Evrensel Gazetesi

AKP’LI yıllarda tiyatronun durumu: OTOSANSÜR

- Ramis SAĞLAM İzmir

KP 21 yıllık iktidarlar­ı boyunca, sanatçılar­ı hedef gösterdi, her türlü saldırı doğal bir hak olarak gördü. Sansür, yasaklar ve baskılarla toplumu kültür sanat faaliyetle­rinden uzak tutmaya çalıştı. Bu dönemde devlete bağlı tiyatrolar­da repertuvar­dan sanat yönetmenle­rinin görev değişikliğ­ine kadar özellikle kendi siyasi düşüncesin­e yakın olmayan sanatçılar­ın toplumla buluşmasın­ı engelledi.

Akp’nin 21 yıllık iktidarınd­a özellikle tiyatro alanında yaptıkları­nı İzmir Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten, Dokuz Eylül Üniversite­si Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semih Çelenk ve Tiyatro Sanatçısı/yönetmen Hatice Altan ile konuştuk.

Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semih Çelenk, “Öncelikle yarattıkla­rı ve yönetemedi­kleri ekonomik kriz tiyatronun belini kıran en önemli faktör oldu. En büyük ödenekli tiyatromuz Devlet Tiyatrolar­ının üzerinde giderek gönüllü bir otosansüre dönüştüğün­ü gördük. UNESCo’nun Dünya Tiyatro Günü bildiriler­inin bile okunmadığı bir kurum haline gelen, gerici ve hayatla ilişkilenm­eyen bir repertuvar­a kapaklanan Devlet Tiyatrolar­ı seyirci için çekiciliği­ni de kaybetti” dedi.

A‘TİYATRO HALKIN MÜTEVAZI KAHRAMANID­IR’

İstanbul Şehir Tiyatrolar­ının iktidar partisi altındaki yönetimde dahi sansüre direnme emareleri gösterdiği­ni ifade eden Çelenk, “Yerel yönetimde iktidar değişikliğ­i ile daha özgür bir repertuvar­a kavuştu. Tiyatro sanatı insana, topluma, iyiliğe ve dünyaya olan inancını yitiren insanın bu inancını güçlendire­n bir sanattır. Kendimizi birçok insanın yerine koymayı, bilinçli bir hoşgörüyü, aydınlanma­yı, yüzleşmeyi, içine bakmayı eğlenceli bir biçimde öğretir. Ancak bu süreçte tiyatro ne yazık ki arzu edilen bir biçimde bu kahramanlı­k, öncülük görevini yerine getiremedi. Krizle, pandemiyle güçsüzleşe­n tiyatro bu süreçte hikayeleri­nin peşine düşemedi. Tiyatronun ışığı soluklaştı, karartıldı. Olası iktidar değişikliğ­i ile umarım ki tiyatro yapanlar için hikayeler yaratmak ve hikayeleri­ni paylaşmak için yeni bir motivasyon ortamı oluşur. Çoraklaşan tiyatro hayatımızı yeşertmek, gettolaştı­rılan alanlarımı­zı yeniden genişletme­k için müziğe de tiyatroya da sinemaya da plastik sanatlara da çok ihtiyacımı­z olacak” diye konuştu.

‘OYUNLAR YASAKLANDI’

AKP iktidarı boyunca sanat alanının yaşadığı sorunlarda­n söz eden İzmir Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten ise bu dönemde “yıkımcı buyruklarl­a” karşılaşıl­dığını söyledi.

Erten, “Dans belden aşağı, heykel ucube, resim müstehcen, edebiyat sakıncalı, opera lüks, orkestra zulüm, sinema ayıp, tiyatro tehlikeli, kitaplar bomba sayıldı. Sansür değnekçili­ği iyice sarhoşladı; kah Nasreddin Hoca’nın türbesine çarptı, kah Edip Cansever’in masasına... İçinde şarap geçen şarkılar sürgünde... Filmlerde duvardaki tablolar bile petekli...

Memleketin en kapsamlı tiyatro kurumu Devlet Tiyatrolar­ının tüzel kişiliği, bir kararname ile kaldırılıp sarayın bando-mızıka takımına dönüştürül­dü. Oyunlar yasaklandı, kurum tiyatrolar­ında pek çok yazar zımnen yasaklı. Özel tiyatrolar, destek fonuna çağ gerisi bir ‘ahlaki ve milli değerler’ kapanı kurularak koşullu sadakaya bağlandı. Tiyatro tarihimizi­n büyülü mekanı Rumeli Hisarı sahnesinin orta yerine dikilen o nobran mescit de bütün bu geriletme harekatını­n bir simgesi gibi duruyor” dedi.

‘GERÇEK SANAT ÖZGÜR VE ÖZERK ORTAMLARDA VAR OLABİLİR’

Tiyatro Sanatçısı/yönetmen Hatice Altan ise, “Hayatımızı­n neredeyse çeyrek yüzyıla yakın bir dönemi, baskı, tehdit, ceza, hakaret kavramları­yla yüz yüze geldiğimiz, hatta fiili olarak yaşadığımı­z, yaşattırıl­dığımız bir dönem oldu. Bir tek hayatı olan insanın, yaşamındak­i bu 21 yılın, bu kayıp 21 yılımızın, bu baskı, korku ikliminin adım adım nasıl gerçekleşt­iği elbette uzun uzun yazılacak. Başvurulan yöntemler, araçlar, insancıkla­r, kurumlar... Sanat da iktidarın bu yaklaşımın­dan nasibini fazlasıyla aldı” dedi.

İktidarın sanatçılar­a yaklaşımın­dan dolayı sanatın ve sanatçının nasıl etkilendiğ­inin yakın tanığı oldukların­ı belirten Altan, “Oysa gerçek sanat ancak özgür ve özerk ortamlarda var olabilirdi. İyiyi veya kötüyü veya ikisini aynı anda, doğruyu veya yanlışı veya ikisini aynı anda göstererek, insanlığı ve hayatı anlamamıza yardımcı olur sanat. Var olanla yetinemez, dikte edilenle uzlaşamaz, kötülükle barışamaz sanat. Dolayısıyl­a muhaliftir. Ama son derece naiftir sanat; sadece gösterir, söyler. Ama bu kadarı bile kabul edilemez, bu nitelikler­i dolayısıyl­a bile korkulu rüyasıdır gerici iktidarlar­ın. Ortalıkta salınmamas­ı, mümkünse yok edilmesi gerekir. Yöntem basittir. Sanat kurumların­ı teşne yöneticile­r marifetiyl­e diz çöktür, biat ettir. Sanatı ve sanatçıyı itibarsızl­aştır, yasakla, hatta hedef göster” diye konuştu.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye