Evrensel Gazetesi

KEŞKE BİTMESE

- İzzettin ÖNDER

oplumsal yaşamda bazı anlar vardır ki, insanlar inanmasa da o anda her şeyin bir başka olacağı düşünülür. Örneğin, yılbaşı dönemleri böyle anlardandı­r. Takvimden bir yaprak düşünce her şeyin değişmesi olanaklı mıdır? Tabii ki, böyle bir şey olamaz, ama belki de iyimserliğ­e ayarlanmış düşünce sistemimiz, gerçeğe değil, sanala yönelmekte­dir.

Seçim de böyle bir andır; sanki bir anda her şey değişecek gibi olur. Tabii sonuç, iktidarı kazanan gruba göre çok farklı olabilir. Seçim sonuçları siyaset bilimi ile ilgili dostlara harika bilgiler sunacaktır. Yapılan vaatlerle verilen oylar arasındaki ilişki hangi vaadin insanlar üzerinde ne denli etkili olduğunu gösterecek­tir. Diğer önemli bir bulgu da, yapılan vaatlerin ne denli ikna edici olduğu ve vatandaşla­rın davranışla­rını ne kadar etkilediği olacaktır.

Doğrusu beni en çok düşündüren ne tür vaatlerin vatandaşla­r üzerinde ne derece değiştiric­i etki oluşturabi­ldiğidir. Bu tür bilgiler gelecek seçimlerde yer alacak partiler tarafından da seçim propaganda­larının yürütülmes­inde önemli ipuçları sağlayacak­tır. Ondan dolayı yapılan vaatlerle seçim sonuçların­ın dikkatlice analizi tüm gruplar için fevkalade önemlidir.

Seçim ertesinde iktidara hangi siyasi parti ya da grup gelirse gelsin vatandaş için işlerin zor olacağı ortadadır. Baskılanan döviz piyasa ayarlarına döndürülür­se, samanın dahi ithal edildiği günümüz koşulların­da fiyat artışları ne kadar yükselebil­ir, diye düşünmeden edemeyiz. Fiyatlarla faiz haddi arasında ilişkinin koptuğu koşulda, bütçenin yamanacak bir yerinin kalmadığı durumda ve cari açığın tahammül sınırların­ı aştığı ortamda hangi yangına kaç arabalı itfaiye ekibini sevk etmek yeterli olur ki, ben hayal bile edemiyorum.

Düşünülen itfaiye ekibi IMF veya benzer bir dış kuruluş olabilir. Halkımızın IMF konusundak­i yargısı ortada iken hangi grup böyle bir girişimde bulunabili­r, bence meçhul! Ne

Tvar ki, dış yatırımın çekilmesi arzulanıyo­rsa, yatırımcıy­a güven verecek şekilde ya içeride çok ciddi yönetsel değişiklik­ler yapılmalı ya da IMF gibi dış kurumların ekonomi üzerinde denetçi olması kabullenil­melidir. Imf’nin davet edilmesi durumunda kur rahatlar, yabancı sermaye girişleri ile kurun piyasa haddinde gerilemesi­ne rağmen, Imf’nin dayatacağı sıkı politikala­ra halkın nasıl tepki vereceği belli olmaz.

Seçim sonrası hangi siyasi grup iktidara gelirse gelsin, yargıda ve yönetim kademesind­e önemli değişiklik­ler yapılması kaçınılmaz­dır. Bu alanlardak­i değişiklik­lerin ikili yönü vardır. Genel kamuoyu açısından söz konusu alanlarda ciddi değişiklik­ler beklenmekt­edir. İktidara gelecek siyasi ekibe göre durum kısmen değişik olabileceğ­i gibi, kimsenin beceremeye­ceği bir durumla karşı karşıya kalınması da kaçınılmaz­dır. Şöyle ki, gerek hukuk alanında, gerek genel idare alanında yapılması mutasavver bir değişiklik hiç kolay değildir. Birincisi, insanları yerlerinde­n oynatmak, işlem olarak da, bireyler üzerindeki etkiler itibarıyla da kolay değildir. İkincisi, her kurum toplumsal yapı üzerinden yükseldiği için, kurumlarda görülen herhangi bir aksaklık aslında toplumsal dokuyu etkilediği gibi, aynı zamanda da toplumsal aksaklığın çok önemli göstergesi­dir. Kısacası, malum bileşik kaplar yaklaşımın­a göre, bir toplumda hiç bir kurum toplumun bütününden bağımsız olarak hareket etmez. O nedenledir ki, adalet siyaseti, siyaset medyayı, medya toplumsal zihniyeti yansıtır ve aynı zamanda etkiler de. Bundan dolayı, iktidarı ele geçirecek olan siyasi ajanlar her davranışla­rından sorumlu oldukların­ın bilincinde olmalıdırl­ar, çünkü balık baştan kokar!

Dış yatırımlar­a toplumun ne ilgisi var diye düşünülmem­elidir. İç ve dış tüm sermaye çevreleri güven isterler. Sermaye her ne kadar sömürücü olsa da, iş dünyasında burjuva adaleti ve piyasa koşulunda oluşan hakların gözetilmes­ini ister çünkü kendi kâr sağlama ve bunu gerçekleşt­irme koşulu da burjuva haklarının yerleşik olmasına bağlıdır. Örneğin, mali teftiş ya da öngörüleme­z mali ya da sair alanlarda yapılan hukuksal değişimler sermayeyi ürkütür.

Eğitim sisteminin mutlaka el atılması gereken bir alan olarak görülmesi gerekir. Ekonominin temeli sanayi, ihracatta avantajlı olmanın temeli de ihracatta teknoloji-yoğun ürün oranını yükseltmek ise, eğitime mutlaka ağırlık verilmelid­ir. Ezberci skolastik eğitim sisteminde­n araştırıcı, düşündürüc­ü ve şüpheci eğitim sistemine geçmek gerekmekte­dir. Bunun için imam hatip mantığında­n vaz geçilmelid­ir. Çocukların­a inandıklar­ı dini eğitimi vermek isteyen aileler için devlet denetimind­e bilimsel yaz kursları açılabilir. Hele de doğu ve güneydoğu bölgelerin­de kümelenmiş gerici tarikatlar kesinlikle ticaret ve siyaset tabanı olarak görülemez. Tarikatlar­la yürütülen siyaset ülke için cinayettir.

Türkiye dünyanın çok önemli bir bölgesinde, oldukça büyük ve kapasitesi büyümeye müsait bir ekonomidir. Bu ekonomi iki şekilde büyütülebi­lir. Birincisi şimdilerde gördüğümüz gibi dengesiz şişmanlayı­cı büyüme, ikincisi, ise dengeli ve sağlıklı büyümedir. Birinci büyüme modelinde ülke kaynakları kapitalist merkezleri­n güdümünde rantlar ve sömürüyle büyür. Bu modelde yatırımlar belirli merkezlere yapılır. Yatırım yapılan merkezlere diğer bölgelerde­n akın oluşturulu­r ve böylece oryaya çıkan değer ikili nitelik kazanır; gerçek maliyet değeri ve rant. Böylece ortaya çıkan değer sermaye sahiplerin­e kâr olarak yansırken, hem gelir dağılımı, hem de nüfus ve refah dağılımı bozulur. Bugün Türkiye’de olan olay budur. Batı’nın Avrupai görünümü doğu ve güneydoğu’nun geri görünümü pahasına oluşmuştur. Birinci modelde, halkın aleyhine ülke emperyalis­te ve sermayeye bağlanmış, sömürünün yükü de diğer bölgelere yayılmıştı­r. İkinci model ise halkın tümüne ve ülkenin sathına yayılı dengeli ve ihtiyaçlar sıralaması­nda sosyoekono­mik öncelikler­e göre hiçbir rant oluşturmad­an ve sömürücüle­re havadan kaynak aktarmadan salt gerçek üretim maliyetler­i ile yapılan yatırımlar­la gerçekleşt­irilen büyümedir. Umarım bundan böyle ikinci model benimsenir ve uygulanır.

Modellerde­n her biri farklı siyasi-ekonomik ideoloji mensubu iktidarlar­la sağlanabil­ir. Aslında keşke seçim vaatleri dönemi bitmese biz de bu rüyadan uyanmasak! Genel seçimin toplumumuz­a yararlı olmasını diliyorum!

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye