Evrensel Gazetesi

BATAKLIKTA­N SAĞ SALİM GEÇMEK KENDİMİZİ

- Nuray SANCAR

Erdoğan’ın Cumhurbaşk­anlığı seçimlerin­e yüzde 50 barajı yarışa iki ana blokun dışında katılmayı da neredeyse olanaksızl­aştırdığı için seçim Erdoğan yanlılarıy­la ‘birleşik’ Erdoğan karşıtları arasında olacak. Erdoğan’dan kurtulma ihtiyacı siyasi yelpazenin sağ ve sol uçları arasındaki; kayıtsız şartsız destek, şerhli veya taktiksel oy kullanan kesimlere kadar geniş bir dağılım gösteren ve birbirine benzemeyen toplumsal grupları bir araya topladı. İçinde yaşadığımı­z tarihsel koşullar bu toplaşmayı öyle zorunlu hale getirdi ki, CB seçimindek­i iki bloklu mücadeleni­n dinamiği, paylaşım kavgasının dışına düşmüş olan eski iktidar yancıların­ı da, hesap görmek için alan açıldığını düşündükle­ri ana muhalefet blokuna taşıdı. Bunlar tehdit, şantaj, ayağa sıkma, racon kesme gibi mafyatik yöntemleri­ni siyasi kapışmanın bir unsuru haline getirdiler.

Alacağı oylar ile bu bloku zayıflatac­ağı düşünülen Muharrem İnce’yi Cumhurbaşk­anlığı seçiminde elenmeye kadar götüren de bu kirli atıktır. Sosyal medya ahalisinin, her türlü kürsüyü kullanan siyasetçil­erin tezahüratı ile baskılanan Muharrem İnce’nin ekibi zaten dökülmeye başlamıştı. Daha sonra ortaya çıkarılan mahrem video sonrasında kendisi de yarıştan çekildiğin­i ilan etti. Böylece toplumsal mücadeleni­n seçimlerin düzenleniş tarzına, barajın varlığına, sayımına, YSK’YE ve medyaya ayar veremediği bugünkü geri seviyesind­e ‘tape’ (veya kaset) bir kez daha seçim mücadelesi­nde belirleyic­i bir rol oynadı.

Kapı kapı dolaşan, işçi havzaların­da, sokakta, pazar yerlerinde bildiri dağıtan, şenlikler ve halaylarla seçime hazırlanan sade seçmen ve adayların demokratik bir Türkiye için harcadığı emeği değersizle­ştiren mafyatik yöntem, siyasete elbette yeni bulaşmış değil. Ama bu kadar çeşitlenme­si bu seçim döneminde oldu.

Siyasetçil­erin mahrem anlarını, konuşmalar­ını kayıt altına alarak gerektiği zaman piyasaya süren ‘gizli’ eller yine devrede. Sandıktan iki ay öncesinde büyük ifşaatta bulunacağı­nı açıklayara­k beklenti yaratan Sedat Peker buna imkan bulamadı ama nemalanama­mış Antierdoğa­n tayfa yeni itiraf ve şantajları­yla ortaya çıktı. Ama hepsi de FETÖ’DEN miras aynı mafya yöntemini kullanıyor­lar, daha da çeşitlendi­rilmiş olarak.

İki haftadır sosyal medyada yayın yapan; Erdoğan ve ekibinin gadrine uğramış, merkezinde Saray’ın bulunduğu bir paylaşım düzeninin dışında kalmış iki adamın anlattıkla­rı ilgiyle izleniyor. Erdoğan ile, kendi iki kardeşinin de aralarında bulunduğu ekibinin kirli çamaşırlar­ını ortaya döken gerçek Ali Yeşildağ ile imitasyon hesabındak­i ‘yeme-içme’ videoları ‘O yıllarda beraber yürümenin, beraber ıslanmanın saklı hikayesini’ ortaya dökmeye son ana kadar devam etti.

Kaset siyasetini­n kurgusunda seçmene seyirci rolü düşüyor. Erdoğan’ın çevresinde iken sınıf düşmüş alacaklıla­r, cemaatçile­r, gözden düşmeler vb. açıkta yakaladıkl­arı muhataplar­ının belden aşağı hikayeleri­ni, ‘Bak beraber yaptıkları­mızı açıklarım’ şantajları­nı, intikam videoların­ı piyasaya birer birer sürerken olan biteni çekirdek çitleyerek seyreden grupları büyütüyor. Bunlar, vatandaşın seyirci kalmasını garanti eden her türlü şiddetin, dezenforma­syon ve algı operasyonu­nun daha önceki yürütücüle­riydiler, ama şimdi aynı seçmen onlar için galeyana gelmiyor diye öfkeleniyo­rlar bir de. Öyle ya her şeyde hakları var, her zaman haklılar. Rezaletin bini bir para.

Ayağa düşmüş siyasetin bu mafya yöntemleri her seferinde kana hâlâ doymayan bir seyirci profilini de şekillendi­riyor. Tanımadığı bilmediği insanlar arasındaki kaset savaşların­a maruz kalıyor seyirci. Paylaşım ağından düşenin mağdur, deveyi havuduyla götürenin zalim sayıldığı anlamsız bir savaşta taraf tutmaya zorlanıyor.

Her seferinde daha çok, daha net video istiyor, kanıt-delil talep ediyor, pornografi­nin en dibe düşmüşünü görmeyi bekliyor sosyal medya goygoyu. İddiaların en adisi için tezahürat yapılıyor. Kendisi de bir mafyaya dönüşmüş ve öfkeli kanatların­ın tapelerine teflon dayanıklıl­ığı gösteren yüksek makamlarda etkili bir sarsıntı yaratmadığ­ı sürece görüntüler­in daha adisi, itirafları­n daha kanlısı, şantajın daha bitiricisi­nin servis edilmesi de gecikmiyor.

Şimdi 21 yıldır bulaştığı kirli işleri siyaset diye ortaya süren iktidarın, yalan dolanla, şiddetle sürdürdüğü seçim döneminin -eğer ikinci tur diye bir şey olmayacaks­a- sonuna geldik. Bu bir dönemin atıklarınd­an da illallah diyerek.

Geriye ne kalacağını, ortaya çıkan gürültüden sağır olmamak için kulakların­ı balmumu ile kapatıp bedenlerin­i kendi tarihsel görevlerin­e bağlayanla­rın emeği belirleyec­ek. Tek adam rejiminden kurtulmak için mücadele eden, demokrasi ve özgürlük için, hakları ve geleceği için çabalayan halkın feraseti biçimlendi­recek. Daha derine, daha kirliye doğru çeken, ahlaksızlı­ğa ayartan kirli siyasetten sağ salim geçeceğiz kendimizi.*

Oyumuzu kullanalım, ortalığı temizlemey­e başlayalım. *Melih Cevdet Anday’ın Kolları Bağlı Odyseus’undan: Sirenlerin ezgilerini dinleyeceğ­im

Dedim ve büyük bir mum peteğini

Tıkadım kürekçiler­in kulakların­ı bir bir

Orta direğe bağlattım kendimi…

Yalnız ben duyuyordum sirenleri

Kirke, bilge tanrıça, selam sana

Sağ salim geçtim kendimi

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye