarak Danıştay görevliydi. Yani da va doğrudan Danıştayda açılıyordu. Sonra 2011’de açtığımız bu davalarda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bizim lehimize kümülatif etki içtihatları oluşturdu. Aynı bölge içerisinde kirletici, yok edici tesislerin kümülatif etkisinin hesaplanması gerektiği yönünde yerel mahkemelerin kanun gibi uygulamak zorunda olduğu yargı içtihatları oluştu. Bu içtihadın ardından 2013-2016 sü recinde maden-termik vs. tüm kirletici, yok edici tesis davalarında yerel mahkemeler Çed’leri, lisansları iptal etmeye başladı. AKP yargıyı henüz tamamen ele geçirmemişti. Benzer kararlar Türkiye’nin birçok bölgesin de verildi. Bu içtihatlar çıkınca AKP hemen bir yasa değişikliği yaparak Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun kararlarına karşı gö revi Danıştaydan aldı, Ankara İdari Mahke melerine verdi. Bizim şu ana kadar Ankara İdare Mahkemelerinde açtığımız davalarda kazandığımız davalar çok kısıtlı. O kazanım lar da yan yollarla, halk mücadeleleri ile ol du. Hatta Ankara İdare Mahkemelerinin di lekçelerimizi okumadığı da açtığımız bir da vada anlaşıldı ve Adalet Bakanlığına tazmi nat davası açtık” ifadelerini kullandı.
Bilirkişi heyetleri için de benzer sorun ların yaşandığını anlatan Atal, “Örneğin Ak kuyu Nükleer Santral davasında görevlen dirilen bilirkişi heyeti 2016 yılındaki keşifte zeminden karot almadı. O zeminin çöke ceğini, burada yapılacak nükleer santralin çok riskli olduğunu söylememize rağmen profesör unvanlı 15 bilirkişi karot aldırma dı. Arkasından Sinop Nükleer ÇED raporu iptali davasını açtığımızda gördük ki Akku yu’da görevlendirilen bilirkişilerden 7 kişi Sinop için açılan davada da görevlendirildi. Ardından Akkuyu’da görev yapan 15 bilirki şiyi görevini kötüye kullanmaktan YÖK’E şi kayet ettik. Bilirkişileri YÖK’E şikayet edin ce Sinop nükleer raporu lehimize geldi. Ancak Samsun İdare Mahkemesindeki hü kümetin baskısı altındaki hakimler tama men teknik bilgi gerektiren Sinop Nükleer Santrali raporu lehimize gelmesine rağ men davayı reddettiler. Fakat temyizimiz üzerine lehe bilirkişi raporuna Danıştay kararı bozdu” dedi.